Kumkapı esnafı: Vallahi insanlar aç, daha ne diyelim

Tarihi Kumkapı çarşısındaki restoranlar borç batağında, çalışanları çaresiz... Salgın nedeniyle işyerleri kapanan çalışanların ne bir gelirleri var ne de devletten bir destekleri... Kumkapı'da uzun yıllardır çalışan ve 5 yabancı dil bilen Eşref Yontürk çarşıdaki havuz başında çay ve simit satıyor. Yontürk, “İnsanlar açlıktan ölüyor, intihar ediyor siz daha ne duruyorsunuz? Vallahi billahi insanlar aç. Daha ne diyelim?” diyor.

Abone ol

DUVAR - Korona virüsüne karşı mücadele kapsamında kafe, restoran, lokanta ve barlar kapandı. Bu işletmeler sadece paket servis yaparak çalışabiliyor. Ancak alkollü işletmeler paket servise uygun olmadığı için sahipleri ya çalışmalarına izin verilmesini ya da kira, su, elektrik giderlerini ödememelerinin sağlanmasını, çalışanlarına da gelir desteği verilmesini istiyor.

'MAĞDURUZ VE MUTSUZUZ'

Tarihi Afrodit restoran sahibi İsmail Avşar, 30 yıldır Kumkapı çarşısında esnaflık yapıyor. 500 kişilik işletmesinde 25 personel ile hizmet veren Avşar şimdi kapısının önünde seyyar balık pişirip satıyor. Kumpakı çarşısının salgında çok mağdur olduğunu söyleyen Avşar, şunları anlatıyor: “Pandeminin günah keçisi sadece 3-5 meyhane, lokanta ve kıraathaneler oldu. Biz de seyyar balık pişirip satıyoruz. 30 yıldır hizmet verdiğimiz bir sektörü böyle sendelettiler. Bizi evden kovuyorlar gelip burada balık pişiriyoruz. Bu hale düştük. Metrobüse giriyorsun dolu, vapur dolu, AVM'ler tıklım tıklım. Tramvaylar aynı. Ben de Müslümanım ama pandemide camilere serbestlik verdiler. Bence bizimki sevilmeyen bir sektör ve bu nedenle günah keçisi olduk. Mağduruz ve mutsuzuz. Umudumuz da yok. Bankalar bile artık bizi kırmızı listeye aldı. İlk başta kredi çektik ödeyemedik. Şimdi kredi bile vermiyorlar.”

İsmail Avşar

'HERKES KİMYAGER OLDU'

AK Parti döneminde alkole yapılan zamlara da değinen Avşar, insanların artık 'kimyager' olduğunu söylüyor: “AK Parti hükümeti iktidara geldiği zaman bir şişe rakı 7 liraydı. Birden 14 lira yaptılar. Sonrası uçtu. Şimdi yeni gelen ÖTV zamlarıyla beraber bir şişe alkole bugün itibariyle 15 lira daha zam geldi. Normale dönsek dahi bir şişe rakı için 400 TL yazdığın zaman, insanlar krizdeyken bu paraları nasıl ödeyecekler? Sahte rakı diyorlar. İnsanlar ne yapsınlar? Asgari ücret alan bir insan içmek istese rakıya ulaşma şansı zaten yok da bir şişe biraya 3 lira daha zam yaptılar. Bakkaldan alış 15 lira oldu. 4 bira alsa 60 lira, yanına da çerez koysa 100 TL. Normal ülkelerde 4 bira içmek temel gıda gibi bir şey. Bu alkol zamları ve alkole olan karşıtlık insanları da öldürüyor. Herkes kimyager oldu. Rakı yapıyor, bira yapıyor, şarap yapıyorlar, votka yapıyorlar, viski bile yapan var.”

'BİZ BU ŞEHRİN SEMBOLÜYÜZ, SAHİP ÇIKIN'

Kumkapı çarşısında kiraların 20-30 bin lira arasında değiştiğini belirten Avşar, ilk kapanmada kiralarda öteleme yaptıklarını ancak artık öteleme şansları olmadığını belirtiyor. Avşar şunları söyledi: “Öteleme yapmaya çalışsak dahi icralık olacağımı iyi biliyorum. Belki de 30 yıldır emek verdiğim dükkanımdan olacağım. Şükür 750 lira destek dediler. 750 lira ile geçiniriz! Kiracı olmak da bu memlekette suç. Mal sahibi olursan stopaj ödemiyorsun ama kiracıysan yüzde 25 stopaj ödüyorsun. Böyle hatalı bir düzen var. Bize destek olsunlar. Biz şehrin sembolüyüz. Çay kahve içmek istediğiniz bir yer bulamazsanız şehir ölü demektir. Aslında şehri süsleyen biziz. Bunların kimse farkında değil. Turistler buraya geliyor. Dışarda oturtsan suç, içeri alsan suç... O zaman kapıları da kapatalım gelmesinler. Bizi 'meyhaneci' diye kötü gördükleri için hiç bir zamanda benimsemediler. Her yer kapalı hâlâ alkol zammı yapıyorlar.”

'KENDİMİ VAMPİR GİBİ HİSSEDİYORUM'

Eşref Yontürk, Malatya İnönü Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra restoranlarda bulaşık yıkayarak turizm sektörüne girmiş. 30 yıldır da bu sektörde çalışıyor. Yabancı dil merakı olan Yontürk, Türkçe ve anadili Kürtçe dışında İspanyolca, İtalyanca, İngilizce, Rusça, Arapça biliyor. Pandemi nedeniyle restoranlar kapanınca, Kumkapı çarşısındaki havuzun yanında tezgah açarak çay ve simit satıyor. Yontürk, çay satmasının çevresinde şaşkınlıkla karşılandığını söyleyerek şöyle devam ediyor: “İnsanlar yanıma gelerek, 5 yabancı dil biliyorsun burada çay mı satıyorsun diye soruyor. Çay, simit satmayıp ne yapayım? 15 dil bilsem bile şu anda hiçbir şey yapamam. Devletin kamu binaları, belediye otobüsleri tıklım tıklım. Ama bu iş restoran sektörüne gelince hepsi kapalı. Benim gibi çalışanlar gelip yanımda çay içiyorlar. Hiçbirinin çay parası bile yok. Ben en azından çay satabildiğim için kendimi bazen şanslı bazen şanssız hissediyorum. Çünkü tezgahın başına gelen arkadaşlarım çay içip paralarını öderken kendimi vampir gibi hissediyorum.”

'KORONA AKŞAM SAAT DOKUZDAN SONRA MI ORTAYA ÇIKIYOR?'

Bütün sektörlerin işlerini yaptığını sadece alkol satışı yapılan sektörün yapamadığını söyleyen Eşref Yontürk şunları anlatıyor: “Bunun altında sadece art niyet arıyorum başka da bir şey aramıyorum. Tamamen kapatsın, 3 ay 5 ay sokağa çıkma yasağı getirsin ama bunu yapmıyor. Ben çay satmak zorundayım çünkü devletin bir yardımı yok. Evime, çoluk çocuğuma ekmek götürmek zorundayım. Akşama kadar İtalyanca ve İspanyolca konuşsam ne olacak? Konuşacak kimseyi bulamıyorum ki. Bir ay her yeri kapatsın. Bütün evlerde sayım yapılıyor gibi herkesi testten geçirsin, biz de rahatlayalım. Akşama kadar hiç bir şey yok ama korona akşam saat dokuzdan sonra çıkıyor ortaya. Aslında Turizme hiçbir şey olmadı. Olan bu alkollü restoran ve eğlence merkezlerine oldu. Restoranlar kapalı olduğu için elektrikçiler pusuda bekliyor. Biri kapıyı açsın da içeriye girip faturayı yazalım yada elektriği keselim diye. Kimse ödeyemediği için faturalar birikmiş. Millet kapıyı açmaya korkuyor. İnsanlar açlıktan ölüyor siz daha ne duruyorsunuz? Vallahi billahi insanlar aç. Daha ne diyelim?”