Küba'nın kayıp 'yerlileri': Çinliler
Küba ve Çinlilerin kaderi İspanyol sömürgeciliği nedeniyle kesişen yolları kıtanın bu küçük ülkesinin tarihindeki en ilginç sayfalardan birini açtı. Öyle ki Küba devrimi'nde üç Çinli general de yer aldı...
DUVAR - Sömürgeleştirme döneminde İspanya Krallığı, Kristof Kolomb’un Amerika kıtasına ayak bastığı andan itibaren, kıtadan Avrupa’ya akan kârın durmadan artması için yapmadığını bırakmadı. Kârı daha da artırmanın yolunun iş gücü ve işçilerde olduğunun farkında olan Krallık, geçmişte tüm sömürgeci devletler gibi hep bu doğrultuda adımlar attı. İş gücünün maliyetini azaltmaya yönelik değişimlerle Madrid’de görkemli saraylar yükseldi yükselmesine ama geride sosyal ve siyasal olarak delik deşik edilmiş, demografisi birkaç yüzyıl öncesine kıyasla korkunç derecede değişmiş bir kıta ve bu dönemi hatırlatmak için var olmaları yeterli olan insanlar kaldı. Bunlardan biri de Karayipler’in en büyük ülkesi Küba’daki sayıları yüz bini geçen Çinlilerdi...
KARAYİPLERE ‘KONTRATLI’ KÖLELİK YOLCULUĞU
Latin Amerika ve -İspanya başta olmak üzere- Avrupalı sömürgecilik denilince şüphesiz akla bölge yerlilerine yapılan belki tarihin en korkunç katliamları ve Afrika’dan köle taşınması geliyor. Afrika’dan tarlalarda çalıştırılmak için siyah köleler getirilmesi, kıtanın demografisini değiştiren en büyük etken. Ancak tarladaki şeker üretimini daha ucuza getirmek için Afrika savanlarından köleleri gemilere bindirip Karayipler’e getirenlerin bir sonraki amacı neden 'daha da ucuz' iş gücünü aramak olmasın?
Çin, 1800’lü yıllarda İngilizlerle yaptığı savaşlarda gücünü kaybetmiş ve pazarını da limanları gibi devretmiş bir ülkeye dönüştü. Bu güç kaybının ardından, İngilizlerin sömürgeci devletler için bulunmaz ‘fırsat’ olan ucuz Çinli işgücünün, pazar malzemesi hâline getirmesi uzun sürmedi. İngilizlerin kontratlı köle pazarı, Portekiz ile yaptığı anlaşmayla Afrika’dan köle getirmesi kısıtlanan, İspanya’ya ‘can suyu’ oldu. İspanya için anlaşmadan sonra kaçak yollarla Afrika’dan köleler çok pahalıya geliyordu, bu nedenle 8 yıl kontrat ile çok daha ucuza çalışan Çinli işçiler büyük bir fırsattı. Böylece İspanya krallığı altında bulunan Karayip topraklarına yüz binlerce Çinli işçi gemilerle taşındı. En çok işçi taşınan ülke, haliyle Karayiplerin tarımsal olarak en verimli bölgesi Küba oldu.
Küba, o dönemde nüfusuna oranla en çok Çinli işçinin getirildiği yer oldu. Küba’daki Çinli işçi yoğunluğu dönemin ABD’sinden dahi fazlaydı. Düşük ücretlerle köleden farksız çalıştırılan Çinli işçiler, 8 yıllık kontratlarının sona ermesiyle beraber ülkelerine geri dönmeyi planlamış olsalar da, dönüş bileti alacak kadar para toplayamadılar ve nesiller boyu adada kaldılar.
CHE’NİN YANINDA ÇİNLİ GENERAL
Havana’nın ‘Küçük Çin’ olarak bilinen mahallesinde bir kafede çalışan Çinli ailenin oğlu Moisés Sio Wong, Küba Devrimi’nin önemli generallerinden biri oldu. Wong, Fidel Castro liderliğinde ABD destekli Batista diktatörlüğüne karşı yürütülen devrim hareketine katıldı. Devrimin en ünlü komutanlarından Ernesto Che Guevara ile birlikte Casa de Piedra çatışmalarında cephede beraber savaştı.
Wong, devrim hareketinde yer alan tek Çinli general değildi. Armando Choy Rodriguez ve Gustavo Chui Beltran’ın da yolları Wong ile aynı cephede kesişti. Üç Çinli general, devrimin başarılı olmasından sonra da görevlerine devam ettiler. Hatta Küba, Ernesto Che Guevara ile birlikte üç generali de sömürgeci güçlere karşı savaşan Angola’nın yardımına gönderdi.
ANADİLDE ÇİNCE EĞİTİM
Bugün Küba’da yaklaşık 114 bin Çinli yaşamakta. Kübalı Çinliler, yaşadıkları coğrafyada geçen uzun yılların ardından bir arada yaşadıkları mahallelerde kültürlerini korumakta. Yüzyıllar önce sömürgeciler tarafından getirildikleri adadan dönüş bileti alamasalar da Küba’da kendilerine özgün bir ‘Çin’ yarattılar. Adada yaşayan Çinliler bugün 1993 yılında kurulan sadece Çinli Kübalıların gidebildiği Çin Dili ve Sanatı okuluna sahip. Okulda Kübalı Çinliler yıllar önce arkalarında bıraktıkları kültürlerini tanıyabiliyor, akademik Çince öğrenebiliyor.