Kürtçede '-ng' sonekinin farklı bir işlevi
Artık dünyada halklar sözlü edebiyatlarını akademik olarak kayıt altına alıp okullarda ve eğitim kurumlarında sanatçılarını yetiştiriyor. Ne yazık ki Kürtler hâlâ bu imkandan mahrumdur.
Günümüzde Kürt dilinin en canlı alanı halk ezgileri (stran ve klam) alanıdır. Pek çok stran ve kilam hala orijinal haliyle ve stranbêj ve dengbêjlerin dilinde korunmaktadır. Ne yazık ki bu eşsiz birikim, dengbêj ve stranbêjlerin yetiştiği dengbêj divanlarının ortadan kalkması nedeniyle yavaş yavaş yok oluyor. Artık dünyada halklar sözlü edebiyatlarını akademik olarak kayıt altına alıp okullarda ve eğitim kurumlarında sanatçılarını yetiştiriyor. Ne yazık ki Kürtler hâlâ bu imkandan mahrumdur. Ayrıca Kürt sanatçıların eserleri çeşitli şekillerde engelleniyor, sanatçılar hâlâ şarkılarından dolayı tutuklanıyor.
Elbette bu yazıda amacımız Kürt sanatçıların sorunlarından, karşılaştığı baskılardan, Kürt sanatının önündeki engellerden bahsetmek değil. Bu yazıda amacımız korunan bazı dilsel formlara dikkat çekmek. Bunun için Haciyê Cindînin "Kilamên Cimeta Kurda" adlı eserini dikkate alacağız. Bu kitap 250 sayfadan oluşmakta olup yüzlerce kilam ve stranı içermektedir. Bu stran ve klamaların gözden geçirdiğimizde pek çok kalıp, işaret ve dilsel biçimbirim ile karşılaşırız. Ben bu yazıda "-ng" sonekinin farklı bir işlevi üzerinde duracağım.
Bu ek Kürtçede bilinmeyen bir sonek değil, ben de dahil olmak üzere birçok Kürt dilbilimci ve Kürt dili grameri üzerine çalışan birçok kişi çalışmalarında bu sonek ile ilgili bilgiler vermişlerdir. Mesela 69. sayfadaki "Kurmanci Dilbilgisi" adlı çalışmamda şunu söylemiştim: Bu ek temelde "-ng"dir ancak duruma göre "-ing", "-eng", "-ing", "-ang" biçimleriyle de karşımıza çıkmaktadır.
Örnek: nêzing, êzing, daring, rojing, koling, girîng, kereng, bêjing, soring, çolang, gedeng, zavang, birang, xweying....»
Burada "gedeng, zavang, birang, xweying" örneklerine dikkatinizi çekmek isterim, bu örneklerde "-ng" eki kelimenin temel anlamını değiştirmez, sadece sözcüklere "zavallılık, küçüklük ve sevilen" anlamı katmaktadır.
Hacı Cindi kitabından almadığımız örneklerle konuya açıklık getirebiliriz.
Axangê me çûne axangîyê: (axa: ağa> axang: ağacık)
Gunê stûngê hevala (stû: boyun> stûng: boyuncuk)
Qutînga derd û dermana ji min ra bikir (qutî: kutu> qutîng> kutucuk)
Tu were cîngan dayne (cî: yatak> cîng: yatakcık)
Min se û dû sî quruş dabû bihangê şerê, rîşî badanê (biha: paha>bihang: pahacık gibi)
Tev çav belek in, birûngê reş in (birû: kaş > birûng: kaşcık gibi)
Kofî kitana ber enînga kever çêke (enî: alın> enîng: alıncık)
Şûşenga dilê min derizîye (şûşe: cam> şûşeng> camcık)
Ji ber eşqa, ez ê te ra dibêm tu zavangê bavê mino…(zava: damat > damatcık)
Qusûr tune, hema çar tilînga bejinê kurt e… (tilî: parmak> tilîng:parmakcık)
Lê bi domamê virda virda/ Çi kanînga ber kevir da (kanî: pınar> kanîng:pınarcık)
Derîngo der mezino / Jê derketiye qelfe jino (derî:kapı> derîng: kapıcık)
Mêzînê bînin, mişk bikşînin birangê belano (bira:erkek kardeş> birang: kardeşcağaz gibi)
Têjingê wê kûzekûze / yek yar e, yek baltûze (têj: hayvan yavrusu: têjing: yavrucak gibi)
Ebangî sipî Bexdayî / Ber milê xwe nefandin (Eba: aba> ebang: abacık)
Xanikê, tu di xanîng, xana min / canikê tu di canîng, cana min / Gelîngi bi kur e, xana min
Derîngo, der piçûko (derî:kapı> derîng: kapıcık)
Ez ê Heso me, Hesongê Sulîbî me (Heso: Hasan> Hesong : Hasancık)
Agirê kulê tu mala Reşongê Xelatê da dayê
Zevangê sê rojano (zava:damat> zavang: damatcağaz)
Örneklerden de anlaşılacağı üzere bu sonek temel anlamı değiştirmediğinden, bu örneklerde küçültme eki işlevindedir. Bu da da tıpkı «-ok», «-ik» ekleri gibi sözcüklere küçüklük, acınan ve bazen de sevilen kişi/ şey anlamı katmaktadır.