'Kürtlerin avukatı çok çünkü başlarında bela çok'

Diyarbakır'daki “Kürt Hak Hareketi ve Tahir Elçi” panelinde konuşan Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin, Türkiye hukuk tarihinin bir 'avukatlar cinayeti tarihi' olduğunu söyledi. Gazete Duvar Yayın Yönetmeni Ali Duran Topuz ise "Kürtlerin çok avukatının olması, başlarında çok belanın olmasının da alametidir" diye konuştu.

Abone ol

DUVAR - Diyarbakır Barosu ve Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı'nın düzenlediği “Kürt Hak Hareketi ve Tahir Elçi” panelinin moderatörlüğünü Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın yaparken, konuşmacı olarak Tahir Elçi Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Neşet Girasun, Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin ve Gazete Duvar Genel Yayın Yönetmeni Ali Duran Topuz katıldı.

Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi'nin de katıldığı panelin yapıldığı Tahir Elçi Konferans Salonu’nda, Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından Hasanpaşa Hanı'nda sergilenmesine izin verilmeyen "Tahir Elçi Fotoğraf Sergisi" de düzenlendi.

Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, tüm çabalarına karşın Tahir Elçi cinayetinin 4 yıldır aydınlatılamamasına tepki gösterdi.  Aydın, "Devlet ajanlarının fail olarak yargılandığı davalarda, cezasızlık politikası 1990'lardan bugüne devam ediyor. Özelikle Kürt insan hakları savunucularına yönelik bu cinayetler oluyor ve failler korunuyor" dedi.

TOPUZ: YARGI ELİYLE CEZASIZLIK

Gazeteci Ali Duran Topuz, hak mücadelesi içerisindeki avukatlara yönelik şiddetin cezasızlık politikası ekseninde yürütüldüğünü söyledi. Elçi'nin hem kendisinden önce hem kendisi hem de kendisinden sonraki kuşakta bulunan tüm özellikleri kişiliğinde birleştirdiğini belirten Ali Topuz, “Cesareti; kurumsallaşmış, toplumsallaşmış meslek alanında sahip olduğu değerlerin verdiği cesarettir. Kürtler, Cumhuriyet’in kurulmasından sonra hukuk alanı dışında bırakıldı. Cezasızlık başından itibaren vardı ve zaman zaman yargı eliyle uygulandı. İstiklal Mahkemeleri ile Dersim ve Şeyh Sait sonrası yargılamalarda görebiliyoruz. Yakın dönemde gelişen kurumsal hukuk ihlalinin yargı eliyle yürütülmesini anti hukuk olarak tanımlıyoruz. Hukuksuzluğun kural haline geldiği coğrafyada Mehmet Emin Aktar, Sezgin Tanrıkulu ve Tahir Elçi gibi üç baro başkanı, Kürt Hak Hareketi'nde aynı özelikleri taşıyorlar. Mevcut hukuk ihlallerini dile getirmede değil, bu hukuksuzluğun bir ulusun bütün ulusal özelliklerini tahrip ve tasfiye etme çabasına karşı büyük bir dirençle durmuş isimlerdir. Bu Diyarbakır Barosu'nun varlığında temsil gören bir anlayıştır" diye konuştu.

Tahir Elçi ve içinde yaşadığı ekol ile devamının, Türkiye ve dünya için iyi avukatlık modelini oluşturmaya devam ettiğini dile getiren Topuz, şunları söyledi: "Kürtlerin çok avukatının olması, başlarında çok belanın olmasının da alametidir. Hak hareketi avukatları, uluslarının yok edilmesine yönelik, hukuk adı altında yürütülen operasyonlara itiraz ediyorlar. Türkiye'deki hukuk uygulaması ve hukuk uygulamasının savunma boyutundaki eksiklikler, bu gelenekle tamamlanabilecek özellikler içerir. Bu gelenek sadece ulusal onur ve hassasiyeti, birlikte yaşama arzusunu ve hukukun gereklerini bir araya getirerek can pahasına savunulmuş bir gelenek olmakla kalmaz aynı zamanda eğitici ve öğretici yol gösterici bir niteliktedir."

Topuz, hak hareketi avukatlarının temel özelliğinin, devletin “ulema alanı” içerisinde olmayı kabul etmedikleri olduğunu da belirtti.

ERTEKİN: CİNAYETLER HİÇ ARAŞTIRILMADI

Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin de, 1966’da avukat Faik Bucak, 1980'de avukat Şakir Elçi, 1993-94'te Medet Serhat, Metin Can, Faik Candan, Yusuf Ziya Ekinci, Mehmet Tüysüz ve Şevket Epözdemir cinayetlerinin son halkasının Tahir Elçi olduğunu söyledi. Türkiye hukuk tarihinin bir "avukatlar cinayeti tarihi" olduğuna işaret eden Ertekin, "1966’daki o cinayetten sonra neredeyse hiçbir ciddi araştırma yapılmadı. Devletin kurumları bir yıl boyunca sizi takip ediyor. Ne yaparsanız kayda alıyor ama bir tek cinayet çözülemiyor. Aynen Tahir Elçi'ye yönelik cinayetteki gibi bu, diğerleri için de geçerli. Devlet her işlerini biliyordu, bir tek cinayetin ne şekilde işlendiğini bilemedi. Ve trajik olan Türkiye hukuku, kamuoyu bunu bir tek gün dahi sorun etmedi, mesele yapmadı" dedi.

Ertekin şöyle konuştu: "Kürt Hak Hareketi, Türkiye hukuk düzeninin, Türklük üzerine inşa edilmesinden kaynaklanan bir itiraz ve isyan hareketidir. Kürtlüğün benliğiyle oynanmasına dair bir yaklaşımdır. Kürtlüğün kendi varoluşunun hukuksallaştırmasına dönük bir gelişmenin ürünüdür. Ve bunu ilk yapan kişi de Avukat Faik Bucak’tır."

Tahir Elçi Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Neşet Girasun ise Hak Hareketi ve Tahir Elçi'nin takip ettiği davalarla ilgili verdiği mücadeleyi anlattı.