Koronadan ölen doktorların ardından: Onları unutmayın...
Nuri İdiz ve Muharrem İdiz, hem kardeş hem meslektaştılar. Korona virüsü yüzünden 18 gün arayla vefat ettiler. Muharrem İdiz'in kızı Esra İdiz, babasını ve amcasını anlatırken, “Onlar sırdaştı, kardeşti, meslektaştı... Hastalık bittikten sonra unutulmasınlar” diyor
DUVAR - Muharrem ve Nuri İdiz kardeşler Nisan'da 18 gün arayla vefat ettiler. İki kardeş öldükten sonra hastaları, İdiz ailesine başsağlığı diledi, yas tuttu... Aileleri ise iki kardeşi anlatırken, “Onlar kardeşti, sırdaştı, meslektaştı” diyor. Koronadan kaybettiğimiz ilk doktorlardan olan iki kardeşin hikayesini Muharrem İdiz'in kızı Esra İdiz'le konuştuk...
'ONLARLA GURUR DUYDUM'
İzmir'de korona virüsünden dolayı vefat eden Dr. Muharrem İdiz 59, kardeşi Nuri İdiz ise 54 yaşındaydı. Babası Muharrem İdiz'i ve amcası Nuri İdiz'i kaybeden 25 yaşındaki üniversite öğrencisi Esra İdiz şunları anlatıyor: “Amcam ve babamın ölümünden sonra bizi o kadar çok insan aradı ki... Çok güzel şeyler söylediler. Onlarla gurur duydum. Babam insanları kırmamak için elinden geleni yapardı. Hani bir söz vardır ya, 'Karıncayı bile incitmezdi' diye. Söz olsun diye değil. Babam bir karıncayı bile ezmemek için yolda yürürken attığı adımlara dikkat ederdi. O benim arkadaşımdı. Ben babamı, arkadaşımı, en büyük desteğimi kaybettim. Beni en çok zorlayan da bu.”
İdiz şöyle devam ediyor: “Babamı kaybettikten sonra birçok hastası bizi aradı. Bir hastasının şu sözünü hiç unutmayacağım: Ben sırdaşımı kaybettim. O benim sadece doktorum değildi... Yine başkası bir hastası, 'Ben hangi doktora şimdi nasıl alışabilirim ki?' diye sordu. Babam hastalarına aynı zamanda hayata dair tavsiyelerde de bulundu. Sıkıntıda olduğu bir hastası olduğunda ona yardım etmek için elinden geleni yapardı.”
'BİR YANIM HEP EKSİK OLACAK'
İdiz, “Benim için hiçbir şey normal olmayacak” diyor ve ekliyor: “Bir yanım hep eksik kalacak. Attığım her adımda babamı ve amcamı hatırlayacağım. Babam ölmeden önce derslerimi vereceğime dair bana hep güvenirdi, destek verirdi, telefonlarıma mesajlar atardı. Final sınavlarıma çalışırken ansızın babam geldi aklıma. Çalışamadım. Hemen babamın Whatsapp'tan gönderdiği mesajları tek tek okudum. Sanki yanımdaymış gibi bana şunları söylüyordu: Ben sana güveniyorum, başarırsın! Seni çok seviyorum kızım. O anda babamın desteğini hissettim. Azimli oldum. Babamın sözlerini hatırlayarak başardım.”
“Büyük bir destekçimi kaybettim” diyen İdiz şöyle devam etti: “Herkes bir kızın en büyük destekçisinin babası olduğunu bilir. Ben en büyük destekçimi kaybettim. Kendisine danışmak istediğim çok şey var. Şu an bu eksikliği çok hissediyorum. Elim telefona gidiyor. Keşke beni arasa, 'Kızım nasılsın' dese...”
'GÜZEL GÜNLERİMİZİ FEDA ETTİLER. ONLARI UNUTMAYIN...'
Babası ve amcası arasındaki ilişkiyi ise İdiz şöyle anlatıyor: “Nuri amcamın babamdan hiçbir farkı yoktu. İkisi de merhametli insanlardı. Birbirlerine çok düşkünlerdi. Önce babamı kaybettim. Babamı kaybettiğimde amcam keşke yaşasa dedim. Maalesef istediğim olmadı. 18 gün sonra amcamı da kaybettiğimde büyük bir boşluğa düştüm. Aralarında çok güzel muhabbet ederlerdi. Her gün birbirini arıyorlardı. Her zaman yan yana iki güçlü kardeş, iki güçlü doktorlardı benim gözümde. Bu ülke iki doktorunu kaybetti, ben hem doktorlarımı hem babamı hem amcamı... Virüs bittikten sonra, her şey normale döndükten sonra unutulmasınlar. Bu hastalık için feda oldular. Bizim onlarla yaşayacağımız çok güzel günlerimiz vardı. Bugünleri feda ettiler. Bu yolda boşuna feda olmasınlar. Onları unutmayın!”