Günlerdir KPSS’deki ‘kopya soru’ skandalını izliyoruz. Önce inkar, sonra görevden alma ve soruşturma derken nihayet sınav iptaline gelindi. Olayın başkahramanı Yediiklim Yayıncılık’ın sahibi Münir Çelik ise dün nihayet çıkıp şunu söyledi: “Biz dönem içinde 120 soru için 100 bin soru hazırlıyoruz. MEB sorularından esinlenerek soru hazırlanıyor. Biz benzer sorular yakalarsak kurum prim yapmış olacak. Yüzlerce yayınevi bunun üzerine kurgulanıyor. Buradaki sıkıntı Türkçe’de paragraf sorusu var. Geçen yıl DGS sınavında sorulmuş. Ben mi ÖSYM’den almışım, ÖSYM mi bizden almış siz takdir edin.”
“Hadi canım sen de!” deyip geçilebilir sözler mi bunlar?
Anasınıfından başlayarak bütün eğitim sistemini özel okulları avantajlı kılacak hale getirmişsiniz. Hatta devletin kaymakamlarının, valilerinin atandıkları şehirlerdeki ilk işleri, çocuklarının kaydını oradaki en iyi özel okula yapmak olmuş...
Ve baştan sakat bu eğitim düzeninin gelip dayandığı ‘kritik an’ olarak sınavlara sokuluyor insanlar: YKS, KPSS, EKPSS, ALES, TUS, YDS, DGS, DUS…
Bunlar ülke genelinde ÖSYM tarafından yapılan sınavlar. Bir de “Yabancı Uyruklu Öğrencilerin Dil Sınavı” gibi ihtiyaca göre belli merkezlerde yapılan sınavlar var. 2022’de bu sınavın soru kitapçıklarını Yediiklim Yayınları’nın bastığı da dün yine bu açıklamasında Münir Çelik’in kendi ağzından teyit edildi.
Devlet yöneticilerinin çocukları için tercih etmediği devlet okulları…
Devlet okuluna gitmek zorunda olanların hayata yenik başlamaya mahkum edildiği eğitim düzeni…
Sınava hazırlık kitapları basan yayınevlerine sınav kitapçığı bastıran muhteşem organizasyon!
“Asıl ÖSYM soruları bizden aldı” demesin de ne desin adam!
Milyonlarca insanın ve ailelerinin kaderini birkaç saatlik sınavlara hapseden, o sınavları da yıllardır bitmeyen şaibelerle yapan eğitim sistemini, bir kamu hizmeti olarak organize edip sınavsız hale getirememişsiniz, tamam. Bari en azından -yıllar önce olduğu gibi- soru kitaplarını devletin matbaasında basın! Ve bu süreçlerin nasıl işlediğini duyurun, anlatın, herkes bilsin…
Ama tabii mesele gerçekten sınav yapmaksa böyle…
Yoksa dönüp dolaşıp -daha dün ‘FETÖ’de olduğu gibi- eğitimi cemaate, tarikata havale etmeye geliyoruz, orada da artık iyi biliyoruz ki gündem sınav güvenliği değil memleket güvenliği oluyor…
Süleyman Soylu’nun ‘delileri’, Bahçeli’nin ‘meczupları’…
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ankara’da kısa süre içinde üç Alevi kurumuna yönelik olarak üst üste yapılan saldırılarla ilgili bir açıklama yaptı. Özetle diyor ki: "6 yıldır İçişleri Bakanıyım, böyle olaylarda failler hep kendini deliliğe verenler çıkıyor.”
Ve mahkeme bir karar vermiş olsa da bu sorunun yanıtını aramaya devam edeceklerini söylüyor.
Soylu’dan birkaç saat sonra açıklama yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de şöyle diyor: “Cemevi saldırganlığının bir meczubun, mendebur bir suçlunun gelişigüzel bir fiili olmayacağı bariz olarak görülecektir.”
42 yıl önce Abdi İpekçi’yi öldüren Mehmet Ali Ağca’dan başlayarak ‘delileri’, ‘meczupları’ hatırlayalım:
Hrant Dink suikastçısı Ogün Samast…
Kadınların hedef alındığı neredeyse her cinayette ve her defasında katil…
Farklı şehirlerde farklı zamanlarda yaşanan Alevilerin yaşadığı evlere işaret konulmasının pek de yakalanamayan failleri…
İzmir HDP’de Deniz Poyraz’ı vuran Onur Gencer…
Ve başka birçok olayda devlet katından –bazen medyasından, bazen yetkilisinden- duyduğumuz açıklamaydı bu: ‘Akli dengesi bozuk olabilir’...
Herhalde ilk defa bir bakandan ve iktidar ittifakındaki bir partinin liderinden, ‘deli/meczup denilip geçilemez’ açıklamasını duyduk.
Bu soruşturmanın sonucu, ‘neden şimdi?’ sorusuna da cevap bulunmasını sağlar belki…
İhalesiz maç yayını başlıyor!
Süper Lig’de yeni sezon bugün başlıyor. Stada gidemeyen futbolseverler yine ekran başına oturup maçları izlemeye başlayacaklar bugünden itibaren…
Ancak ilk kez bu sene ihalesiz! Daha doğrusu ihalesi bir kenara atılmış olacak maç yayınları…
Çünkü bir ihale yapıldı, bir yayıncı en iyi teklifi verdi, kazandı…
Ama o grup değil de yine eski yayıncıyla devam edilecek…
Neden? İşte öyle! İyi seyirler!