Korona ve yaşlılar
Enfeksiyona yakalanan 60-70 yaşlarındaki kişilerin yaklaşık yüzde 3’ü, 70-80 yaşlarındakilerin yüzde 7-8’i, buna karşın 80 yaşın üzerindekilerin yüzde 20-25’i korona virüsü enfeksiyonundan ölmektedir. Bu yüzden yaşlıların hem kendileri hem de aile üyeleri çok dikkatli olmalıdır.
İsmail Tufan*
Hastalığın sebebi biliniyorsa, bundan sonraki sürece nasıl etki edilebileceği, hastalığın nasıl kontrol altına alınabileceği hakkında tasavvurlar vardır. Hastalık sebebi ile hastalığın kontrol altına alınması arasındaki ilişki, hasta iyileşme sürecine kendisinin de katkı yapabileceğine inanırsa, ideal bir durumdur. Ancak hasta değilsek, o zaman bir şey yapmaya da gerek yoktur.
Korona virüsünden ilk ölüm vakaları duyulduğunda, Çin’in Vuhan kenti birçoğumuza çok uzakta ve hatta adını ilk defa işittiğimiz bir diyar olarak göründü. Birçoğumuz “Bu filmi daha önce de görmüştüm” diyerek normal hayatını sürdürdü. Maçlarda hakemlere küfredildi, televizyonlarda derbi maçlar enine boyuna, derinliğine, tartışıldı, belediyelerde yolsuzluklara adı karışanlar tutuklandı, kadınlara cinsel taciz ve hayvanlara eziyet devam etti.
Zaten önce de olduğu gibi sadece Çinliler ölüyordu. Bu, onların kaderiydi; birçoğumuza korona virüsü böyle göründü. Çinliler her şeyi yiyor. Ellerine ne geçerse mideye indiriyor. Yemedikleri bir şey yok. Önce yarasadan, sonra yılandan bulaştığı söylendi. Daha sonra birçoğumuzun adını herhalde ilk defa duyduğu pangolinlerden geldiği söylendi.
Bir tanıdığım şu yorumu getirdi: “Madem pangolinden bulaşıyor, o zaman penguen yesinler. Pengueni de yerler, ancak Çin’de penguen yok.” Korona virüsünün yayılmaya devam etmesi ciddiye alınmadı. Nasıl olsa -hep olduğu gibi- buna da bilim bir çare bulurdu.
Avrupa Birliği, korona virüsünü ciddiye almadı. Zaten 9 Şubat’ta 637 ölüm vakasının hepsi Çin’deydi. Avrupalıların mutfağında ne yarasa ne de pangolin pişerdi. Korona, Çin’in ulusal sorunuydu. Dünya Sağlık Örgütü gelişmeleri takip ediyordu, ama diğer taraftan bunu pandemi olarak da ilan etmek için tereddüt ediyordu. İş işten geçtikten sonra korona virüsü enfeksiyonu pandemi ilan edildi.
Ardından ünlülerin korononaya yakalandığı haberleri ile halkı sakinleştirme süreci başladı. Şu artist, bu futbolcu, o devlet başkanının eşi de korona virüsüne yakalanmıştı. Neredeyse bu ya Çinlilere ya da ünlülere bulaşan bir virüs dercesine hareket edilmeye başlandı. Ancak korona virüsünün seçici olmadığı, herkese eşit mesafede durduğu çok hızlı gelişen bir süreç içerisinde anlaşıldı. Zengin-yoksul, ünlü-ünsüz, işveren-işçi ayrımını bilmeyen korona virüsü adeta dünya turuna çıktı. İlk kaygılananlar ekonomistler oldu ve hükümetleri uyarmaya başladılar. Korona virüsünün çıktığı dünya yolculuğunda “borsalara bulaşabileceği” ikazını yaptılar. ABD ve AB ilk defa biraz kaygılanmaya başladı. Halkı değil, parayı nasıl koruyacağını düşünen hükümetler, önlem almayı ihmal etti. Çin’den sonra Avrupa’da İtalya korona virüsüne teslim oldu. Ürkütücü haberler İtalya’dan gelmeye devam ediyor. Ancak diğer ülkelerde de ölümler hızla artıyor.
Biz, şimdiye kadarki süreci nispeten ucuz atlattık sayılır. Bundan sonrası ne olur, belli değil. Bu yazıyı kaleme alırken, korona virüsüyle ilgili açıklama yapan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ilk defa bir hastanın hayatını kaybettiğini söyledi. Hastanın 89 yaşında olduğunu, virüsü Çin temaslı bir çalışanından aldığı bilgisini paylaşan Bakan Koca, hasta sayısının 98’e yükseldiğini belirtti. Genel olarak yaşlıların risk altında oldukları bilinmektedir. Özellikle 80 ve üzeri yaştaki kişilerin korona virüsü enfeksiyonuna yakalanma olasılığı çok yüksektir. Enfeksiyona yakalanan 60-70 yaşlarındaki kişilerin yaklaşık yüzde 3’ü, 70-80 yaşlarındakilerin yüzde 7-8’i, buna karşın 80 yaşın üzerindekilerin yüzde 20-25’i korona virüsü enfeksiyonundan ölmektedir. Bu yüzden yaşlıların hem kendileri hem de aile üyeleri çok dikkatli olmalıdır. Özellikle kronik kalp hastası, diyabet hastası, astım hastası yaşlılar hem kendilerini hem de aile üyelerini korumak için mümkünse evden çıkmamalıdır ve yaşlısı olan fertler de yaşlılarına virüsü bulaştırmamak için son derece titiz ve dikkatli davranmalıdırlar.
*Prof. Dr. Akdeniz Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Gerontoloji Bölümü