Suriye’de iktidar zaten yerinde, siyasi gelecekle ilgili tek sorun “muhalefetin” durumu. Ama gelin görün ki Kürtlerin dışında gerçek muhalif neredeyse yok gibi. Bu nedenle “muhalefetin siyasi geleceği” siyasi geçiş, seçimler, yeni anayasa ve referanduma sunulması denildiğinde geleceğin Suriye’sinde Kürtlerin durumunun ne olacağını anlamamız gerekiyor.
Fotoğraf Ankara’da tansiyonun yükselmesine sebep olabilir. Rus komutan Yevgeniy Poplavsky ortada, sağında YPG sözcüsü Nuri Mahmut, arkada Rus bayrağı ve YPG flaması.
Bu fotoğrafın anlattığı çok şey var.
Türkiye’nin YPG’nin terör örgütü olduğu iddiası uluslararası alanda hiç kabul görmedi. Bu durum Türkiye’nin hassasiyetlerini kabul ettiği söylenen ancak asıl amacı Türkiye’yi yanında tutmak olan Rusya için de geçerli.
Zaten verilen fotoğraf bunu gösteriyor. Rusya’dan “bu foto bizi bağlamaz” açıklaması yapılırsa bile bir gerçek değişmeyecek. O da Kürtlerin Suriye’de en önemli hatta tek muhalif dinamik olduğu ve bunun Rusya tarafından da kabul edilerek “gereğinin yerine getirildiği” gerçeği.
Bu fotoğraf Rusya’nın ABD ile tam mutabık olduğu anlamına gelmiyor elbette. İki süper güç de Suriye’de sadece kendilerine alan kapmak için değil, diğerine alan kaptırmamak için de mücadele halinde.
Bu mücadeleden en çok fayda sağlayanlar da Kürtler. Bu nedenle bu fotoğraf, PYD’nin Rusya ve Şam’ı tamamen göz ardı ederek ABD ile hareket etmesi istisnası dışında şimdinin değil geleceğin fotoğrafı olarak görülmeli.
Şam ile Kürtler arasında anlaşmaya yakın / uzak olunup olunmadığını bilmiyoruz ama bildiğimiz koca bir anlaşmazlık maddesi var: ABD. Kürtlerin bu konuda Şam ve dolayısıyla Rusya’ya bir jest yapmaları halinde sadece Kürtler ile Şam arasında değil tüm Suriye için de en büyük sorun giderilecek demektir.
Suriye’de iktidar zaten yerinde, siyasi gelecekle ilgili tek sorun “muhalefetin” durumu. Ama gelin görün ki Kürtlerin dışında gerçek muhalif neredeyse yok gibi. Bu nedenle “muhalefetin siyasi geleceği” siyasi geçiş, seçimler, yeni anayasa ve referanduma sunulması denildiğinde geleceğin Suriye’sinde Kürtlerin durumunun ne olacağını anlamamız gerekiyor.
Bu durum bizi başka bir sonuca da götürür: Suriye’deki siyasi geçiş açıklama ve tartışmalarında dile getirilen “muhalefet” aslında yok. Peki neden sadece Kürtler?
Muhalefet eskiden “dış” ve “iç” olmak üzere iki ana başlık altında ele alınırdı. Dış muhalifler en baştan bu yana zaten yoktular, icat edildiler. 2011’den itibaren Şam’da insanlarla konuşurken “medya sayesinde dünyada şöhret bulmuş olan muhalifleri” sorduğumuzda “onlar da kim?” cevabıyla karşılaşırdık. Bu cevabın sadece yönetim yanlıları tarafından verildiği sanılmasın, “dış muhaliflere” en büyük tepkiyi Şam’daki muhalifler gösteriyordu.
Bu “muhalefet” nice hükümetler kurdu, başbakanlar, bakanlar atadı kendisine ama zaman içerisinde eridi gitti. ÖSO adı verilen oluşum ise uzaktan kumanda ile yönetilmeye çalışılan, komutanlarının arada bir sınırdan iki adım içeri girip poz verdiği bir “orduydu.”
Zahmet etmeden, “nasılsa ABD Libya’da Kaddafi’ye yaptığı gibi Esad’ı bombalar biz de gider sarayına kuruluruz” anlayışı ile hareket eden bu “muhalefetin” aksine, Kürtlerin yükselmesinin sırrı işte burada atıyor.
Şu anda gelinen siyasi durum, bundan sonra ne olacağı, ABD ile işbirliği yapmaları ayrı tartışmalar ama zaman bir gerçeği somutlaştırdı: Kürtler en baştan bu yana, bulundukları bölgelerde savaştılar ve bir Fransız atasözünün dediği gibi, “olmayanlar daima haksızdır.”
Rusya’nın Kürtler ile verdiği fotoğraflar, bugüne kadar izlediği Kürt politikası elbette ABD çıkarlarına hizmet ya da ABD ile tam işbirliği halinde olmadı. Rusya Kürt meselesinin müttefikleri İran ve Şam ile koordinasyon halinde çözülmesi için çaba sarf ediyor.
Bu çaba artık var olan bir dinamik olarak Kürtlerin Suriye siyasal yaşamında Suriye (Arap) Cumhuriyeti içinde yer almaları olarak özetlenebilir.
Siyasi geçiş muhtemelen bu çerçevede olacak. Şimdilik hiç kimse ayrıntılara vakıf değil ama artık Suriye’de muhalefet denince akla ilk olarak Kürtler geliyor.
Başka muhalif yok mu? Elbette var. Sanılanın aksine Şam’da komünistler, Milliyetçi Parti, Yerel Koordinasyon Komitesi, şahıslar gibi muhalifler var. Bugüne kadar bu muhalefetin görülmemesinin sebebi silahlı muhalefete karşı çıkmaları oldu. Onlar da “düzenin yıkılmasını” istiyorlar ve içlerinde “Esad’ın bırakması gerektiğini” savunanlar da var. Daha da ilginç olanı Müslüman Kardeşler’e yakın olduğu bilinen isimler bile halen Şam’da bulunuyor ancak bunlar da silahlı mücadeleyi desteklemeyen bir görüntü sergilemeye dikkat ettiler.
Suriye’nin siyasi geleceğini iktidar ile birlikte şekillendirecek olan da bu muhalefet. “Kürtler de silahlı, onların farkı ne?” sorusu sorulabilir. Kürtlerin silahlı mücadelesi önceleri savunma amaçlıydı ve yönetim tarafından destekleniyordu, “arıza çıkaran” şey, ABD’nin müdahalesi oldu. Bundan sonra yönetim ve Rusya’nın çabası (kendilerince) “raydan çıkan gidişatı düzeltmeye yönelik” olacak. Diğer yandan Amerikalıların aksine Ruslar “ne yapmak istediğini biliyor.”
PYD Rusya temsilcisi Abdülselam Muhammed Ali geçtiğimiz günlerde İzvestiya’ya verdiği demeçte SDG’nin Suriye ordusuna katılma ihtimalinden söz etti. Ali’nin ifadesi “tüm tarafları tatmin eden bir siyasi çözümün bulunması” ön şartını içeriyor ve işte Rusya bunun için çalışıyor. Ali “Biz, Suriye’den kopma ya da ayrılma konusunu hiçbir zaman gündemimize almadık, aksine Kürtler Suriye’deki haklarının pekiştirilmesi için çalışıyor” diyor. SDG’nin Suriye ordusuna katılıp katılmayacağı, katılırsa bunun ne şekilde olacağı belirsiz ama olasılık beyanı önemsiz değil.
Peki ateşkes bölgeleri, siyasi geçiş ve Suriye’nin toprak bütünlüğü vurguları ile yapılan açıklamalarda adı geçen Türkiye açısından bakıldığında değişiklik var mı?
YPG sözcüsü de Rus komutana ve tüm uluslararası güçlere teşekkür ederken “Suriye’nin geleceğinin barışçıl ve demokratik bir şekilde inşası ve özgürleştirilen bölgelerin güvenliğinin, korunmasının garanti altına alınması” çağrısında bulunuyor.
YPG sözcüsünün çağrısı sadece IŞİD’e değil Türkiye’ye de karşı ve bu çağrı Afrin’i de kapsıyor. Diğer Kürt bölgeleri Afrin’e göre daha önemli. İşte tam da bu sebeple Türkiye’nin Afrin’e bir makyaj müdahalesine izin verilebilir belki. Ama “esas olana” dokunulmasına izin verilmek istenmeyecek. Kürt treni Irak’ta şimdilik durdu ama Suriye’de yol alıyor. Abdüsselam Muhammed Ali’nin dediği gibi anlaşma sağlanırsa Suriye parlamentosunda yeni renklerin görülme olasılığı var.