
Başvuru dediğimiz, Flynn'in şirketinin adalet bakanlığına
yaptığı “yabancılar için çalışıyoruz” bildirimi. İnsan
Avcısı filminde Komiser Metin (Cüneyt Arkın), kötü adamlardan
birini hızarla ikiye ayırmadan önce şöyle der: “Ma-de in
u-se-a. Şu Amerika ne büyük devlet değil mi? Ne biçim makinalar
yapıyor herifler. Düğmeye bas, şıp diye çalışsın!…” Basar,
hızar kötü adamın bacaklarının arasından kritik bölgeye doğru
ilerler. Büyüklüğü başka tartışmanın konusu, ancak şu Amerika her
şeyden önce tuhaf devlet: Yasalara uymak kaydıyla yabancı bir güç
adına faaliyet gösterebiliyor, lobi yapabiliyorsun. Adalet
bakanlığına bildirmek şartıyla.
Mart başında Flynn'in şirketinin yaptığı bildirim buydu. Daha
önce yapmamıştı. Oysa 2016 Ağustos’undan beri yapması gerekiyordu.
Söylentilere göre Flynn'in avukatı, henüz başkan adayı olan
Trump’ın ekibinden bir hukukçuya “bildireyim mi?” diye sormuş,
Trump’ın hukukçusu, “sana kalmış” cevabı vermişti. Trump’ın yemin
töreninden sonra Flynn ve avukatı, Beyaz Ev ekibinden birilerine
aynı soruyu tekrar sormuşlar, yine aynı cevabı almışlardı. Şimdi
adalet bakanlığına bildirimde bulunmalarının sebebi, “ileride
doğabilecek her türlü şüpheyi ortadan kaldırmak”tı.
İleride mi!?
Flynn, gayet açık yasal bildirim yükümlülüğüne rağmen birkaç ay
boyunca bu bildirimden kaçınabilmeyi ummuştu. Çünkü Foreign
Agents Registration Act (FARA, Yabancı Ajanları Kayıt Yasası)
kapsamındaki bildirimle, “yabancı ajanı” statüsüne
geçiriliyorsunuz. Herhangi bir sakıncası yok, bu, yasal bir statü.
Ancak “federal etik kurallarına göre”, Flynn'inki
(Savunma İstihbarat Ajansı -DIA- başkanlığı) gibi üst düzey
görevlerde çalışmış kimseler, emekliliklerinin üzerinden bir yıl
geçmeden başka hükümetler yararına lobi faaliyetleri
yürütemiyorlar.
Flynn iki yıl sürdürdüğü DIA başkanlığından 2014’te emekli
olmuştu. Dolayısıyla 2016’da böyle bir işe girebilirdi, ama o
sırada da Trump’ın ekibinde, başkanlık seçimi için kampanya
yürütüyor, hükümette üst düzeyde göreve gelmeye hazırlanıyordu;
seçim kazanıldıktan sonra başkan yardımcılığı için dahi -üç aday
arasında- adı geçmişti. Ve birkaç ay boyunca, başkan için
düzenlenen gizlilik dereceli istihbarat toplantılarına katıldı,
Ulusal Güvenlik Danışmanı yapıldı! Bilemiyoruz, ama yararına lobi
çalışması yürüttüğü devletle ilgili birtakım kararları etkiledi belki. Yani kendini
“üst düzey resmî görevim yoktu ki” diye savunması mümkün değil.
Yabancı devlet için lobi meselesi böyle. Yok eğer bütünüyle özel
firmalar arasındaki anlaşma ve ilişkilere bağlı olarak, diyelim
yabancı bir firmaya danışmanlık hizmeti veriyorsanız, bu tür bildirim mecburiyetiniz yok. Ancak
yabancı firmayla anlaşmanız lobi faaliyetini de kapsıyorsa, bunu
(Lobbying Disclosures Act, Lobicilik Bildirim Yasası
gereğince) Kongre’ye bildirmeniz gerekiyor. Böylece adalet
bakanlığı bildiriminden kurtulabiliyorsunuz.
Birinci bölüm:
Küçük adamlar, büyük hırslar
Flynn başlangıçta, Hollanda kökenli Inovo BV firmasıyla kendi
şirketi FIG’in ilişkisini Kongre’ye bildirmenin yeterli olmasını
ummuş; öyle anlaşılıyor. FIG, Inovo BV adlı Hollanda firması için
çalıştığını 2016 Eylül’ünde Kongre’ye bildirdi.
Firmanın sahibi, “Ekim Alptekin adlı Türk-Hollandalı
işadamı”ydı, haberlere göre, “Ortadoğu kökenli yabancı
bir petrol ve gaz şirketi adına faaliyet gösteriyor”du.
Alptekin’le birazdan meşgûl olacağız. Şimdi bir soru var
elimizde: Madem Flynn, Kongre’ye bildirmenin yeterli olacağı bir
yabancı özel firma ilişkisi içerisinde bulunduğunu düşünüyordu;
niye Trump’ın çevresindeki hukukçulara, üstelik iki defa, “adalet
bakanlığına bildirim yapayım mı?” diye sormuştu? Çalıştığı “özel
firma”nın arkasından bir “yabancı hükümet” çıkmasından mı
çekiniyordu? Yoksa bunun böyle olduğunu zaten biliyor, ortaya
çıkmasından mı çekiniyordu?
Burada doğan ikinci büyük soruyu dedektifimiz tahtaya, ilkinin
yanına önce yazıyor, sonra siliyor, çıkıyor. Evet, hikâyemizde bir
dedektifimiz olmalı. Yalnız henüz olayların merkezinde değil.
Yazdığı kelimeler silinse de az buçuk okunabiliyor: Beyaz Ev’in
yeni ekibi, başkanlarının Ulusal Güvenlik Danışmanı yapacağı adamın
kendini “yabancı ajan” diye kaydettirmeyi düşündüğünü öğrenince ne yapmışlardı? Omuz silkip “sen
bilirsin” demiş, yürümüş gitmişler miydi?
Şu Amerika ne ilginç değil mi ama..?
Küçük
adamlar büyük hırslar 2 - 450 bin dolardan 180 derece çıkınca ne
kalır?
LOBİ VAR-YOK MESELESİ
Flynn'in şirketi FIG’in 2017 Mart’ında adalet bakanlığına
yaptığı bildirimde -Amberin Zaman’ın 10 Mart’ta Al Monitor’de aktardığına göre- şu ifade yer
alıyordu:
“[FIG] Inovo için ve Inovo’nun yönlendirmesiyle bir açık
kaynak araştırması gerçekleştirmiştir.”
Araştırmanın “odaklandığı konu”, Fethullah Gülen ve
“Gülen’le bağlantılı olan ya da olduğu iddia edilen charter
okullar”dı.
Burada kendini bütün heybetiyle gösteren çelişki, hikâyemizin
başından sonuna, bütün gelişmelere eşlik ediyor, çelişkiliği
kalmadığı, her şey ortaya döküldüğü anda bile âdetâ bu niteliği
korunsun diye özel çaba harcanıyor.
Çünkü Inovo BV’nin sahibi Ekim Alptekin, Flynn'in firmasıyla
yaptıkları anlaşmanın herhangi bir lobi faaliyetini kapsadığı
iddiasını yalanlıyor. Bu durumda, Gülen’le ilgili didiklemelerin,
“Türkiye’ye doğalgaz satacak Ortadoğu kökenli şirketin piyasa ve
siyasî iklim araştırması” kapsamında görülmesi gerekiyor!?
Gerçi Ali Artun bambaşka bağlamda, İstanbul Bienali hakkında
yazdığı yazıya bu başlığı atmıştı, ama demek bize yerden-zamandan
bağımsız kullanılabilecek bir araç sunmuş; o halde kullanalım:
“Anne Ben Hıyar mıyım?”
Amberin Zaman’a kendisini “ABD ile ticarî menfaatleri olan
bir Türk vatanseveri” diye tanımlayan Alptekin, iki ülke
arasındaki ilişkilerin düzelmesini kişisel olarak önemsediğini
belirtmiş, Flynn'in şirketiyle anlaşmasında böyle bir
“motivasyon”un da etkili olduğunu ileri sürmüş.
9 Mart günü attığı tweet’te, Alptekin,
“Gen. Flynn never engaged in lobbying work for me or my
firm,” diyor; yani: “General Flynn hiçbir zaman şahsım
veya firmam adına lobi faaliyeti yürütmemiştir”. İkinci cümle
de şu: “And I never lobbied or contracted lobbyist on behalf of
the Turkish Government”; yani: “Türk hükümeti adına hiçbir
zaman lobicilik yapmadım veya lobici tutmadım”.
Alptekin’in Amberin Zaman’a anlattıklarını toparlayayım:
Flynn’in şirketiyle anlaşma sebebi, “Türkiye ve bölgenin
jeopolitik analizi”ni yaptırmak. “Türkiye’de yatırım
yapmayı düşünen bölgesel bir enerji şirketi” varmış, bu şirket
Inovo’dan böyle bir analiz istemiş. Inovo’nun hazırladığı analiz o
büyük şirketi tatmin etmemiş, bunun üzerine FIG’in kapısı
çalınmış.
Tabiî Alptekin kendilerinden analiz isteyen “büyük
şirket”in adını “açıklayamıyor”. Yapılacak yatırımın
nasıl bir şey olduğunu da. Fakat “yatırım potansiyeli …
büyük”müş, bunu belirtmeyi ihmal etmiyor. Hikâyeleştirme her
zaman işe yarar.
Ortadoğulu büyük petrol-gaz şirketi için yapılacak analize
Fethullah Gülen neresinden dahil oluyor peki? Onca insana bunca yıl
böylesine tesirli gaz verebildiği için mi?
Alptekin -yine Amberin Zaman’a- bunu şöyle izah ediyor:
“Milyarlar değerindeki bir projeye kaynak bulunması, Türkiye
ile ABD arasındaki ilişkilerin düzelmesini gerektiriyor ve Gülen’in
bunun önünde büyük bir engel olduğu aşikar. Gülen’in iade edilmesi
gerekiyor.”
Tekrarlamak zorundayız: “Anne Ben Hıyar mıyım?” Hem de
nasıl zorlama, kötü yazılmış diyalog! Hikâyemiz tekliyor.
Tekleyen sırf o da değil.
Ankara, dünya ölçeğinde Gülen’in faaliyetlerini araştırması için
uluslararası hukuk firması Amsterdam & Partners LLP ile 2015
Ekim’inde anlaşmıştı. 26 Ekim günü, Washington DC’de, Ulusal Basın
Kulübü’nde yapılan basın toplantısında firmanın kurucu ortağı
Robert Amsterdam, “Gülen şebekesinin, Türk yargısı ve polisine
sızma, yurtdışında siyasî lobicilik yürütme gibi faaliyetleri,
Türkiye’de demokrasinin geleceğini umursayan herkesi
kaygılandırmalıdır,” demişti.
Bu Amerikan şirketleri bu Gülen’in peşine doğru dürüst
düşemiyordu belli ki. Üstelik kimbilir ne paralar alıyorlardı.
Düşsün diye generale koşuldu, general kendisi düştü, devre dışı
kaldı.
Anlatmakta olduğumuz hikâye yüzünden, meçhul büyük enerji
şirketi, Inovo BV ile “yollarını ayırmış”, Alptekin’e göre. Devre
dışı kalan da çok yani. Hikâyemizde sadece aksiyon ve heyecan yok,
üzücü ayrıntılar da var…
Var da, inandırıcılık sorunuyla yüklüler.
YARIN: GENERALİN GÜLEN MAKALESİ: SİLAHTI,
PATLADI