Oyuncakları ile oyalanan çocuk odaya babası girince ona “İnsanları yapmadığı bir şey için suçlamak doğu mu?” diye sormuş. Babası düşünmüş ve şefkatli bir ses tonu ile “Elbette hayır!” demiş. Bu cevap sonrası çocuk tebessüm ederek “İyi o zaman ben ödevimi yapmadım” demiş.
Korona virüsü konusunda ödevlerini yerine getirmeyen iktidarı, siyaseti suçlayabilir miyiz? Peki sadece yaptıkları üstünden konuşmak bir eleştiri midir? İnsanlık için yaptıkları ortada olanlar neden suçlu oluyor?
Siyaseti iktidarın verdiği çerçevede yaparsak, o çizginin dışına çıkmazsak hayat devam ediyor gibi görünebilir. Ama ortada yuvarlanarak gelen bir ekonomik kriz, katlanarak ilerleyen iklim krizi ve de Covid-19 gibi küresel bir salgın varken bu mümkün mü?
KORONANIN ÇIKIŞI
Doktor Ai Fen Vuhan Merkez Hastanesi'nde virüsü tespit eden ilk kişi. Elindeki test sonuçlarını 30 Aralık 2019 öğleden sonra Doktor Li Wenliang’e göndermiş, o da ilk iş olarak ekibine dikkatli olması gerektiği uyarısı ile bilgileri iletmişti. 3 Ocak tarihinde Doktor Wenliang’e polisler gelmiş “internette yanlış yorumları yaymakla” suçlanmıştı. Bu Çin devletinin bir salgına dair ilk refleksi idi.
Dr. Ai Fen ile mart ayında sürece dair bir röportaj yapıldı. Bu röportaj 3 saat sonra yayından kaldırıldı.(1) Doktor Li Wenliang ise 6 Şubat gece 21.30’da korona virüsünden hayatını kaybetti.
20 Ocak’da Wuhan’da 291 vaka tespit edilmişken 24 Ocak’ta Çin’in neredeyse tamamında 864 vaka tespit edilmişti.(2) 31 Ocak itibariyle ülkede 9 bin 802 vaka ile bütün eyaletlerde hastalık saptanmıştı.
Gelinen noktada 31 Ocak’ta Dünya Sağlık Örgütü (3) “acil durum” ilan etti.
Bir ay gibi bir sürede korona virüsü, yani Covid-19 dünyanın en büyük nüfusunu ele geçirmişti.
TÜRKİYE’NİN KORONA İLE İLK İMTİHANI
Ocak ayının son haftası Türkiye korona konusunda ciddi adımlar attı:
1- Hızla sağlık çalışanları için “2019-nCoV Hastalığı Sağlık Çalışanları Rehberi” çıkartıldı. (4)
2- Ankara’da ‘korona virüsü’ için operasyon merkezi oluşturuldu. Ankara'da Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü bünyesinde 15 kişiden oluşan ekip, dünyada 'korona virüsü' ile ilgili tüm bilgileri tarayıp, anbean takip edecekti.
3- 28 Ocak’ta 26 kişiden oluşan Korona Bilim Kurulu (KBK) kuruldu.
4- Vuhan’dan 42 kişi Türkiye’ye getirildi.
Ne kadar baş döndürücü değil mi? Hükümet o kadar etkindi ki, Aksaray’da Çinli bir kafile ile ilgili korona şüphesi için bakan doğrudan müdahale (5) ediyordu.
24 Ocak’ta Elazığ depremi olmuştu ve halk “Deprem vergileri nerede” diyerek hesap soruyordu. İktidar uzun zamandır olmadığı kadar halk için çalışmaya uğraşıyordu. Öyle ki 2 Şubat’ta KBK altıncı toplantısını (6), 5 Şubat’ta ise sekizinci toplantısını (7) yapmıştı.
ŞUBAT GÜNLERİNDE KORONA
Asıl hatalar şubat ayında geldi. Düşünsenize DSÖ acil durum ilan ediyor, hastalık Çin dışında görülmeye başlanıyor ve Türkiye’de işler yavaşlıyor.
Şubat ayında onlarca toplantı, yüzlerce karar alınmış olması gerekiyordu. Oysa KBK toplantıları seyrekleşmeye, konu ciddileşirken kararlar, bırakın katlanmayı, zayıflamaya başlamıştı. Öyle ki 26 Şubat tarihinde Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) "Umre ve hac organizasyonunu aksatacak herhangi bir kriz söz konusu değil." (8) şeklinde açıklama yapabiliyordu. Bu, aslında KBK’nin aksine dair bir fikir veriyor.
Ancak bu açıklamadan tam bir gün sonra TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi Diyaeddin Şahin, “Diyanet İşleri Başkanlığı, Cidde Başkonsoluğu ve TÜRSAB olarak kriz masası oluşturduk.” dedi.(9) Ama bunun nedeni KBK’den çok S. Arabistan’ın kararı idi. 27 Şubat’ta S. Arabistan Covid-19 nedeni ile umre girişlerini askıya almış, 5 Mart’ta da Kabe ibadete kapatılmıştı. 27 Şubat’ta alınan ilk kararın arkasında Ortadoğu ülkelerinde görülen 330 vakanın rolü vardı. Ama Türkiye birkaç gün önce gönderilen çoğu yaşlı 21 bin insanı geri getirmek yerine salgının ortasında bırakmayı tercih etti.
MART ŞUBATTAN NE KADAR DAHA KÖTÜ OLABİLİR?
Şubat ayı ocak ayından kötü geçti. Mart ayı ise şubat ayından da kötüydü. Çünkü S. Arabistan gibi salgının yayıldığı ülkede 21 bin insan iki hafta boyunca kaldı. Şubat ayının bu hatasını yüklenen mart ayında korona salgını artık pandemi, yani küresel salgına dönüşmüştü. DSÖ'nün hastalığın tespitinden 1 ay sonra “ acil durum”, bundan da kırk gün sonra küresel salgın ilan etmesi sürecin hızını ortaya koyuyordu.
31 Ocak’ta yavaşlayan politikalar 11 Mart sonrası tam tersine döndü.
Hükümet sermayeyi gözeten ve hastalığı yok sayan bir paket açıkladı. Yaşlıları hedef tahtasına oturtan durumu ateşledi, sosyal devleti çökertti ve halka, salgına dair pek kalem oynatmadı.
Durum o kadar kötüydü ki kararlar artık KBK tarafından alınmıyordu. Bunu nereden çıkartıyoruz? Gece yarısı saat 3’te odalarından çıkartılan yurt öğrencileri aslında bizlere kararın kim tarafından alındığını ve dahası pek çok detayı yeterince anlatıyor. Bu sayede bu ülkede bu gözler öğrenci yurtlarında eylem yapan, direnen amcaları, teyzeleri gördü. Ama gördüklerimiz bu toplumun vicdanına çok dokundu.
Aslında 11 Mart’ın bir mucizesi ilk korona vakasının ilanı idi. Evet küresel salgının ilan edildiği gün ilk vaka da ilan edilmişti.
Sonrasında üç şey oldu.
Birincisi korona virüsüne dair sıfır hatta eksi, yani aksine politika uygulandı.
İkincisi siyaset sadece kendine çalıştı. Bunun ne demek olduğunu Resmi Gazete’de alınan kararları inceleyerek görebilirsiniz.
Üçüncüsü ise siyaset koronaya göre değil, Erdoğan’a göre şekillendi.
Bunların zirvesini ise hafta başında 8 belediyeye atanan kayyımlar ile gördük.
MUHALEFET PARTİLERİ KENDİNİ KARANTİNAYA ALDI
Elazığ depremi sürecinde halk “deprem vergileri nerede” sorusunu yükseltirken siyaset başka idi. Ama 11 Mart’tan sonra siyaset kendini karantinaya aldı. Bunun için sadece üç şeyi inceleyelim.
1- “Korona”, “corona”, “covid” ya da “virüs” ifadeleri geçen partilerin resmi hesaplarındaki tweetlerine bakalım. Bu, bize en azından adil bir karşılaştırma şansı verecektir. AK Parti 14 Mart’ta bunların geçtiği ilk tweet'i atmış. 10 Mart’ta HDP, 12 Mart’ta SP, CHP ve Gelecek Partisi, 15 Mart’ta İyi Parti, 11 Mart’ta kurulan Deva Partisi de 17 Mart’ta atmış.(10) Tek istisna, MHP’nin 31 Ocak’ta virüs ifadesi geçen bir tweet atması. Özetle pandemi ilanına kadar aslında konuyu ifade eden pek çıkmamış.
2- İkinci olarak eylem planlarına bakalım. Neredeyse bütün partiler salgından çok ekonomiyi gören paketler açıkladı. İlki 17 Mart’ta Ali Babacan’ın tweet'i ile duyurduğu, ardından 19 Mart’ta Erdoğan’ın, 20 Mart’ta Akşener’in (11), 23 Mart’ta Kılıçdaroğlu’nun (12), 24 Mart’ta ise Paylan’ın (13) açıkladığı ekonomik planlar ortaya çıktı. Evet hiçbiri DSÖ acil durum ilan ettiğinden bu yana bir şey yapmamış, hatta pandemi ilanını da geçirmiş. Babacan’dan sonra paket açıklamışlardı. Ama ilginç olan muhalefetin iktidarmış gibi plan açıklaması. Muhalefet gibi bir mücadele planı için çalışmıyorlardı.
3- Yasama: İktidar bu dönemde kendi yasama ve ikincil mevzuat çalışmalarına devam etti.
a. Örneğin Afrika Kalkınma Bankası'na Türkiye’nin katkısının arttırarak Afrika'da iş yapan Türk müteahhitlere kolaylık sağlamaya hedefleyen tasarı 24 Mart akşamı AKP, MHP ve de CHP’nin oyları ile geçti. Hatta o gece yarısı gayet yaşlı meclis bir torba yasayı daha geçirdi. Ona da İyi Parti ve HDP’den yedişer vekil hayır oyu verirken CHP’den iki vekil AKP ve MHP ile beraber evet oyu verdi.
b. Benzer şekilde 11 Mart’tan bu yana Resmi Gazete’de iktidarın bir dizi politika belgesi, yani ikincil mevzuat çalışması yayımlanırken muhalefet bunları izlemediği için sorgulamadı bile. 16 Mart’ta korunan alanlara dair bütün sorumluluklar yönetmelikte yapılan değişiklik ile cumhurbaşkanına verildi. Aynı şekilde 22 Mart’ta poşetten 25 kuruş ve diğer atıklardan depozito ile ilgili tebliğ yine bu şekilde geçti.
Çok açık ki AK Parti koronayı bahane ederek kendi politikalarını tam gaz uygulamaya koyarken, muhalefet ise karantinayı bahane ederek kendini karantinaya aldı.
Ama işte, siyaset boşluk tanımıyordu..
HEPİMİZ AK PARTİLİYİZ!
İktidar korona salgının ciddiyeti ile alakası olan hiçbir adım atmadı. Hatta tersine adımlar attı. Havayolu biletlerinde KVD indirimi, konut kredisinde kredi oranını arttırdı. Ayrıca ödevleri yerine kendi işini halka yaptırdı. “Herkes kendi OHAL’ini ilan etsin” dedi, yaşlıları hedef haline getirdi, pek çok muhalifi bile “sokağa çıkma yasağı” çağrısı yapar duruma düşürdü. Bu çağrının sosyal bir devlet çağrısı olmayacağını herkes bildiği halde bunlar oldu.
Muhalefet ise konunun ciddiyetine dair hiçbir şey yapmadı. Çünkü iktidar gibi düşünüyordu. Onun gibi neo-liberal, onun gibi popülist idi. Düşünebiliyor musunuz, salgın hastalık size sosyal devleti dayatırken muhalefet bunun oldukça gerisinde idi.
Yukarıdaki örnekler bu durumu yeterince açıklıyor. Ama şu örnek hepsini aynı paranteze koyan bir örnek. Hekimler elimizi su ve sabunla temizlememiz gerektiğini, kısıtlı koşullarda kolonya gibi dezenfektan kullanmamızı tavsiye ediyor. Çünkü elimizi ağzımıza götürüyoruz. Peki belediyelerimiz ne yaptı? Hekimlerin temel hijyen uyarılarını aldı ve yerine kentin en görünür yerine kimyasal boşaltmayı topluma bir iş gibi sattı. Bunu AKP’li Esenler, Nevşehir belediyelerinin yaptıklarını CHP’li Ankara, Çankaya, Çanakkale, Fındıklı, ekoloji ilkesi olan HDP’nin Batman, Silvan belediyeleri de yaptı.
ÇÖZÜM
Siyaset hekimleri dinlemeli. Ama bunu deyince dinlemeyecek. Siyaset meseleye popülist değil bilimsel bakmalı, sorgulamalı. Ama bunu deyince böyle yapmayacaklar. Siyaset toplumu ve doğayı gözetmeli. Ama bu da olmayacak. Peki çözüm ne?
Aslında büyük bir siyasi formüle ihtiyacımız yok. Bugün iktidarın halkla bağlantısı yok. KBK’nin başında Medipol Hastanesi Mütevelli Heyeti Başkanı, sağında seyahat şirketi sahibi Turizm Bakanı varken halka dair bir sonuç beklenmesi imkansız. KBK içinde (14) Medipol Hastanesi doktoru bile varken ve bir tane bile Türk Tabipleri Birliği ya da Sağlık Emekçileri Sendikası’ndan temsilci yokken aklın, bilimin, halkın gözetildiği bir karar çıkabilir mi? Benzer şekilde muhalefetin de halkla bağlantısı yok. Halksız iktidar, halksız muhalefet tabii ki doğayı, toplumu ve bilimi dikkate almayacak. Ama çözümü halka indirgemek de ne bilimi, ne de doğayı, toplumu gözeten bir siyaseti getirecektir. Nasıl su ve sabun gibi iki bileşen hijyenin asli aracı ise, demokrasi için hesap veren bir siyaset de bunun en temel aracı.
30 Aralık’ta ilk kez tespit edilen, 31 Ocak’ta acil durum ilan edilen ve 11 Mart’ta küresel salgına dönüşen yeni korona virüsü ortada iken iktidar kendi işlerini daha hızlı yaparken, muhalefet ise kendisini siyaseten karantinaya aldı. Ortada salgına dair üretilen bir politika, akıl yok. Mevcut rejim tam bir halk sağlığı sorunu haline gelmiş durumda.
Baştaki fıkraya dönersek, siyaset bugün yaptıkları ile değil yapmadıkları ödevler ile de sorumludur.
(1) https://bctr.org/koronavirus-hakkinda-uyaran-doktorun-roportajini-blokzinciri-koruyacak-14805/
(2) https://www.bbc.com/news/world-asia-china-51409801
(3) https://www.who.int/westernpacific/emergencies/covid-19
(4) https://hsgm.saglik.gov.tr/depo/haberler/ncov/2019-nCov_Hastal_Salk_alanlar_Rehberi.pdf
(5) https://www.hurriyet.com.tr/gundem/son-dakika-aksarayda-corona-virusu-suphesiyle-ilgili-saglik-bakanindan-onemli-aciklama-41431595
(6) http://www.yenidonem.com.tr/haber/saglik-bakanligi-bilim-kurulu-6-kez-toplandi-bakan-koca-dan-onemli-aciklama-81155.html
(7) https://www.hurriyet.com.tr/gundem/son-dakika-haberler-bakan-kocadan-korona-virus-aciklamasi-butun-ucuslarda-termal-kamera-kontrolu-yapilacak-41439919
(8) https://www.aa.com.tr/tr/koronavirus/umre-ve-hac-organizasyonlarinda-koronavirus-ile-ilgili-onlemler-alindi/1745335
(9) https://www.ekonomist.com.tr/genel/umre-ziyaretinin-askiya-alinmasina-iliskin-kriz-masasi-kuruldu.html
(10) Bu bilgileri oluşturmam için destek veren Onur Mat’a teşekkür ediyorum.
(11) https://www.yenicaggazetesi.com.tr/meral-aksenerden-onemli-aciklamalar-272377h.htm
(12) http://chp.org.tr/haberler/chp-genel-baskani-kemal-kilicdaroglunun-acikladigi-covid-19-mucadele-programi
(13) https://www.hdp.org.tr/tr/guncel/haberler/iktidarin-yuzde-birlik-kesimi-koruyan-paketine-karsi-halki-koruyan-12-maddelik-ekonomik-paket-acikladik/14076
(14) Resmi sayfalardan KBK üyelerini bulamadım, tek elde edebildiğim kaynak: https://www.tercihiniyap.net/haber/saglik-bakanligi-korona-virusu-bilim-kurulu-nedir-kimlerden-olusur-h10260.html