Kültür Park Platformu pazara neden karşı?

Üretici ve tüketiciyi aracısız buluşturan pazarların ikincisi Kültürpark İzmir'de açıldı. Kültürpark'ın açılışını destekleyen de var, karşı çıkanda...

Abone ol

İZMİR - İzmir’de üretici ve tüketiciyi aracısız buluşturan pazarların ikincisi Kültürpark'ta yapılan bir törenle açıldı. Üretici pazarı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in girişimi ile 16 Ekim Çarşamba günü Kültürpark Lozan kapısında faaliyete geçti.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı Aziz Kocaoğlu döneminde Kültürpark revizyon projesine, parkın kamusal alan olması ve sermayeye değil, tüm canlılara ait olduğu gerekçeleri ile karşı çıkan Kültürpark Platformu üyeleri şimdi de üretici pazarı ile karşı karşıya geldi. Parkın dokusunun korunmasına yönelik çalışmalarıyla bilinen Kültürpark Platformu üyelerinden Ertuğrul Barka, Kubilay Mutlu, Emel Ünver ve Erol Akcan üretici pazarına neden karşı olduklarını anlattı.

'PARKIN RUHUNA AYKIRI 40 TESİS YAPILDI'

42 hektarlık bir alana sahip olan Kültürpark’n İzmir’in ortasında ranta çevrilebilir bir arazi olarak görüldüğünü belirten Ertuğrul Barka, buradan nemalanmamış hiçbir kurum, kuruluş kalmadığını ifade etti: "Bugüne kadar parkın ruhuna aykırı 40 tane tesis yapıldı. Sürekli halde masum görünümlü koçbaşlarıyla buraya girilmek isteniyor. İşte üretici pazarı da bunlardan birisi. Kültürpark’la üretici pazarının ilgisini nasıl kurabiliyorlar gerçekten anlayamıyorum. Her ihtiyaç olduğunda akla burası geliyor. Mevcut yasada “Belediyeler ilçelerde üretici pazarı kurar” diyor. Belediyeler elbette üretici pazarlarını desteklemeli. Kadın üreticilerle de bu işi gerçekleştirilmeli. Ancak başka alternatifler düşünülmeden her seferinde ilk adres, Kültürpark oluyor. Bunun gerçekleştirileceği yer İzmir’de sadece Kültürpark değildir. Kültürpark asla değildir! Plansız betona boğulmuş bir kentte tek ekolojik yaşamın olduğu alanın ranta açılması, ticari amaçlarla kullanılması büyük bir facia!”

Kültürpark’ın ekolojik olarak yaşayan bir park haline getirilmesi yerine üretici pazarı açılmasını eleştiren Barka, şöyle devam etti: "Üretici pazarını neden parka yaptıklarının gerekçesini söylesinler. Biz de neden karşı olduğumuzu, ekosisteme nasıl zarar vereceğini anlatalım. Ama en önemlisi masum ve akla yakın görünen ve bizim de aslında desteklediğimiz üretici pazarları ve kadın emeğinin değerlendirilmesi gibi konularla bizim aramızda çelişki yaratmaya çalışmasınlar. Yaratılan bu çelişkilerle burayı ticarileştirmeye çalışıyorlar. İzmir’i yöneten belediye başkanları Kültürpark’ı önce fuar, sonra panayır yaptı. Şimdi, Tunç Soyer’in sayesinde burası artık pazar yeri oldu. Bütün bu söylemler karşısında kendisini ‘bu benim seçim vaadimdi” diye savunuyor. Tunç Soyer gibi bir belediye başkanına bunu söylemeye dilim varmıyor ama aldatıldık, aldatılmış hissediyoruz kendimizi.”

NEDEN KÜLTÜRPARK?

Kültürpark’ta 770 civarında bitki örtüsü, 200 civarında henüz tanımlanamamış kuş cinsi bulunduğuna dikkat çeken Emel Ünver, “Şimdi üretici pazarıyla birlikte buraya yüzlerce araç giriyor. Bunların çıkardığı gürültü, egzoz dumanı uzun vadede parka zarar verecektir. Kaldı ki Tunç Soyer, Kültürpark için bir arama konferansı yaptı. Bu konferansta parkın sadece ekolojik değeriyle kalması yönünde kararlar alındı. O zaman kendisi de bu yönde pozitif yaklaşmıştı ama hemen arkasından başka şeyler yaptı.” diyerek, “Üretici pazarı başka semtlerde de kurulabilir. Neden Kültürpark?” diye soruyor.

.

'KÜLTÜRPARK SOYER İÇİN İZMİR’İN VİTRİNİ'

Üretici pazarının açılmasıyla geçtiğimiz hafta yüzlerce aracın girip çıktığı bir trafik yaşandığını aktaran Kubilay Mutlu, bu durumun uzun vadede park için ciddi sıkıntılar yaratacağını vurguluyor: “UKOME Kararları gereği Kültürpark zaten araç trafiğine kapatılmış bir alandır ama pazar zamanı iki yüzün üstünde araç Kültürpark’ı adeta otoparka çevirdi. Sadece park içi bir yoğunluk da değil, kent merkezine bu kadar motorlu taşıtın yönlendirilmesi, kent içi ulaşım için de ciddi bir trafik sorunu. Şimdi önümüzdeki haftalarda bu sorun “otantik vurgulu” at ve eşek arabalarıyla çözülebilirler. “Üretici pazarı otantisite güzellemesi ile yapılmış bir pazar olmamalı. Kültürpark, Tunç Soyer için İzmir’in vitrini. Soyer, bu vitrinde iyi şeyler yaptığını göstermek istediği için bizim de değer verdiğimiz üretici pazarı gibi uygulamaları ön plana çıkarıyor. Yani burayı bir sahne, bir şov alanı gibi değerlendiriyor. Hızlı bir şekilde sonuca gidilebilecek atıl bir alan olduğu için ne yaparsak görünür kılınır gibi bir anlayış var. Bunun değişmesi lazım. Kültürpark'ın pazarlanmaya ihtiyacı yok.

Mesela Aziz Kocaoğlu’nun, katılımcılık, şeffaflık, çoğulculuk gibi bir söylemi yoktu zaten. Tarzı daha çok, “Gelir ve yaparım” şeklindeydi. Ama Tunç Soyer’in ezilenlerden yana, tamamıyla demokratik kavramlarla desteklenmiş söylemleri, korkarım ki insanlarda da bir tür dejenerasyona sebep olacak. Katılımcılık, şeffaflık ve çoğulculuk; İlgili demokratik kitle örgütleri, odalar ve halkı çağırıp bir arama konferansı ve çalıştay yaptıktan sonra çıkan sonuçları hiçe sayarak “ben anket yapacağım ve halka soracağım” demek değildir. Korkarım ki Kültürpark kadar bu değerli kavramları da kaybediyoruz. Katılımcılık böyle bir şey değil.”

'HERKESİN YANYANA KULLANDIĞI BİR PARK BURASI'

Kültürpark’ın kültürel bir bellek alanı olarak önemine de değinen Mutlu, şöyle devam ediyor: “Mekânlarla ilgili hafızalarımızın kaybettirildiği bir dönemdeyiz. Kent alanları, iktidarın mekânlar üzerinden bizim hafızamızı sıfırlayarak pratikler sergilemeye çalıştığı alanlar. Bu nedenle direniş alanlarıdır aynı zamanda. Biz, Kültürpark’ın belediye eliyle özellikle bakımsız bırakıldığı dönemlerde “Neşeli Günler” gibi etkinliklerle nasıl bir Kültürpark istediğimize dair performanslar gerçekleştirdik. Bu, kültürel performanslar yoluyla bir mekân mücadelesiydi bizim için. Mekân mücadelesi dediğimiz şey gelecekte nasıl bir toplum istediğimizle ilgili bir durum. Dolayısıyla bu performanslar yoluyla sınıfsız, sömürüsüz bir toplum hayalini görünür kılabiliyoruz. Çünkü mültecilerden, işçi sınıfına kadar herkesin yan yana kullandığı bir park burası. Burası AVM kültürüne teslim olmadan da insanların güzel vakit geçirebildiği bir kent parkı. Bu kent parkı işlevini ne kadar görünür kılabilirsek o kadar iyi. Bugün hala bir Kültürpark’ımız var ve bununla ilgili mücadele sürüyor. Bu dinamik bir mücadele ve devam edecek.”

.

'YENİ BİR KİRLİLİKLE KARŞI KARŞIYAYIZ'

İzmir’de bu kadar alan varken neden Kültürpark sorusunun yanıtını bulamadıklarını ifade eden Erol Akcan ise amaçlarının sadece parkı ve doğasını korumak olduğunu belirterek şunları kaydetti: “Eğer bir politika olarak üretici pazarları belediye tarafından desteklenecek ise bu bütün kentte organize olmuş pazarların içinde gerçekleştirilmeli. UKOME Kararları gereğince Kültürpark’a zaten hiçbir aracın girmemesi lazım. Yasal anlamda trafiğe kapalı alan. Oysaki üretici pazarıyla birlikte doğal olarak buraya yüzlerce araç giriyor. Kaldı ki Kültürpark boş bir alan değil. Buraya işlev yükleme sorumluluğundan yetkililer elini eteğini çekmeli. Buranın zaten ekoloji gibi çok ulvi bir işlevi var. Florasıyla, faunasıyla bir bütün halinde. Buraya ekstra bir işlev yüklemenin hiçbir anlamı yok. Tam tersine doğayı onaracak, buradaki faunanın daha rahat üreyebilmesini, yaşayabilmesini sağlayacak ortamlar oluşturulmalı. Böyle bir beklentimiz varken yeni bir kalabalık, yeni bir kirlilikle karşı karşıyayız. Yoksa bizim üretici pazarıyla hiçbir meselemiz yok. Meselemiz sadece Kültürpark ve onun doğasını korumak.”