'Kürecik'in asıl amacı, İsrail’e yönelik tehditleri algılayıp uyarı yapmak'

Yeniden Refah Partisi İstanbul Milletvekili Doğan Bekin, "Kürecik Radar Sistemi’nin asıl amacı, İsrail’e yönelik tehditleri önceden algılayıp gerekli uyarıyı yapmaktır" dedi.

Abone ol

DUVAR - Yeniden Refah Partisi İstanbul Milletvekili Doğan Bekin, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, NATO Füze Kalkanı Projesi kapsamında, Malatya Kürecik'e yerleştirilen 5 bin km menzilli AN/TPY-2 X-band radar sisteminin, 15 Nisan'da İran'dan fırlatılan balistik füzelerin ve insansız hava araçlarının büyük ölçüde ABD ve İsrail tarafından önceden tespit edilerek gerekli önlemlerin alınması ve yüzde 90'a yakınının imha edilmesinde etkin rol oynadığını söyledi.

"Kürecik Radar Sistemi’nin asıl amacı, Siyonist İsrail’e yönelik tehditleri önceden algılayıp füze ve hava araçları tehditlerine karşı entegre olduğu sistemlere gerekli uyarıyı yapmaktır" diyen Bekin, basın toplantısında şunları söyledi:

"Bu geliştirilmiş füze savunma radar sisteminin İsrail, Türkiye ve Katar da konuşlandırılmış olması herhalde bir tesadüf eseri olmasa gerek.

Şöyle ki, AN/TPY-2 X-band radar sistemi, tüm balistik füzeleri ve tehdit unsuru oluşturan en uzun mesafedeki küçük nesneleri dahi algılayabilen çoklu kapasiteye sahiptir. Bu Balistik Füze Koruma Sistemi (Ballistic Misilse Defense System), ileri çıkan sensörleri vasıtasıyla, füzelerin ilk ateşleme kademesinde algılamayı sağlamaktadır. Yine buna entegre olarak çalışmakta olan İsrail’deki sisteme anında önemli tespit bilgilerini aktarmaktadır. Çok uzun mesafeden tespit edilen füzeler, THAAD olarak adlandırılan (Terminal High Altitude Area Defense) yer savunma sistemi tarafından algılanarak anında etkisiz hale getirilebilmektedir.

İsrail’in hava sahasını büyük ölçüde rahatlatan ve Malatya Kürecik’e yerleştirilen TPY-2 Sistemi’nin kuruluşundan sonra Financial Times Haber Editörü Daniel Dombey, Financial Times de yayınlanan yazısında; “Türkiye-ABD arasındaki uyum artık gerçek limitlerine ulaşmıştır.” “Türkiye’nin ABD ile birlikte bölgede göstereceği gayretler de desteklenecektir.” şeklindeki ifadesi konunun hassasiyetini ortaya koymaktadır.

Malatya Kürecik’te kurulan radar sistemi, çoklu füze savunma (multi plemissile defense) amaçlı olup, İsrail’deki sistemle birlikte entegre olarak çalışmaktadır. Burada amaç İran, Irak, Suriye, Yemen, Gazze ve Lübnan’ın güneyinden İsrail’e yönelik olası tehditleri bertaraf etmeye çalışmaktadır.

'TÜRKİYE’YE YÖNELİK FÜZE TEHDİDİNİ ÖNLEYEBİLECEK DURUMDA DEĞİL'

Şunu da ifade etmek gerekir ki; “Kürecik Radar Sistemi”, Türkiye’ye yönelik füze tehdidini önleyebilecek durumda değildir. Çünkü Türkiye’de bu radarlarla uyumlu bir hava savunma sistemi bir başka ifadeyle füze bataryası bulunmamaktadır. Dolayısıyla, Kürecik Radar Sistemi’nin asıl amacı, Siyonist İsrail’e yönelik tehditleri önceden algılayıp füze ve hava araçları tehditlerine karşı entegre olduğu sistemlere gerekli uyarıyı yapmaktır.

Malatya Kürecik Radar Sistemi’nin kapatılmasıyla ilgili sosyal medyada yaptığımız paylaşımlar üzerine Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın “DOĞRU BİLGİ” başlığıyla verdiği cevap metninde; “Kürecikteki radar sisteminden elde edilen bilgiler, NATO prosedürleri çerçevesinde sadece müttefiklerle paylaşılmaktadır. Bu veri paylaşımının amacı, NATO müttefikleri ülkelerin haklarının, topraklarının ve kuvvetlerinin korunmasıdır. Bilgilerin İsrail gibi NATO müttefiki olmayan ülkelerle paylaşımı söz konusu değildir” açıklaması dolaylı olarak yaptığımız açıklamayı doğrular niteliktedir.

Şöyle ki, İletişim Başkanlığı, Kürecik Radar Sistemi’nin elde ettiği bilgiler ABD’nin de içinde bulunduğu NATO üyeleriyle paylaşılıyor, İsrail’e bir bilgi gitmiyor mealinde bir cevap vermiştir. Yani biz bu bilgileri İsrail’in baş müttefiki ve hamisi olan ABD’ye iletiyoruz  demektedirler. İletişim Başkanlığının söz konusu açıklaması tam da bizim açıklamamızı teyit etmektedir. Bu arada sözde İslamcı terörle mücadele kapsamında NATO’nun ortağı olarak hareket etmekte olan İsrail’i, NATO’dan ayrı düşünmek asla mümkün değildir.

AK Parti hükümeti, OECD (Ekonomik Kalkınma ve İş birliği Teşkilatı) Konseyi’nin İsrail’in teşkilata katılımı için 2010’da yaptığı ve 31 üye ülkenin tamamının onayını gerektiren çağrısını VETO etmeyerek İsrail’in OECD üyesi olmasına engel olmamıştır. Ayrıca İsrail’in  NATO tatbikatlarına katılması konusunda vetosunu kaldırmış ve daha da önemlisi NATO’ya bağlı olarak 1994’te kurulan “Akdeniz Diyalog Forumu”nun aktif üyesi olan İsrail’in, NATO’nun Brüksel’deki karargahında temsil edilebilmesi için VETO hakkını uygulamayan AK Parti hükümetinin bu yaklaşımı karşısında o dönem de Siyonist İsrail’in Başbakanı olarak görev yapan Netanyahu, AK Parti iktidarının veto hakkını kullanmamasını “İsrail’in güvenliği için çok önemli adım” olarak nitelemiştir.

Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi planı kapsamında İsrail’e yönelik tehdit unsuru oluşturabilecek başta İran olmak üzere, diğer bölge ülkelerinin zayıflatılması ve bu ülkelerde güçsüz yönetimler oluşturularak İsrail’in bölgede daha rahat nefes alması amacıyla, ABD, her yolu mubah gören bir anlayışla, Gazze katliamını da destekleme yoluna giderek İsrail’in yanında kayıtsız ve şartsız duruş sergilemeye devam etmektedir.

Son olarak ABD’nin, Filistin’in BM tarafından tanınma kararını BMGK’de veto etmesi ve “Temsilciler Meclisi”nin İsrail’e 26 milyar dolarlık yardım kararının onaylaması kabul edilebilir bir durum değildir."