Küfür etmemeyi öğrenebilirsiniz, bunun için de bir uzvunuz var!

Beyler, lütfen o uzvunuzla düşünmeyi ya da küfür bir anlık ifade ise, o uzvunuzla hissetmeyi bir kenara bırakın. Unutun o uzvunuzu ve başka bir kültürün, başka bir dilin, sohbetin, ifadenin yollarını araştırın. Hatırlatmaya gerek var mı, bu ülkede her gün bir kadın öldürülüyor. Her gün kadın cinsiyetine küfredildiği için belki de, kadınları bu kadar nesneleştiren bir kültür havayı kirlettiği için…

Beyhan Sunal
Beyhan Sunal bsunal@gazeteduvar.com.tr

Adam hararetle bir şeyler anlatıyordu kendisini dinleyen küçük topluluğa. Geçen gün bir toplantıdayken tam gündemin ortasında acil bir durum oluşmuştu. “Has..tiir dedim, ben nasıl çıkarım bu toplantıdan” Konuşmanın ilerleyen bölümlerinde her şaşkınlık, engel, sıkıntı için “Hass…” diye başlayan cümleler kurdu.

***

Başka bir yerde başka bir adam arkadaşına “nooldu diyorum, yetiştiremedim diyor. Erkenden söylesene a.k. Bana bugün lazım ne halt edeceğiz…”

***

İki işçi kumanyalarını almışlar mola yerine yürüyorlardı. Erkek olan söylendi “Bana ayran koymamış şerefsizler…” Kadın sözünü kesti “bir ayran yüzünden hemen şerefsiz mi oldular. Ayıp ama al benim ayranımı iç”

***

Siyah-beyaz renklerle dekore edilmiş küçük kokoreççi dükkanı sıra bekleyen müşterilerle doluydu. Izgarada cızırdayan kokorecin sesi, müşterilerin sohbeti, sokaktan geçen otobüslerin gürültüsü arasında orta boylu, otuzlu yaşlarında bir gencin sesi duyuldu birdenbire: “Burada ne kadar filancaspor’lu varsa anasını, avradını s…” Hızını alamayan genç, şaşkın bakışlar arasında yandaki dükkanın kapısındaki Maraş dondurması tezgahında duran upuzun saplı dondurma kaşığını alıp sağa sola vurarak bir süre daha küfretti ve sonra çıkıp gitti.

İçerdekiler hem şaşkın, hem sinirli hem de ezik hissediyorlardı. Bir müşteri “montu olmasa sesimi çıkartacaktım ama ortam kötü, belki silah falan taşıyordur diye baktım kaldım” dedi. Bir başkası ona hak verdi. Birisi, “Böylelerine tepki göstermemek belki daha iyidir” dedi “İlgiden besleniyor bunlar”.

Yere atılan kaşığı toplayan dondurmacı, kapıdan çıkan bir müşteriye içerde ne olduğunu sordu. “Adam içeri girdi sülale boyu rakip takıma küfredip çıktı gitti” dedi adam. “Kimse ne olduğunu anlamadı.” Dondurmacı sakince kaşığı yerden aldı, “içerde o takımın taraftarı vardır, o biliyordur muhtemelen” dedi.

***

Karı-koca erken bir akşam yemeği için meydana doğru ilerliyorlardı. Sokaklarda olağanüstü bir hareketlilik yaşanıyordu. Takım renklerine bürünmüş gençler guruplar halinde meydana doğru yürüyorlardı. Kafelerde restoranlarda boynunda takım atkısı ile oturanlar, çocuğunun yüzünü takım renklerine boyayanlar, takım bayrakları, atkıları satanlar… Tam bir curcuna yaşanıyordu. Az sonra meydana bakan sokaklardan bir gurup genç, coşkuyla bir marş söyleyerek arkadaşlarına doğru gelmeye başladı. Karı-kocanın da ilgisi bu gürültüye yöneldi. Ancak gençlerin güle oynaya söyledikleri tezahüratın sözlerini duyunca ikisi de kulaklarına inanamadı: “Şarabı da içeriz, esrarı da çekeriz, … spor ananı da ...”

“Bu ne şimdi” dedi kadın. “Bir takımın taraftarının anasına küfrediliyor ve bu böyle coşkulu bir şekilde mi ifade ediliyor?” “Maalesef” dedi adam.

Yüzleri taraftar renklerine boyalı çocuklar gülerek izliyorlardı geçen gençleri.

***

Pek çoğumuz için ne kadar tanıdık değil mi? Otobüsün camını tekmeyle kıran, metroda bağıra çağıra marş söyleyen, vapurlarda camları yumruklayarak tezahürat yapan, sokaklarda küfrederek sağa sola sataşan taraftarlar…

Adı ‘AMK’ olan bir spor gazetesinin iki yıl yayınını sürdürebildiği bir ülke burası. Küfürün doğal karşılandığı, insanların naber, eyvallah der gibi a.k, s.tir diyebildiği, bir stad dolusu insanın bir başka takımın taraftarlarının annesine ağzını doldura doldura küfrettiği topraklar.

Takım taraftarlığı tüm bu taşkınlığa bir meşruiyet sağlıyor muhtemelen. Bir gurup taraftar yanyana gelince, her şeye hakları olduğunu düşünüyorlar. Belli ki kalabalık oldukları için de insanlar tüm bu yaşananların bitmesini ve biran önce çekip gitmelerini bekliyor.

Daha da yaygını taraftarların küfretmesini kimse yadırgamıyor.

Daha doğrusu, erkeklerin küfretmesini kimse yadırgamıyor. Küfreden kadınlar da var elbette ama küfür bir erkek sporu. Çünkü ‘koymak’, ‘düzmek’ ve burada adını anmaktan utanacağımız pek çok eylem bir uzuvla ifade ediliyor. O da sadece erkeklerde olan bir uzuv.

Geçirmek deyince sözgelimi kadınlar iğneyi ipliğe geçirmek, günü geçirmek, iç geçirmek gibi şeyler anlarken erkekler o uzvu bir yere geçirmeyi anlıyorlar genelde. Kafayı bir koydum der erkekler, yumruğu bir geçirdim… Burada da kafa ve yumruktur sözü edilen ama aslında o diğer uzuv gibi kullanılmış oldukları varsayılır.

Gol atılmıyordur da karşı takıma ‘koy’uluyordur. Gol atan sporcu sonrasında izleyicilere dönüp koluyla “geçirdim” işareti yapar. Hatta bir tanesi elini şortunun içine sokmuştu diye hatırlıyorum, google’dan arayabilir çok merak eden.

Kadınlar, genç kızlar, kız çocuklar cinsiyetlerine edilen bu aşağılayıcı ifadeleri işiterek yaşamak zorundadırlar sanki. Yolda yürüyen genç delikanlılar, kafede yan masada oturan iki adam, evinize misafir ettiğiniz en yakın dostunuz, sokakta tezahürat yapan taraftar…

***

“Yahu bu a.k. ne allahaşkına, bırak şu lafı ikide birde söylemeyi” dersiniz akademisyen dostunuza, “bu ‘a’ o ‘a’ değil" der, “kamusal bir ‘a’dan bahsediyoruz burada”. İtiraz edecek olursunuz “İyi de arkadaşım her konuşmanın altına dip not mu ekliyorsun, şu küçük çocuk ne anlayacak senin bu kamusal alana atıfla ettiğin laftan?”

Hass… kelimesini bulduğu her araya sıkıştıran edebiyatçı dostunuza eserlerini hatırlatırsınız. O zengin sözcük dağarcığı acaba hayretini ya da sıkıntısını ifade etmek için neden her seferinde bu sözcüğe ihtiyaç duyar?

***

Rahatlamak için küfrettiğini söyleyenler var ki bilimsel araştırmalar da bunu destekliyor. Hoşuna gittiği için, retorik olsun diye, cuk oturduğu için, eğlenmek için, atışmayı sevdiğinden…

Küfürün sebebi çok. Ama biz sonuçlara bakalım. “Küfür Etmek İyi Gelir” kitabının yazarı Dr. Emma Byrne küfürün tüm bu gerekçelerle kullanılan bir dil olduğunu söylüyor ama “aynı zamanda sadece belli bir toplulukta, dil gurubunda, toplumda, ülkede ya da dinde anlam bulan kültürel bir unsurdur” diyor. Byrne’e göre küfrün ne olduğuna bir tür uzlaşma ile karar veriliyor, bu uzlaşma da tabularla ilgili. "Bazı yerlerde insanlar bazı organlarla hakarete uğrar, bazılarında hayvan adlarıyla, bazılarında hastalıklarla, bazılarında ise bedensel işlevlerle." Ve küfürde tek bir önemli unsur olduğunu söylüyor: "İstediğiniz duygusal etkiyi elde etmek için, belirli bir toplumdaki tabularla oynamalısınız." 

Fotoğraf: Şehlem Kaçar / csgorselarsiv.org

Mesele kadınların bu küfürleri üstlerine alınıp alınmadıklarıyla ilgili değil. Yani kamusal ya da özel ‘a’ tartışması kadınların gündeminde değil. 

Kadınlar eril bir kültürün, bir cinsiyeti, bir eylemi küfür nesnesi olarak kullanmasına itiraz ediyorlar.

Bunun bu kadar dillere pelesenk olmasına, bu kadar rahatlıkla sarf edilebilmesine şahit olmak istemiyorlar. 

Küfürün ilişkileri daha da zorlaştırmasına, cinsiyetçi küfürlerin çatışmaları alevlendirmesine, kutuplaşmaları derinleştirmesine, insanların arasını açmasına itiraz ediyorlar.

Cinsiyetçi küfürlerin bir kültür olarak yerleşmesine ve bunun olağanlaşmasına artık tahammül etmek istemiyorlar.

Beyler, lütfen o uzvunuzla düşünmeyi ya da küfür bir anlık ifade ise, o uzvunuzla hissetmeyi bir kenara bırakın. Unutun o uzvunuzu ve başka bir kültürün, başka bir dilin, sohbetin, ifadenin yollarını araştırın. 

Bu öyle kadınların futbol maçlarına seyirci alınması ile çözülecek bir mesele değil. Yetişkin olun ve kendi sorunuzu çözün. Her şeyi kadınlardan beklemeyin, hele de küfür nesnesi yaptığınız kadınlardan…

Hatırlatmaya gerek var mı, bu ülkede her gün bir kadın öldürülüyor. Her gün kadın cinsiyetine küfredildiği için belki de, kadınları bu kadar nesneleştiren bir kültür havayı kirlettiği için…

***

Adam işaret parmağını sallayarak bir şeyler anlatıyordu kadına. "Baaak, bak" dedi kadına "o günler de gelecek bu ülkede"... Kadın sözünü kesti adamın, "o parmağı bir indir istersen" dedi "Nerde kalmıştık?"

Tüm yazılarını göster