TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) bu yılın beşinci toplantısını
yaptı ve politika faizini 4,25 puan indirdi. Banka, nisanda gevşeme
sinyali vermişti. Ekonomi yönetiminin 31 Mart 2019 seçimleri
öncesinde ve sonrasında hayata geçirdiği operasyonlar (swap, döviz
satma vs.) sonrasında TL’nin değeri sert şekilde dalgalanmıştı. Bu
dalgalanma, Ağustos 2018’in ardından yaşanan en sert hareket idi.
Yaşanan bu ufak çaplı kur şokunun da etkisi ile TL’deki
değersizleşme, bir önceki PPK toplantısındaki faiz indirimi
beklentisini ertelemiş oldu. Şimdi ise birikimli bir faiz indirimi
geldi. Faiz indiriminin ve açıklama metninin üç önemli özelliği
var.
Merkez Bankası faizi
4,25 puan düşürdü
KÜRESEL FİNANSAL ÇEVRİMLER
TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) metni, öncekilerle
karşılaştırdığımızda neredeyse tamamen (giriş ve sonuç dışında)
değişmiş. Metnin yenilenmesinin, 2001 krizi sonrasında oluşturulan
merkez bankası bağımsızlığı çerçevesinin, bir gece yarısı
kararnamesi ile sona erdirilmesinin etkisi vardır. Ancak bir merkez
bankası ister bağımsız olsun ister maliye bakanlığının bir şubesi
olarak çalışsın, yapabileceklerinin yapısal sınırları vardır. Yeni
atanan başkan liderliğindeki PPK da bu sınırlar çerçevesinde
hareket etmiş.
Küresel finansal çevrimler, Türkiye gibi ülke merkez
bankalarının kararlarının şekillenmesindeki temel dinamiklerden
biridir. Son açıklanan PPK kararında bu sürece açıkça referans
verilmiştir:
“Yakın dönemde küresel iktisadi faaliyetin zayıflaması ve
enflasyona dair aşağı yönlü risklerin belirginleşmesiyle gelişmiş
ülke merkez bankalarının genişleyici para politikası adımları atma
olasılığı güçlenmiştir. Bu durum, gelişmekte olan ülke finansal
varlıklarına yönelik talebi ve risk iştahını desteklemekle
birlikte, korumacılık önlemlerinin ve küresel ekonomi
politikalarına dair diğer belirsizliklerin gerek sermaye akımları
gerekse dış ticaret kanalıyla oluşturabileceği etkiler yakından
takip edilmektedir”.
Bu referansın anlamı, küresel krizin sürmesi nedeniyle ABD, AB
ve Japonya gibi ülkelerdeki parasal sıkılaştırma sürecinin
sonlanmasının ve yeni bir genişleme sürecine giriliyor olmasının,
Türkiye gibi ülkeler için bir nefes alma aralığı
oluşturabileceğidir. TCMB bu manevra alanını kullanmıştır. Bir
anlamda küresel krizin sürüyor olması Türkiye için -şimdilik-
kurtarıcı olmuştur.
KRİZ SÜRÜYOR
Her ne kadar önceki metinlerde krizin sürdüğünü gösteren
‘yeniden dengelenme’ gibi tabirler yeni açıklama metninden
çıkarılmış olsa da, krizin halen sürdüğü utangaç da olsa kabul
edilmiş. Açıklamada yer alan “iç talep gelişmeleri ve parasal
sıkılaştırmanın etkileri enflasyondaki düşüşü desteklemektedir”
cümlesinin ilk kısmı, iç talebin halen canlı olmadığını, ikinci
kısmı da geçtiğimiz yıl eylülde uygulanan sert faiz artışının
getirdiği kredi çöküşünün sürdüğünü vurguluyor. Bu ikisi, zaten
Türkiye’deki 2018-2019 krizinin iki görünümü.
KUR HEDEFİ VAR
Metindeki bir diğer husus, Türkiye’de uygulanan enflasyon
hedeflemesi sisteminin özünü açığa çıkarması açısından dikkat
çekici. PPK metninde enflasyondaki gelişmelerle ilgili şu cümleye
yer verilmiş: “Enflasyonun ana eğilimine dair göstergeler, arz
yönlü faktörler ve ithalat fiyatları enflasyon görünümünü olumlu
etkilemektedir.” Bu ifade ile esasında enflasyon hedeflemesi
sisteminin fiili olarak kur hedeflemesi sistemi olarak işlediği
itiraf edilmiş durumda.
***
Merkez bankası bağımsızlığı tartışmalarını bir kenara koyarsak,
TCMB PPK’nın 25 Temmuz 2019 kararı, zaten uzun süredir ertelenen
faiz indiriminin birikimli olarak yapılması açısından önemlidir.
Burada dikkat edilecek husus, bu indirimin TCMB başkanı değişmese
de yapılacak olmasıdır. Yapılan, küresel finansal çevrimlerin
Türkiye gibi ülkeler açısından yarattığı manevra alanının
kullanılmasından ibarettir.