Kosmosun kardeşliği adına ilk yolcu: Gagarin'i neden sevdik?
Bugün Yuri Gagarin'in uzaya çıkışının 57'inci yıl dönümü. Uzayın pazarlaşmasıyla birlikte bugün kimsede, 12 Nisan 1961 sonrası Gagarin'in fotoğrafını gören dünyalıların gözündeki ışıltı yok. İşin nostaljisi bir yana dünden bugüne uzaya bakış nasıl ve neden değişti?
“Yoldaşlar! 1921 yılının sonuna doğru, Sovyet hükümeti İç Savaş'ın yaralarını sararken, büyük Lenin bir mucit ve mühendisle olan konuşmasında şöyle demiştir: Bazı yoldaşların uzay keşfinin büyük geleceğine inanmıyor olmasına aldırış etmeyin. İçten ve kesin bir şekilde buna inanın! Yirmi ya da otuz yıl alacak, belki de elli yıl... Ve Sovyet halkı bu muhteşem yolculuğu yapacak. Bu, bilimin dünya çapında büyük ve harika bir zaferidir.”
Bundan 57 yıl önce, uzaya çıkan ilk dünyalı Yuri Gagarin'e ait olan bu sözler, Sovyetler'in uzayı keşif motivasyonları hakkında ipuçları veriyor. Günümüzde ise kapitalizm, dünyayı sömürdüğü yetmiyormuş gibi uzayı da pazarlaştırıyor. Uzay turizmi, Mars'ı özel şirketlerce kolonileştirme projeleri, şımarık bir CEO'nun Mars'a araba yollayarak gezegenler arası reklam projelerine imza atması... Yani anlaşılan o ki bugün dünyada bulunmayan umut, uzayda da mevcut değil. İşte tam da bu yüzden 12 Nisan 1961 günü, Gagarin'in nasıl ve neden efsaneleştiğini anlamak için harika bir zaman!
Geçmiş, basit bir olaylar silsilesinden ibaret olmadığı için Gagarin'i günümüzden okurken, o dönem tüm insanların gözünde canlanan Gagarin'i de okumak gerekiyor. Gagarin, insanlar için uzay ve gelecek demekti ve bu gelecek o dönem Gagarin'ler sayesinde gittikçe aydınlanıyordu. Bunları ve Sovyetler'in uzaya bakış açısının neden daha farklı olduğunu konuşacağız. Önce kısaca Gagarin'i ve onu taşıyan Vostok-1'in fırlatıldığı 12 Nisan gününü konumuz çerçevesinde kısaca hatırlayalım.
NEDEN GAGARİN?
Vostok-1 programına adaylar arasından Gagarin'in seçilmesinde 'Moskova'nın propaganda planları'nın etkili olduğu sık sık gündeme gelen bir konu. Gagarin'in kolektif kolhoz çiftliklerinde çalışan bir ailenden gelmesi, ikinci paylaşım savaşı sırasında Nazilerin ailesini yurdundan etmesi (Öyle ki iki kız kardeşi esir düşmüştür) onun Vostok 1'e seçilmesinde etkili olduğu söyleniyor. Hatta kimilerine göre Sovyetler, bir çiftçi çocuğunun dahi uzaya gidebileceğini göstererek 'sosyalist ütopya'yı tüm dünyaya sunuyordu.
Muhakkak adaylar arasında bir değerlendirme yapılmıştır. Böylesi kritik bir görevde kriterler sadece adayların geçmişleri olmasa gerek. Yine de bu yorumlarda atlanan esas nokta, Sovyetler'de bir çiftçi çocuğunun kapitalist ülkelere kıyaslanamayacak bir biçimde ve düzeyde eğitim alması önünde bir engel olmayışıdır. Yani Sovyetler'de bu durum fazla abartılacak bir mevzu değil. Küçük bir detay daha verelim; matematik ve fizik alanındaki başarılarıyla dikkat çeken Gagarin, teknik okula girmeden önce ticaret okulunda eğitim almış ve burada dökümcü olmuştur.
UZAYIN İLK İNSANINDAN UZAYIN İLK ŞARKISI
Uzun eğitimlerden sonra 27 yaşındaki Gagarin, Vostok-1'in Baykonur üssünden göğe yükselmesiyle birlikte, 108 dakika boyunca gezegenin yörüngesinde tur atar. Uzaydan yeryüzüne baktığındaysa “Dünya mavi ve çok güzel. Harika görünüyor” der. Bu büyülü anın Gagarin'in için neler ifade etmiş olabileceğini, herkes düşünmüştür. Uygarlık tarihine karşı sorumluluk ya da muhteşem bir tecrübenin mutluluğu mu? Gagarin bu deneyim öncesi hislerini şöyle açıklıyor:
“Tanıdığım ve tanımadığım tüm dostlarım, tüm ülkelerin ve kıtaların halkları! Birkaç dakika içinde güçlü bir uzay gemisi beni uzayın çok uzak enginliklerine taşıyacak. Başlangıçtan birkaç dakika önce sizlere ne söyleyebilirim ki? Şu an itibariyle tüm hayatım harika bir anda yoğunlaşmış gibi görünüyor. Bugüne kadar tecrübe ettiğim ve yaptığım her şey bu an için bir hazırlıktı. Uzun süredir tutkulu bir şekilde çalıştığımız testin, ha oldu ha olacak olmasını ifade etmenin ne kadar zor olduğunu anlamalısınız. Tarihte ilk kez yapılacak bu uçuşu benim yapmam gerektiği önerildiğinde neler hissettiğimi söylememe gerek yok. Bu sevinç miydi? Hayır sadece sevinç değil. Gurur? Hayır, sadece gurur da değildi. Çok büyük bir mutluluk hissettim. Kosmosa giren ilk kişi olamak, doğayla olan eşi benzeri görülmemiş mücadelede tek başına çarpışmak... Bundan daha büyük bir şey hayal edilebilir mi? Fakat bundan hemen sonra taşıdığım muazzam sorumluluğu düşündüm: İnsanların nesillerdir hayalini kurduğu ilk kişi olmak, insanlığın uzaya giden yolunu ilk döşeyen kişi olmak. Bu sorumluluk bir kişiye, birkaç düzine insana ya da bir gruba değil; tüm insanlığa, bugüne ve geleceğe karşıdır. Tabii ki mutluyum. Sonuçta tarihte tüm çağlarda insan için en önemli mutluluk, yeni keşiflerde yer almaktı. Şimdi bu, yola çıkmadan önce sadece dakika meselesi. Sizlere 'Tekrar görüşünceye dek' diyorum sevgili dostlarım, tıpkı insanların birbirlerine uzun bir yolculuğa çıkmadan önce söyledikleri gibi. Hepinizi, bildiğim ve bilmediğim insanları, yakın arkadaşları ve bana yabancıları kucaklamayı çok isterim. Yakında görüşürüz!”
Sahiden fazla söze gerek yok, Gagarin hislerini açık ve samimi bir şekilde anlatmış. Olayın insanlık açısından büyüklüğünü anlamak için bu satırlar yeterli. 12 Nisan hakkındaysa hoş bir detay daha var. Gagarin yukarıda yerküreyi izlerken ıslıkla Dmitri Şostakoviç'den bilinen 'Rodina Slyshit' yani 'Anavatan Duyar' şarkısını söyler. Neyi düşünerek bu şarkıyı mırıldandığı bilinmez ama uzayda söylenen bu ilk şarkının sözlerinin çevirisini okuduğumuzda belki Gagarin'in hislerini biraz daha anlayabiliriz:
“Anavatan duyar, anavatan bilir / Oğlunun bulutların üzerinde uçtuğu yerde. / Dostça bir kucaklama ile / borç veren sevgi ile / o seni gözlüyor. / Moskova kulelerinin kızıl yıldızıyla, / Kremlin'in aşağılarıyla / Anavatan duyar, anavatan bilir / Oğlu için kazanmak ne de zor / ama o, cesur ve haklı/ asla pes etmez. / Koruduğum tüm kaderinle / sen savun / Barışın en büyük sebebi / Anavatan duyar, anavatan bilir / Oğlunun kendi yoluyla karşı karşıya kalması gereken şey / yolunu nasıl ipe diziyorsun / fırtına bulutları boyunca / Yine de öfkeli bir kara fırtına olabilir / ne olursa olsun / Emin kal, Yoldaş!”
UZAYLILARA İLK MESAJ: BARIŞ, LENİN VE SSCB
Güler yüzlü kahramanımız, turunu tamamladıktan sonra SSCB'deki Engels kasabasının kırsalına indiği an, sadece kendisinin ya da ülkesinin değil, tüm dünyalıların ufkunu genişletmiştir. Bu nedenle de kısa hayatı boyunca tüm dünyada inanılmaz üne sahip bir figür haline gelir. Şimdi gelelim asıl sorumuza; Gagarin'in nasıl bunca umudu saçabildiğine. Her şeyden önce başta da dediğimiz gibi Sovyetler için uzay, hayli önemsenen bir alandır. Bunu 'mükemmel bir teknolojiye sahip olmak'la açıklayamayız. Nitekim Sovyetler'in teknolojik olarak ABD'yi aştığını da kolayca söyleyemeyiz, ancak uzay konusunda aştığını söyleyebiliriz. Peki ama nasıl?
Yaygın bir görüşe göre sosyalistlerin sıkça kullandığı 'kızıl yıldız', Bolşevik biliminsanı Aleksandr Bogdanov'un 1908 'de yazdığı ve Marsın komünist toplumuna dünyalı bir devrimcinin seyahatini anlattığı 'Kızıl Yıldız' romanından gelir. Yine Sovyetler'in ilk yıllarından itibaren pek çok gök bilimci bu alanda kafa yormaya başlar. Bunu ister Sovyet fütürizmine ister Marksizmin anlattığı 'insanın doğayla mücadelesine' bağlayın. Ama şu açıktır ki 'Uzay Yarışı' olarak adlandırılan dönemde yarışan taraf -en azından ilk dönemde- Sovyetler değildir. Eğer yarış dersek temel motivasyonun 'rekabet' olması gerekir. Bu yüzden Sovyetler'in uzaya bakışında sosyalist bilim felsefesinin ve Bolşevik fütürist kültürün büyük payı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Kulağa başta absürt gelse de Sovyetler tarafından dünyadan evrendeki diğer canlılara gönderilen tarihin ilk mesajında dahi bu kültür farkını görüyoruz. Kasım 1962'de, Kırım'da bulunan Evpatoria uzay iletişim merkezinden Mors koduyla kodlanan üç kelimenin sinyali Venüs'e doğru gönderildi: Barış, Lenin, SSCB. İnsanlar tarafından dünya dışındaki diğer 'uygarlıklara' gönderilen bu ilk sinyal, bugün hâlâ hareketine devam ediyor (Şu an Terazi takım yıldızına doğru ilerlediği düşünülüyor). Üstü açık kırmızı bir arabayı allayıp pullayıp, şirketinin reklamı ve kârı için Mars'a yollayan zihniyetle kıyaslarsak eğer, insanların günümüze göre uzay hakkında çok daha kısıtlı bilgiye sahip olduğu 60'lı yıllarda dahi mesajın 'barışı' içermesi oldukça kıymetli. Hatta bırakın mesajın içeriğini, bu merak ile kâr hırsını kıyaslamak bile yeterli.
GAGARİN NOSTALJİ Mİ?
Dönemin Sovyet kültüründe uzayın yerini yine dönemin ABD'siyle kıyaslayalım. Sputnik'in uzaya fırlatılmasıyla 'uzay' teması sanatın her alanında (sinema, mimari, grafik tasarım, müzik, edebiyat...) müthiş bir hayal gücüyle işlenir. Elbette Sputnik 'uzayın' sanatsal işlenişini sadece hızlandırmış, daha doğrusu 'popülerleştirmiştir'. Bu hayal gücünün motoruysa yine sosyalist uygarlığın gelişimindeki temel felsefi ve bilimsel motivasyonlardır. Günümüzde Hollwood hakkında yapılan 'ABD'nin Vietnam'da kazanamadığı savaşı beyaz perdede kazandırdı' yorumunun bir benzerini uzayın sanatsal üretimi hakkında da yapmak mümkün. Sovyetlerin uzaydaki bilimsel başarıları ve 'uzay' konusunun sanatsal üretimindeki çeşitliliği, günümüz Hollywood'unun gölgesinde kalmakta. Artık bilimkurgu da uzay da ABD'nin tekelinde...
Tarih, bize zamanın hep 'iyiye' doğru ilerleyen bir çizgide yol almadığını gösteriyor. İnişler, çıkışlar, tekrar inişler... Bugün kimsede, 12 Nisan 1961 sonrası Gagarin'in fotoğrafını gören dünyalıların gözündeki ışıltı yok. Tarih, bugünün saçmalıklarını işte böyle suratımıza çarpıyor. Çarpıyor ki zamanın çizgisi yeniden 'iyiye doğru' sıçrayabilsin. Yani uzayın keşif tarihi, romantik bir nostalji ya da bir kronoloji değil. Velhasıl, Gagarin, 'Gagarin' oldu, çünkü o kosmosun kardeşliği adına yola çıkanlardandı. Bundan gayrı bir amacı da yoktu. Gagarin tıpkı Nazım Hikmet'in 'Kosmos'un Kardeşliği Adına' şiirinde anlattığı, söze 'Tovariş' (Rusça 'Yoldaş') diye başlayan 'elçilerimizdendi'.
“Kosmosda bizden başka düşünen var mı / var / bize benzer mi / bilmiyorum / belki bizden güzeldir / bizona benzer mesela ama çayırdan nazik / belki de akarsuyun şavkına benzer / belki çirkindir bizden / karıncaya benzer mesala ama tıraktörden iri / belki de kapı gıcırtısına benzer / belki ne güzeldir bizden ne de çirkin / belki tıpatıp bize benzer / ve yıldızlardan birinde / hangisinde bilmiyorum / yıldızlardan birinde konuşacak elçimiz / hangi dilde bilmiyorum / yıldızlardan birinde konuşacak elçimiz onunla / Tovariş diyecek / söze bu sözle başlayacak biliyorum / Tovariş diyecek / ne üs kurmağa geldim yıldızına / ne petrol ne yemiş imtiyazı istemeğe / Kola-kola satacak da değilim / selamlamaya geldim seni yeryüzü umutları adına, / bedava ekmek ve bedava karanfil adına / mutlu emeklerle mutlu dinlenmeler adına / "Yarin yanağından gayrı her yerde her şeyde hep beraber" / diyebilmek adına / evlerin / yurtların / dünyaların / ve kosmosun kardeşliği adına”
Kaynaklar ve daha detaylı bilgilerin yer aldığı linkler
1- http://www.russianarchives.com/gallery/gagarin/gagarin_speech.html
2- http://history-is-made-at-night.blogspot.com.tr/2007/06/yuri-gagarin-first-song-in-space.html
3- https://gizmodo.com/the-lost-space-age-of-communism-268350940 ,
4- http://www.russianarchives.com/gallery/gagarin/index.html
5- https://ok.ru/zhivaya7etika/topic/65433807973280
6- http://tass.ru/kosmos/4500218