Türkiye'ye özgü yeni bir faaliyet türü doğuyor. Bu faaliyet türüyle birlikte yeni uzmanlıklar, yeni uzmanlık alanları gelişiyor.
Bir hayli yaratıcılık taşıyan buraya ve bu zamana özgü yeni faaliyetin adı Kültür Sanat Müşahitliği.
Müşavirlik değil, hayır; müşahitlik!
Müşavirlik, danışmanlık anlamına geliyor. Resmi, bürokratik kurum, makam çağrışımı yapıyor daha çok. Bizde geliştirilen Kültür Sanat Müşahitliği ise resmen kadrolu, akçeli bir konum-kurum değil. Görünüşe göre "sivil" ve yine görünüşe göre gönüllü faaliyet. Yurt çapında "tim" düzeninde bir araya gelen kişiler, yörelerinde–çevrelerinde kültür, sanat alanında olan biteni "aktif" olarak, sıkı takip altına alıyorlar.
Müşavirlikteki gibi akıl verip ücretini/maaşını alıp kenara çekilmek yok burada. Müşahitlik, bir tür yeni mücahitlik. Gözlem ve izleme, takip anlamındaki "müşahitlik", keyif için yapılmıyor; mücadele ve aktif mücadele anlamına geliyor.
Son olarak Feshane’de sahne aldı Kültür Sanat Müşahitleri.
Feshane-i Amire, uzun ve hayli kapsamlı bir restorasyon çalışmasının ardından Artİstanbul Feshane adıyla kültür sanat alanı olarak kente yeniden kazandırıldı. 23 Haziran’daki açılış 'Ortadan Başlamak' adlı sergiyle gerçekleşti. 300 sanatçının 400’ü aşkın yapıtla yer aldığı sergi, farklı cephelerden bir Türkiye panoraması olarak da görülebilir.
Müşahitler hemen devreye girdi, açılıştan sadece dört gün sonra; "kapatın burayı" talimatı vererek harekete geçti. Talimatın ötesi var: "Ekrem’i uyarıyoruz. Ya bu sergiyi kaldırır ya da millet olarak biz bu sergiyi kaldırmasını biliriz."
FARKLI BİR YAPILANMA
Artİstanbul Feshane müşahit ve müdahale timinde şimdiye dek var olanlardan farklı bir yapılanmaya gidildiği gözleniyor. Bugüne dek genellikle "isimsizler" toplanıp saptanan kültür sanat alanına adeta ani baskınlar düzenleyerek icra ediyordu müşahede ve mücadeleyi. Feshane’de ise kadro, niteliksel dönüşüme uğramış. Deyim yerindeyse nitelikli temsil amaçlanmış. Akademi, basın, hukuk, sanat alanından isimler bir araya getirilmiş.
İsimlerin önünde sıfatlar var: Öğretim üyesi Prof. Dr, falanca gazete Ankara Temsilcisi, avukat, tiyatro sanatçısı vb. sıfatlarla, nitelikli temsilin yanında kurumsal temsil de gösteriliyor. Keza, bu kez örgütlülük öne çıkıyor: Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu Başkanı orada, Önce İnsan Derneği Başkanı orada.
Tüm bu müşahede kadrosu mevcutlu olarak orada bulunmakla kalmıyor, alışılageldiği üzere aralarından birinin ortak metni açıklamasıyla yetinilmiyor; her biri müdahale ve mücadeleyi bilfiil kendi sözleriyle dillendiriyor.
Örneğin biyografisinden hafızlık ve İslami İlimler eğitimi aldığını, akademik alanda da "Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik" alanında çalıştığını öğrendiğimiz profesör, uzmanlığını konuşturuyor, "içerideki çıplak resimlerden, satanist figürlerden dolayı lütfen burayı protesto edin" çağrısı yapıyor halka.
Gazeteci, görev alanı Ankara’dan Feshane’ye "uzman" olarak gönderilmiş ya da gelmiş olmalı ki, sergiye yönelik özel bir "okuma" yapıyor. "Sergide pagan ritüelleri, çıplaklık içeren fotoğraflar, polis düşmanlığı yapan fotoğraflar, LGBT propagandası ve sosyalizmi öven filmler gösterildiğini" saptıyor!
Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu Başkanı’nın uzmanlığı ise Feshane'de ne tür sanat üretilmesi ve sergi düzenlenmesinin uygunluğunu saptamak: "Tarihi dokuya, milli ve manevi değerlere uygun sanatın sergilenmesi gerekir" diyor başkan. Buna karşılık, "LGBT lobisi Türkiye'yi kuşatmış" bulunuyor ve "Müslüman Türk milletine hakaret ediliyor" sergide olduğu gibi!
Avukatımız, kuşatmanın kültürel emperyalizm boyutuna vurgu yapıyor: "Türk milletinin değerlerine, inançlarına, tarihlerine, kültürlerine hakaret edecek, onlarla çelişecek toplumsal yapısını, ailevi değerlerini bozacak şeylerin yapılması, kültürel emperyalizm kuşatmasının bir ayağı olarak değerlendiriyorum. LGBT içerikli, eşcinsel veya cinsiyetsizlik içerikli sergiye yer vermesi yine anayasanın 41 ve 58'inci maddesine aykırıdır."
Görüldüğü üzere uzmanlarla birlikte, repertuar da genişliyor. Artık her an her yerde karşımıza çıkan LGBT’ye satanizm, paganizm ve epeydir unutulan sosyalizm de ekleniyor. Feshane’nin ve serginin büyüklüğü gerektirmiştir belki de bu çeşitlenmeyi!
FESTİVALLER YASAKLANSIN!
Feshane’de karşımıza çıkan türden kadrolu kültür sanat müşahit ve mücahitleri hareketiyle önümüzdeki dönemde sık sık karşılaşacağımızı söylemek kehanet olmayacak. Nitekim, Balıkesir’den gelen bildiri bunun ilk habercisi.
Kendisini "Balıkesir Sivil Toplum Platformu" olarak niteleyen kurumların yayınladığı bildiri, ülke çapında mücadele, müdahale çağrısı taşıyor: Festivallerde yapılan yanlışlara 'dur' diyelim.
Müşahitler durum saptamasıyla söze başlıyor: "Festivaller çoğu zaman amacı dışına çıkarak gençlerimizi gayri ahlaki haram ilişkilere, sarhoş edici içki ve madde kullanımına, isyan ve başkaldırıya yönlendirmektedir." Bu da, "Türkiye Yüzyılı'na zarar vermektedir."
Sonuç: "Deprem acısı, ekonomik zorluklarla mücadele… bu zorlu günlerde, bu gibi faaliyetlere son verilmelidir."
Çözüm ve öneri: "Gençlerimizin helal yoldan kontrollü bir şekilde kültürel faaliyet ve eğlence etkinliklerinde bulunmaları yerine böyle başıboş ve sınır tanımaz kutlama şekillerinin teşvik edilmesini doğru bulmuyoruz. Bu gibi festivallerin iptal edilmesini talep ediyoruz."
Özellikle Dikkat: "Yapılan her türlü etkinlikte de kız-erkek bölümünün ayrılması, alkollü içki ve madde kullanımının önüne olabildiğince geçilmesi ve denetlenmesi, gençlerin ahlakını bozucu davranışların engellenmesi şeklindeki adımların bir an evvel atılmasını talep ediyoruz."
Biliyoruz, devamı gelecek. Öyleyse?
Sivillerin ne kadar sivil olduğunu tartışarak başlayabiliriz işe.