'Kürdistan daha fazla istikrarsızlaştırmaz'
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) bağımsızlık referandumunu dünyaya anlatma girişimleri sürüyor. Son olarak, IKBY Ulusal Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Aziz Ahmad New York Times'a bir makale yazdı, "Bağımsızlığımızın ülkeyi istikrarsızlaştıracağı varsayımını reddediyoruz" çıkışı yaptı.
DUVAR - Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin Ulusal Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Aziz Ahmad, 25 Eylül'deki bağımsızlık referandumunu Amerikan gazetesi New York Times için yazdı. 'IŞİD'in yenilgisi bağımsız Kürdistan anlamına gelmeli' başlıklı makalede, ABD'den referanduma destek vermesi istendi.
Ahmad, "Osmanlı sınırlarının yıkılmasından bir asır sonra Irak hâlâ, ulusal arzuları ve kimlik hissiyatları bastırılan insanların zoraki bir birliği olmayı sürdürüyor" diyerek, bağımsız Kürdistan'ın Irak'ı daha fazla istikrarsızlaştırmayacağı görüşünü paylaştı. Ahmad, "Bağımsızlığımızın ülkeyi istikrarsızlaştıracağı varsayımını reddediyoruz. Irak devleti istikrarsızlığa yatkın; onu dikiş yerlerinden yırtma tehdidi içeren krizler IŞİD'in yenilgisiyle son bulmayacaktır" ifadelerini kullandı.
Iraklı Kürt yetkili, Türkiye'nin de referanduma müdahale etmemesini istedi: "Ve nasıl ki Erbil veya Bağdat İran'ın yakın zamanda düzenlediği seçimlere veya Türkiye'nin referandumuna müdahale etmediyse, bu ülkelerin de bunun Irak ve halkları için alınmış bir karar olduğunu kabul etmelerini bekliyoruz."
Makalenin tamamı şöyle:
'SİYASİ TANINMA ACİLİYET KAZANDI'
Irak Başbakanı Haydar Abadi, pazartesi günü yanındaki üst düzey askeri komutanlarla birlikte, IŞİD'in Musul'da yenilgiye uğradığını ilan etti. Terör örgütünün üç yıllık işgalinin ardından, Irak'ın ikinci büyük kentinin dokuz aylık kanlı bir savaşta yeniden ele geçirilmesi, bizim Kürt peşmerge güçlerimizle Irak ordusunun yakın askeri işbirliği sayesinde başarıldı.
Fakat IŞİD ülkemizde hâlâ geniş bölgelerde mevzilenmiş durumda ve yapılması gereken çok şey var. Kürtler açısından, Irak güçleriyle ortaklık, uzun zamandır gecikmiş bir siyasi tanınmayı gerekli ve acil kılıyor.
Irak Kürdistanı'nın 25 Eylül'de bağımsızlık referandumu düzenleme yönündeki önemli adımı atacak olmasının nedeni de bu. Bu oylamanın bize Abadi'yle müzakere edilmiş bir anlaşmaya varma yetkisi tanıyacağına inanıyoruz - ve onun hükümetinden gelecek siyasi tanıma son derece önemli.
Irak Kürdistanı'nın başkenti Erbil'le Irak'ın başkenti Bağdat arasında yapılacak bir anlaşmanın sonucu, sınırlarımızın çok ötesinde etkilere yol açacaktır. ABD yönetiminin 2018'de Irak'ta yeniden ılımlı bir hükümet kurulması umudu da hem Kürtler hem Iraklılardan destek gelmesine dayalı.
'ABD FİKRİNİ DEĞİŞTİRMELİ'
Washington'ın sabit pozisyonu, mevcut sınırları dahilindeki birleşik bir Irak'ın ülkeye sürdürülebilir bir gelecek sunduğu yönünde. Bu bakış açısının tersine çevrilmesi gerekiyor. Bu başarısız politika, Irak'ın içinde ve dışında toplumların dokusunu tehdit etti, ülke içinde ve dışında baskıyı ateşledi. Washington artık, bölgede Irak ile Kürdistan arasındaki ikili ilişkileri şekillendirebilecek, bizim şartlarımıza dayalı bir yeniden hizalanmayı Erbil'le müzakere etmesi için Bağdat'ı cesaretlendirmeli.
Bu, Kürtlerin onyıllar süren kendi kaderini tayin mücadelesinin zirvesi olacaktır. Benim bu yoldaki şahsi yolculuğum Mart 1991'de başladı. Saddam Hüseyin'e karşı bir isyanın ardından Iraklı Kürtlerde bir canlanmaya yol açması gereken bir gündü; bunun yerine, memleketin Zaho'da panik havası yayıldı. O ilkbahar akşamında annemin yanında yürürken, yakındaki bir patlama bizi hızla komşumuzun sığınağına kaçırdı.
Her yıl, yeraltındaki o karanlık odadaki titreyen anneleri düşünürüm. Aynı gece, ailem onlarca başka kişiyi de taşıyan bir kamyonete sıkışarak dağın eteğindeki tepelere gitti; oradan da, Saddam Hüseyin'den kaçıp Türkiye'ye gitmek için beş günlük bir yürüyüşe çıktık. Irak'ın kuzeyinin karla kaplı dağları arasında yürüyerek yaptığımız o yürüyüş hafızama kazınmış durumda.
'ZORAKİ BİRLİK'
Osmanlı sınırlarının yıkılmasından bir asır sonra Irak hâlâ, ulusal arzuları ve kimlik hissiyatları bastırılan insanların zoraki bir birliği olmayı sürdürüyor. Aile üyelerim, 20'inci yüzyılın başından bu yana bu yapay devletteki yerlerini bulma mücadelesi veren Kürt erkek, kadın ve çocukları nesiller boyu katletmiş Irak hükümetlerinden kaçmak için onyıllarını sürgünde geçirdi.
Dolayısıyla Iraklı Kürtlerin her zaman için devam eden, çözülmemiş bir kimlik sorunu oldu. Bu kimlik, Irak Kürdisranı halkı referandumda oy kullandığında nihayet bir çözüme kavuşacak. Halkın iradesinin bu şekilde ifade edilmesi sadece uzun bir keder dönemine son vermekle kalmayacak. Aynı zamanda, mezhep temelli ihtilaflar ve kan dökülmesiyle başı belada olan bu giderek hassas bölgeye yeni bir kesinlik ve istikrar getirecek.
Bağımsızlık referandumu, iki egemen ulus arasındaki adil bir anlaşmayla Bağdat'la ilişkileri yeniden belirleyecek. Geçmişte, Bağdat'la zoraki birlik bizimm IŞİD'le mücadeledeki çabalarımızı köstekliyordu. Bu aşırılıkçı grup ülkeyi ezip geçerken bile, Bağdat Kürtlere destek verilmemesi için lobi yapmayı sürdürüyordu.
'BAĞDAT HERKESİ RİSKE SOKTU'
Bu aptalca politika hepimizi riske soktu. Şöyle absürd bir duruma da yol açtı: Merkezi hükümet IŞİD'in elindeki bölgelerde bulunan idari hizmetlere milyonlarca dolar akıtırken, Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin ulusal bütçedeki payını askıya aldı. Ortak bir varoluşsal tehdide karşı biraraya gelmek yerine, Bağdat Kürt güvenlik güçlerine öldürücü olmayan teçhizat ve zırhlı araç satılmasını engelledi. Bu, kökleşmiş dargınlıkları iyice besledi.
Gece görüşü gözlüklerinin, Musul'da görülmemiş bir düşmanla karşı karşıya bulunan peşmerge birlikleri için nasıl hayat kurtarıcı bir fark yarattığını bizzat gördüm. Bunun aksine, Bağdat'ın Şii milisleri tepeden tırnağa Amerikan teçhizatıyla donatılmıştı. Ve onların gazileri devletten yardım da alıyor.
Aralık 2016'da, ulusal arzularımızı ele almak için Beyaz Saray'ı ziyaret eden üst düzey Kürt heyetinin bir parçasıydım. Tutkulu görüş alışverişleri sırasında, bizden devlet hayalimizi Irak'ın IŞİD'le savaşı için ertelememiz istendi. Bu argümanı geçmişte birçok defa duymuştuk.
'IŞİD'İ ORTAYA ÇIKARAN ORTAM SÜRÜYOR'
2003'te, Irak devletine bir şans vermemiz yönündeki Amerikan taleplerini kabul ettik. O günden bu yana, Bağdat'ın daha fazla otomiyle birlikte hakiki bir ortaklık sözünü yerine getirememesi kararlılığımızı daha da artırdı. Bağımsızlığımızın ülkeyi istikrarsızlaştıracağı varsayımını reddediyoruz. Irak devleti istikrarsızlığa yatkın; onu dikiş yerlerinden yırtma tehdidi içeren krizler IŞİD'in yenilgisiyle son bulmayacaktır. Ülkenin, Şii liderliğin imtiyazlı konumuyla karakterize edilen kutuplaşmış siyasi sistemi devam edecektir; Iraklı Sünniler dahil azınlıklar marjinalize olacaktır. IŞİD'in ortaya çıkmasına izin veren şey de tam olarak bu zehirli siyasi ortamdı.
Önümüzdeki altı ay içinde, IŞİD Irak'ta askeri olarak yenilgiye uğratılacak. Fakat savaşın bitişi eski hataları tekrarlamak yerine, Erbil, Bağdat ve Washington arasında ülkenin kaçınılmaz olan bir sonraki dönemi hakkında gerçekçi bir değerlendirme yapılmasını sağlamalı. Sınırlar konusunda görüş ayrılıkları olsa da, iki bağımsız devlet olarak yanyana yaşamayı prensipte kabul etmemiz anlamlı bir başlangıç olur.
'TÜRKİYE'DEN BEKLENTİMİZ...'
Bu adım Irak'ın kırılgan sınırlarını değiştirmeyecektir. Bunun yerine, Bağdat ve komşularımızla ekonomi, güvenlik ve ticaret koşullarına eşit bir ilişki temelinde resmiyet kazandıracak. Ve nasıl ki Erbil veya Bağdat İran'ın yakın zamanda düzenlediği seçimlere veya Türkiye'nin referandumuna müdahale etmediyse, bu ülkelerin de bunun Irak ve halkları için alınmış bir karar olduğunu kabul etmelerini bekliyoruz.
Bozuk bir modelle devam etmenin içerdiği risk azımsanamaz. Irak'ın son asrın büyük kısmında kınanmasına yol açacak türden sonsuz vir ihtilafa dönmesi bir seçenek değil. Kürtler savaştan yoruldu. Ortak değerler ve hukukun üstünlüğüyle yönetilip, komşularımızın yanında barış içinde yaşamak istiyoruz."