Yaklaşık 3 yıl önce Zlatan Ibrahimoviç, bu köşenin satırlarına şöyle sızmıştı: “Yani ego kalkanını üstüne gelinen anlarda kınından çıkarsa da aslında hayatta en iyi yaptığı şeyle çok mutlu olan birinden bahsediyoruz. Gol atıyor, kupa kaldırıyor, keyfi yerine geliyor. Asıl kimlik ortaya çıkıyor. Kaybetmek mi? İşte o zaman çirkin yüzü değil, tartışmayı hemen bitirecek olan ego kalkanını çekiyor. Soru ofsayta düşüyor, konuşulan sadece cevap oluyor.”
Ama belli ki ben ofsayta düşmüşüm. Evet, Ibra, gerçekten de hayatta en iyi yaptığı şeyle meşgul. Yani futbol oynamakla. Ama sahanın dışına çıktığında hem kendisini hem de benim gibileri ofsayta düşürüyor. Zira bunca ego, bunca güç, bunca popülerlik sadece kendisi içinmiş. Bu yüzünü hiç görmemişiz. Zaten o yüzünü de göstermemek için narsist cümlelerin arkasına sığınıyormuş. Ama o takke illa ki düşüyor ve kel görünüyor. Hem de ne görünmek. Ibra’nın gerçek yüzünü de şu cümleler gösterdi: “LeBron James yaptığı işte fenomen biri. Ama ben insanların elde ettikleri konumlar nedeniyle politik konulara girmesini sevmiyorum. İnsanlar hangi konuda iyilerse onu yapmalılar. Ben futbol oynuyorum çünkü bu konuda iyiyim. Politika yapmam. Eğer politikacı olsaydım siyaset yapardım. Bence insanların ünlü olduklarında ya da belli bir statü elde ettiklerinde yaptıkları ilk hata. Bundan uzak durun.”
'BEN DE VARIM'CILAR ANLAR MI?
Tanıdık gelmesi lazım aslında bu tavrın bize. Neden? Çünkü biz de muktedir tarafında olunca ‘Ben de varım’lar akar gider, federasyon seçimlerinde ‘Referandum için evet’ler yani siyaset havada uçuşur da sosyal konularda ‘ne sağcıyız ne solcu, futbolcuyuz futbolcu’ tavrı gelir ya. Yani derin bir sessizlik oluşur ya. Aslında o sessizliğin içindeki çığlık, Zlatan sayesinde yankılandı.
Ama neyse ki LeBron’lar var. Türkiye’de pek görmeye alışık değiliz ama en azından dünyada var. Elde ettikleri yerleri sadece yeni arabalar almak için kullanmayan, sürekli lüks hayatlarını gözümüze sokmayan sporcular var. Sosyal hayatla, eşitsizlikle, yoksunlukla mücadele eden sporcular var. Çünkü spor eşitsizliği ortadan kaldırmak için var. Spor alanına çıkınca nasıl ki din, dil, ırk farkı yoksa sporcular da hayattaki eşitsizliğe karşı bir şeyler yapmalılar. Bunun adına siyaset deniyorsa evet siyaset de yapmalılar.
‘SESİM IŞIK OLACAK’
O yüzden LeBron’un Zlatan’a verdiği cevap bütün altyapı tesislerinin duvarlarına asılmalı;
“Benim sadece spora bağlı kalmam mümkün değil. Çünkü ben, sporun ve kendimin sesinin ne kadar güçlü olduğunu biliyorum. Günün sonunda ben yanlış olduğunu düşündüğüm şeyler karşısında sesiz kalamam. Kendi halkım için, eşitlik için, sosyal adalet için, ırkçılığa karşı, sistematik seçmen bastırılmasına karşı konuşmaya devam edeceğim. Çünkü ben de bu toplumun bir parçasıyım. Olan bitenleri gördüm, Hala neler olduğunu biliyorum çünkü okulumda bu yollardan geçen 300 çocuk var. Onların bir sese ihtiyacı var. Ben onların sesiyim. Sesimi yalnızca topluluğumda değil, bu ülkede ve dünyada olup biten her şeye ışık tutmaya devam etmek için kullanacağım.”