Biliyorsunuz, sahnede tabanca varsa ille patlar. Flynn'in imzasıyla -tam da ABD yeni sürpriz başkanını seçtiği gün- yayımlanan makale de bir tür silahtı, patladı. Karanlığı yararak, olayları berraklaştırarak.
Hikâyemizin post-modern yapısı, bizzat kahramanlarımızın hikâyenin çeşitli kısımlarını yazmalarına imkân veriyor. Hatırlayalım: Inovo BV’nin sahibi Ekim Alptekin’e göre, Ortadoğulu bir büyük petrol-doğalgaz şirketi bölge ve ülke analizi istemiş, Alptekin’in kendi firması becerememiş, bunun üzerine Flynn'e gitmişler, o da “Gülen sınırdışı edilsin” makalesi yazmıştı!
Flynn’in şirketi FIG’in adalet bakanlığına “yabancılar için çalışıyoruz” bildiriminde, Inovo’nun müşterisi, “Türkiye’ye doğalgaz ihraç etmeyi planlayan bir İsrail firması” olarak tarif ediliyor. “Mr. Alptekin”, İsrail şirketinin Türkiye’deki yatırımları hakkında karar verebilmesi için “ABD-Türkiye ilişkilerinde hüküm süren siyasî iklime dair” bilgi edinmek istiyormuş.
Ve fakat şu işe bakın: emekli DIA direktörü generalin birdenbire Erdoğan-AKP dostu kesilip yazdığı makaleyi Ekim Alptekin, yayımlanmadan önce okumasın mı?
Bunu önce reddeden Alptekin bilahare doğruladı. Kaldı ki, kendi doğrulamasa bile, ma-de in u-se-a, şu amerika ne yaman… Bizzat FIG, makalenin yayımından önce Inovo’ya gönderildiğini bildirdi. İki taraf da, bu gidiş-geliş sırasında makaleye dokunulmadığını, ekleme-çıkarma, düzeltme yapılmadığını dile getirmeyi ihmal etmediler; FIG azıcık daha temkinli, Alptekin daha gürültülü. Ancak bir makalenin yayımlanmadan önce birilerine gönderilmesinin insanlık tarihinde bugüne kadar taşıdığı mânâ, ikisinin de üstünü kapatamayacağı kadar açıkça ortada.
Hikâyemizde tam da, şu ana kadar kenarda köşede durmuş dedektifimizin öne çıkıp hem güzel zengin kadının dikkatini çekeceği hem de ipleri ele alabileceği aşamaya geldik.
Politico’da Theodoric Meyer’in haberinin başlığı şu: “Belgeler gösteriyor ki, Flynn seçimden sonra Türkiye-bağlantılı firma için lobi yaptı.”
Meyer, Ekim Alptekin’in sözüne yer veriyor: “Eğer bu Türk hükümetinin bir girişimi olsaydı ve biz bunu gizlemeye çalışıyor olsaydık - düşünün, ne kadar aptal olmalıyız”.
Anne ben…
Hikâyemizde aptal pek yok. Kimsenin aklından böyle bir şey geçmesin. Yalnız geride bıraktığı üniformalı ve yetkili hayatının kravatlı takımlı yeni yaşantısında bol para edebileceği keşfiyle gözü kamaşmış emekli general böyle bir izlenim verebilir, o da işte, izlenim. Sörf tahtası devrildi, ondan…
İktidar, gözlerinin içine baka baka birilerini aptal yerine koyabilme kudretidir. Veya yetkisidir, hangisini tercih ederseniz. Hikâyemiz de muktedirler arasında geçiyor. Bu yüzden, aptal yok, ama hepimizi aptal yerine koyanlar var.
Bir de çelişki var. Demirbaşımız. Şimdi Flynn’in firmasına musallat oldu. FIG, Flynn’in The Hill’deki “Gülen iade edilsin” makalesinin “Inovo, Türk hükümeti veya başka birilerinin isteği veya talimatı üzerine veya denetimi altında yazılmadığını, yayımlanmadığını”, “bu makale için kimseden ücret alınmadığını” adalet bakanlığına yaptığı bildirimde özel olarak belirtti.
Ancak aynı bildirimde yer alan başka sözler, şu mâhut çelişkinin gölgesini her adımda FIG’çilerin üzerine düşürüyor - böylece onların hiçbir zaman bol ışıkta hareket edememelerine yol açıyor: Flynn’in firması, söz konusu makalenin kendilerinin “Inovo için yaptıkları araştırmayla ilgili bir konuyu ele aldığını”, bu nedenle “makalenin bir müsveddesinin yayımdan önce Inovo ile paylaşıldığını” da bakanlıkla “paylaştı”. FIG, “Bildiğimiz kadarıyla,” diye yazdı, ihtiyat payı bırakarak, “makaleyle ilgili olarak Inovo Türk hükümetiyle iletişime geçmedi veya makalenin müsveddesini hükümete iletmedi”.
Dedektifimiz tam burada defterleri karıştırır, o sırada yere defterlerin birinden koparılmış yaprak düşer; üzerinde FIG’in Inovo ile ilişkili olarak yaptığı faaliyetler hakkında adalet bakanlığına yazdığı cümlelerden birinin parçası: “[yaptığımız işin] esas olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin işine yaradığı hükmüne varılabilir…”
Dedektif, duyulur duyulmaz sesle, “bildiğimiz kadarıyla, ha?..” diye mırıldanırken kaşları kalkar, alnı kırışır, elini pardesüsünün cebine daldırır, bulduğu bozuk parayı, bakmaya gerek duymadan bar tezgâhının üstüne şaklatarak bırakır, elinde gazeteyle kafeden çıkar. İçerideki taytlı montlu genç kız telefonunun ekranında aynı gazetenin internet versiyonunu okumaktadır. General Flynn’in The Hill’deki makalesinin yer aldığı sayfa ekranda bir an yok olur, yeniden belirir. Bastıkları makaleyi Flynn’in kendilerinden önce Inovo’ya yolladığını yeni öğrendiğini ileri süren gazete yazıişlerinin notu sayfaya eklenmiştir: “Ne General Flynn ne de temsilcileri bu bilgiyi makale yayımlandığı sırada bizimle paylaşmışlardır.”
YARIN: TUTTUĞUN DANIŞMAN SENİ DANIŞMAN TUTAR MI?
Birinci bölüm: Küçük adamlar, büyük hırslar
Küçük adamlar büyük hırslar 2 - 450 bin dolardan 180 derece çıkınca ne kalır?
Küçük adamlar büyük hırslar 3 - Söylesem mi gizlesem mi derken…