'Kutsal Örümcek'in sırrı: Türkiye, İran'la film arasında kaldı
Film Türkiye’de çekilecekti, İranlı dostlarımız konusu nedeniyle alınıp küseceklerdi. Son Osmanlı–İran savaşının 1823’te olduğunu, o tarihten beri sınırlarımızın değişmediğini biliyorlar mıydı acaba?
Ahmet Boyacıoğlu
Sürekli festivali ve filmleri anlatacak değilim. Bugün de eski bir hikâyeyi sizinle paylaşayım.
Yaklaşık iki yıl önce Almanya’dan bir telefon geldi. Tanıdığım bir Alman yapımcı Türkiye’de çekeceği film için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na başvurmuş ancak aradan geçen zaman içinde olumlu ya da olumsuz bir cevap alamamıştı. Çekim için belirlenen tarih yaklaştıkça hem Alman yapımcı hem de Türkiye’deki çekimlerde yardımcı olacak Türk yürütücü yapımcı huzursuz olmuşlardı. Bakanlığı aradım, dosyanın Dışişleri Bakanlığı'na gönderildiğini ve cevap beklendiğini öğrendim.
Film Türkiye’de çekilecekti ama olay İran’da geçiyordu. İran’ın en tutucu kentlerinden biri olan Meşhed’de bir adam 2001–2002 yıllarında 16 hayat kadınını öldürmüş ve yakalanarak idama mahkum edilmişti. Böyle bir konuyu İran’da çekmek mümkün olmadığından çekim mekanı olarak Türkiye seçilmiş ve bütün ön hazırlıklar tamamlanmıştı.
Dışişleri Bakanlığı’daki tanıdıklarımı aradım ve dosyanın Tahran Büyükelçiliğimize gönderildiğini, oradan haber beklendiği bilgisini aldım. Sinema Genel Müdürlüğü birkaç yıl önce kapsamlı bir çalışma yapmış, yeni bir kanun ile yabancı filmlerin Türkiye’de çekilebilmesi için bazı kolaylıklar ve vergi indirimleri sağlanmıştı. Basılan broşürde film çekim izni için yapılacak başvuruların en geç 15 gün içinde cevaplandırılacağı belirtilmişti.
Günler günleri kovaladı, izin ile ilgili hiçbir ilerleme olmadı. Beklenen cevap bir türlü gelmiyordu. Sonuçta Alman yapımcı Türkiye'deki çekimi iptal ederek Ürdün’e gitmek zorunda kaldı. Son konuşmamızda bu olayın kendisine 50 bin euroya mal olduğunu söyledi. Diğer yandan Türkiye’deki çekimlerde görev alacak ekipteki sinemacılar da kazanacakları paradan oldular. Bu olayın Avrupa’da duyulacağı, bundan sonra uzun süre hiçbir film ekibinin film çekmek için Türkiye’yi seçmeyeceği bir başka gerçekti.
Söz konusu film Ali Abbasi’nin yönettiği "Kutsal Örümcek" ( Holy Spider) idi. Film geçen yıl Cannes Film Festivali’ne seçildi, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü aldı. Sonra da birçok ülkede gösterime girdi ve büyük başarı kazandı.
Daha sonra Türkiye’de çekim izninin verilmemesinin nedeninin İran ile ilişkilerin bozulabileceği korkusu olduğunu da öğrendim. Değerli diplomatlarımızın ne düşündüğünü çok merak ediyorum. Film Türkiye’de çekilecekti, İranlı dostlarımız filmin konusu nedeniyle çok alınıp bize küseceklerdi. Belki de iyi ilişkilerimiz bozulacaktı. Son Osmanlı–İran savaşının 1823’te olduğunu, o tarihten beri sınırlarımızın değişmediğini biliyorlar mıydı acaba?
Ülkemizde eskiden 1930’lardan kalan ve 1986’da kaldırılan bir sansür kanunu vardı. Bu kanunun maddelerinden biri de dost ülkeleri kötü gösteren filmlerin çekilmesini yasaklıyordu. Yirminci yüzyıl geride kaldı, yirmi birinci yüzyıla girdik ama ne yazık ki ülkemizde hala bazı insanlar on dokuzuncu, yirminci yüz yılda yaşamayı sürdürüyorlar.
İki yıl önceki bir olayı neden şimdi anlatıyorum? Çünkü üç gün önce MUBI’nin resepsiyonunda Alman yapımcı ile karşılaştım. ‘Merhaba, nasılsın?'dan sonra ‘Biraz zor oldu ama sonuçta film çok büyük başarı kazandı’ deyince ‘Evet, ama çok zorlandım, herkese anlatıyorum başıma gelenleri’ dedi. Sinema Genel Müdürlüğü’nün üzerinde çok çalıştığı, yabancı film ekiplerinin Türkiye’de film çekmesini sağlayacak kanun artık uzun süre bir işe yaramayacak gibi görünüyor.
Sayın Dışişleri Bakanı’nın bu sıralar çok yoğun bir programı olduğunu biliyorum ancak biraz zaman ayırsa ve gölgesinden korkmayan, ayağının üzerinde sağlam durabilen ve ülkesini en iyi şekilde temsil edebilecek yetenekte genç diplomatların yetişmesiyle ilgili çalışmalar yapsa çok iyi olacak.