Kuzey Kıbrıs'ta Tatar'a tepki: 'Kıbrıslı Türklerin iradesini temsil etmiyor'

BM'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Holguin Cuellar ile görüşmesine ilişkin açıklama yapan Ersin Tatar, tepki çekti. Muhalefet partileri, Tatar'ın Kıbrıs Türk toplumunu 'çıkmaza sürüklediğini' savundu.

Abone ol

LEFKOŞA - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın, 'Kıbrıs sorunu'nun çözümü için iki devletli anlatışın masaya yatırılması yönündeki ısrarı tepkilere neden oldu. Muhalefet partileri, Kıbrıs Türk toplumunu 'çıkmaza sürüklediğini' söyleyerek Tatar'ı eleştirdi. Sendikalar ise, Tatar'ın 'Kıbrıslı Türklerin iradesini temsil etmediğini' savundu. 

'ÜÇLÜ GÖRÜŞME NEDEN GERİ ÇEVRİLDİ?'

Tatar, dün Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar ile görüşmüş ve bu görüşmede iki devleti çözüm hakkındaki ısrarını sürdürmüştü. Görüşme sonrasında Tatar, Kıbrıs Postası'na Holguín'in üçlü görüşme teklifini geri çevirdiğini açıkladı.

Üçlü görüşme teklifinin geri çevrilmesi ve Rum tarafı ile uluslararası toplum tarafından bugüne dek kabul görmeyen iki devletli çözümdeki ısrar, Lefkoşa'nın kuzeyinde başta ana muhalefetin olmak üzere çözüm yanlısı kesimlerin tepkisini beraberinde getirdi. Ana muhalefetteki Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) lideri Tufan Erhürman, dün akşam sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, Tatar’a eleştiriler yöneltti. Erhürman, Tatar’ın Holguin’in üçlü görüşme önerisini reddetmesine şu sözlerle tepki gösterdi:

“Holguín üçlü görüşme teklif etmiş ve Tatar bunu reddetmiş. Üçlü görüşme müzakerelerin başlaması anlamına gelmiyor. Üçlü görüşme olduğuna göre, BM şemsiyesi altında bu görüşmenin iki toplum lideriyle yapılacak bir görüşme olduğu da aşikâr. Ama bunu bile 'kahramanca' reddediyor ve Holguín'in raporunun Kıbrıslı Türklerin lehine olması konusundaki dilek ve temennilerinizi açıklıyorsunuz."

Açıklamasının devamında Erhürman, şu ifadeleri kullandı: "Kıbrıs Türk halkı, iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayanan federasyon temelindeki çözüm iradesini ortaya koymuştur. Aynı iradeyi ortaya koymayan Kıbrıs Rum toplum liderliğine 'çözüm isteyen taraf' statüsünü altın tepside hediye edecek adımlar atılması, hele de bunun eşit uluslararası statü çerçevesinde gerçekleşeceğinden kimsenin kuşku duymayacağı bir diyaloğu bile reddetme noktasına vardırılması, ne Kıbrıs Türk halkının tarihsel pratikle bezenmiş özgüveniyle, ne haklarıyla, ne çıkarlarıyla, ne iradesiyle, ne de Kıbrıs'taki iki eşit kurucu ortaktan biri olmaktan kaynaklanan eşit uluslararası statü mücadelesiyle bağdaşır!"

'ÇOCUK GİBİ 'BEN KÜSTÜM, OYNAMIYORUM' DEME LÜKSÜMÜZ YOK'

Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Dış İlişkilerden Sorumlu Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Üyesi Avukat Mine Atlı da Tatar'ın dün sergilediği duruşu eleştirdi. 'Diplomasının gereksinimlerinin bu olmadığını, siyasi görüş ya da tavrın ne olursa olsun masada bulunulması gerektiğini' belirten Atlı, "Sorumluluk hissetmek, kendi toplumunun Berlin’de elde ettiği kazanımları koruyarak, o noktadan devam ederek üzerine daha fazlasını koymaya çalışmaktır. Çocuk gibi ‘Ben küstüm, oynamıyorum’ deme lüksünüz yoktur" dedi.

'ÇÖZÜM SÜRECİ BERHAVA EDİLMEMELİ'

Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP) Genel Başkanı İzzet İzcan da son gelişmeler hakkında benzer görüşler dillendirdi ve 'çözüm sürecinin berhava edilmemesi gerektiğini' vurguladı. Yöneticilerin ayrılıkçı siyasetleriyle bir yere varmanın mümkün olmayacağını belirten İzcan, 'iki ayrı devlet politikasında ısrar etmenin süreci akamete uğratacağını ve bunun yok olma süreci yaşayan Kıbrıslı Türklerin yaşamsal çıkarlarına zarar vermekte olduğunu' dile getirdi. 

"Kıbrıs’ta bulunacak çözüm, BM kararları temelinde federal bir çerçevede olmak zorundadır" diyen İzcan ilgili açıklamasında, “Görüşmeler 2017 yılında Crans Montana’da kaldığı yerden devam etmelidir" ifadelerini kullandı.

'TATAR, KIBRISLI TÜRKLERİN KİMLİĞİNİ YOK EDİYOR'

KTAMS Genel Başkanı Güven Bengihan ve KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş ortak açıklama yaparak, Cumhurbaşkanı Tatar'ın, bulunduğu makamın gerekliliklerini yerine getirmediğini ileri sürdü. Açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:

"Kıbrıs Türk toplumu liderliği makamının görevi, iki toplum arasındaki görüşmeleri müzakere etmek ve toplumsal çıkarlarımızı görüşme masasında savunmak, kalıcı çözüm bulmak için çabalamak olmalıdır. Tatar son zamanlarda toplumlararası görüşme yapmadığı gibi, Güven Yaratıcı Önlemleri (GYÖ) bile müzakere etmekten kaçarak, Kıbrıslı Türklerin kimliğinin ve kültürünün yok oluş noktasına gelmesinin önünü açmaktadır. Tatar’ın 'yeni siyaset' dediği ve 'eşit', 'egemen' gibi kavramlar ile süslediği eski çözümsüzlük anlayışı toplumsal statümüze ve uluslararası ilişkilerimize zarar vermekten başka bir şeye fayda sağlamamaktadır." 

'EVLİYA ÇELEBİ' ELEŞTİRİSİ

Kıbrıslı Türk sendikaların açıklamasında "Evliya Çelebi" detayı da dikkat çekti. İlgili açıklamada, "Türkiye’de Evliya Çelebi gibi festival gezmekten, Gambiya’da timsahlarla fotoğraf çektirmekten geri durmayan fakat masaya oturup iki kelime konuşmaktan ve müzakere etmekten kaçınan bir kişinin liderlik özelliği yoktur. Tatar’ın Kıbrıs Türk toplumunu temsil edemeyeceği açık şekilde görülmektedir" denildi. 

Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"Kıbrıslı Türkler Annan Planı ve Crans Montana süreçlerinde federal çözüme olan inancını göstermiş, geleceğinin Avrupa Birliği çatısında olduğunu tescillemiştir. Guterres’in 6 maddelik çerçevesini benimsemiş örgütler olarak, toplumun statüsünü düşüren tavır ve davranışlar içinde olan Tatar’ın bu saatten sonra masaya oturmasının bir anlamı olmadığını belirtir, istifa etmesinin en makul seçenek olduğunu vurgularız. Çözüme ve barışa karşı sorumluluğu olan tüm sendika, siyasi parti, oda ve birlikleri Sn. Tatar’a karşı tavır koymaya davet ederiz."