Kürtler self-determinasyon hakkını Danıştay'a taşıdı

DİAKURD'un Lozan Anlaşması’nın 100’üncü yılında “Kürt halkının ihlal edilen self-determinasyon hakkının uygulanması" için yaptığı başvuru zımnen reddedilince Danıştay'a başvuruda bulunuldu.

Abone ol

DİYARBAKIR - Kürt Diaspora Konfederasyonu (DİAKURD), Lozan Anlaşması’nın 100’üncü yılında 2 Mayıs 2023 tarihinde “Kürt halkının ihlal edilen self-determinasyon hakkının uygulanması için” Cumhurbaşkanlığına başvuruda bulundu. 30 günlük yasal sürenin dolmasıyla birlikte başvuru yanıtsız kalarak zımmen reddedildi. Belirlenen yasal süreçte olumlu yanıt verilmemesi üzerine Danıştay'a duruşma talepli başvuruda bulunuldu.

DİAKURD adına avukatlar Hişyar Özalp ile Rıdvan Dalmış'ın 20 sayfalık başvurusunda, Lozan Antlaşması ve diğer uluslararası sözleşmelerin Türkiye Cumhuriyeti tarafından ihlal edildiğine dikkat çekilerek self-determinasyon hakkının (ulusların kendi kaderlerini belirleme hakkı) kullanılması talebinde bulunuldu.

'SON ÇARE OLARAK DIŞ SELF DETERMİNASYONA BAŞVURULABİLİR'

Lozan Antlaşması'nın Kürt halkının haklarını gasp ettiği ve siyasi temsilden yoksun bıraktığı belirtilen başvuruda, "Kürtlerin etnik, dilsel, tarihi ve kültürel bütünlükleri, onu temsil etmeyen ve sistematik baskı ve asimilasyon uygulayan devletin hakkından önce gelir. Kürtler bu şartlar altından ve son çare olarak dış self determinasyona başvurabilir" denildi. Türkiye'nin kuruluşundan bu yana Kürtlerin haklarının tanınmadığı, Kürtçe dilinin kullanımının yasaklandığı ve Kürt isimlerinin ve yer adlarının değiştirildiğine vurgu yapılan başvuruda, Kürt halkının self-determinasyon hakkının uluslararası hukuka aykırı bir şekilde engellendiği savunuldu.

Kürtlerin kendi kaderlerini belirleme hakkının uluslararası hukuka uygun bir şekilde tanınması ve siyasi temsilden mahrum bırakılmaması gerektiği vurgulanan başvuruda, Lozan Anlaşması ile birlikte Kürtlerin self-determinasyon hakkının engellediği ve bu hakkın uluslararası hukuka uygun bir şekilde tanınması gerektiği belirtildi.

'BM İNSAN HAKLARI KOMİTESİ'NE KADAR GİDECEĞİZ'

Dalmış ve Özalp'ın başvurusunun sonuç kısmında ise şöyle denildi: "İdari başvurunun sessiz kalınarak zımnen reddedilmesi işleminin iptalini, davacının mensubu olduğu Türkiye Cumhuriyeti uyruğu Kürt milletine, Türkiye'nin de altında imzası olduğu Birleşmiş Milletler Şartı, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler İktisadi, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi uyarınca kendi kaderini tayin etme hakkının kullandırılmasını arz ederiz."

Öte yandan davanın içeriği ile ilgili Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nde basın toplantısı düzenleyen avukatlar, şöyle konuştu: "Yüzyıl önce Kürtlerin rızası alınmadan imzalanan ve Kürtlerin topraklarıyla birlikte maraba gibi elden ele devredildiği Lozan Anlaşması batıldır. Hiç kimse başkasına sahip olduğu haklardan daha fazlasını devredemez. İhlal, baskı ve asimilasyonun son bulması için Kürtlerin kaderini özgürce belirlemeleri gerekiyor. Başvurunun reddedilmesi ve iç hukuk yollarının tükenmesi durumunda BM İnsan Hakları Komitesi’ne kadar gideceğiz."