Ekonomi her geçen gün daha beterdi. Ülkenin zenginlikleri, satıla satıla neredeyse bitmişti ama ekonominin düzeldiği filan yoktu. ABD Doları almış başını gidiyordu. Yolsuzluğun günlük sıradan bir şey olmanın daha ötesinde bir manası vardı. Eğer birisi politik bir yolsuzluk yapmıyorsa, çok muhtemel bir gizli örgüt bağı aranmalıydı. Pek haksız da sayılmazdı bu teori. Milyon dolarların havada uçuştuğu bir yerde, bundan pay almamak gerçekten çok şüpheli değil mi?
Bir insanın, köpeği ısırması gibi bir şeydi bu.
Politik kayırmacılık yerleşik, geleneksel bir halini almıştı. Yolsuzluk gibi, hiç kimseyi de şaşırtmayan bir şeydi. Eğer bir yerin seçilmiş yönetimi iktidardan değilse, o yerleşim merkezi iktidardan, yasal olarak, hak ettiği geliri alamayacak demekti. Gizli saklı da değildi, açık açık söyleniyordu bu.
İş aslanın ağzındaydı ve bu yüzden daha da değerliydi. İktidar partisinden değilseniz, kamuda çalışma şansınız zaten yoktu. Temizlik işçisi bile olamazdınız. Eğer bir akraba, dost, yakın filan gibi bir şey yakalayıp işe girdiyseniz, her yerde iktidar partisine çalışmalıydınız, yoksa nankördünüz.
Yanlış anlamayın, genellikle de nankör değildi kimse. Nasıl olunabilir ekmek veriyordu adam.
Ülkenin özellikle bir parçasında gerillalar vardı. ‘Toprak ve Özgürlük’dü talepleri. Tabi ki teröristiler, iktidar resmi kağıtlarında.
Politik cinayetler her zaman yaşanmıştı bu ülkede. Sokaklarda çok insan öldürüldü. Meydanlarda insanlar tarandı. Paramiliter faşist gruplar yasal mitinglere saldırdı. Katliamlar oldu.
Kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet, her geçen daha da arttı. Öyle ki bir ‘soykırım’ gibi anılabilirdi belki de.
Fakat sadece bu değil, her türlü cinayet artıyordu ülkede. Her gün ortalama 80-85 kişi ölüyordu.
-Bir özel girişimci, küvette cesetleri asitte ortadan kaldırıyordu. Bu sayıya dahil değildi bunlar. 50 dolara yapıyordu bu işi. Sürümden kazanıyordu.-
Kara para aklama bir banka olağan faaliyetiydi ve uyuşturucu ticareti ülkedeki cirosu en yüksek işti.
Mafya liderleri cezaevinde olsun ya da dışarda önemli insanlardı. Tesadüf olmalıydı ama her mafya grubunun, iktidar ve çevresindekilerle boylarına göre ilişkileri vardı. Bazı kriterler vardı mafya kurabilmek için. Bir paramiliter faşist grup mensubu olmak, gerekli ve yeterli bir koşuldu sanırım.
-Ayrıca her mafya grubunun kendi müzik grubu vardı.-
Gerillaları ‘Biz iktidarı değil dans edecek bir bölge istiyoruz’ diyorlardı hala.
Yıllar sonra kendisinin solcu olduğunu söyleyen bir devlet başkanı, her şeye rağmen seçimi kazandı. Başkanlık Sarayını müze yaptı. Başkanın uçaklarını satıp tarifeli uçaklarla uçmaya başladı.
Başta, 46 öğrencinin polisçe gözaltına alınıp kaybedilmesi, olmak üzere birçok politik cinayet ve kayıplar için özel soruşturma ekipleri oluşturdu.
Çevreyi yok eden bir havalimanı inşaatını, milyonlarca tazminat ödemek zorunda olmasına rağmen iptal etti. Aman ekonomi çöker laflarına aldırmadan, yüz milyonlarca dolarlık petrol sözleşmeleri bozup, kamu denetimine aldı. Günlük 20.000 varillik petrol hırsızlığını engelledi.
Meksika’da 70 yıllık sağcı PRI- iktidarından sonra, kendisine solcu diyen yeni başkan Obrador, iktidarından henüz 4 ay geçmeden yaptıkları bunlar.
Meksika’da en azından bu günlerde, soldan esiyor rüzgar ve bu leş gibi havanın içinde iyi geliyor insana…