LGBTİ+ bireyler: Diyarbakır'da barınma sorunu yaşadık

Depremlerin etkilediği 11 ilden biri olan Diyarbakır'da, LGBTİ+ bireyler arama kurtarma ve yardım çalışmalarına katıldıklarını ancak kendilerinin ayrımcılığa uğradığını anlatıyor.

Abone ol

Evrim Deniz

DİYARBAKIR - Maraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerden sonra Diyarbakır’da binlerce insan gibi LGBTİ+ bireyler de etkilendi. LGBTİ+'lar depremden sonra arama kurtarma çalışmalarına katıldılar ve ihtiyaç sahiplerine yardım ulaştırmaya çalıştılar. Ancak LGBTİ+ bireyler de depremden etkilenmiş, bazılarının evleri ağır hasar almıştı. Ev ararken ve toplu yaşam alanlarında kalmak isterken aynı zamanda ayrımcılığa uğradılar.

LGBTİ+ bireylerin depremden sonra yaşadıklarını gözlemleyip raporlayan Keskesor Amed LGBTİ+ oluşumundan Ronya Lina ve Meltem Deniz, Barış İçin Kültürel Araştırmalar Derneği’nden (Bakad) ise Atalay Göçer duruma ilişkin izlenimlerini paylaştı.

Göçer, depremden sonra Keskesor ile birlikte sahaya çıktıklarını ve LGBTİ+ bireylerin ihtiyaçlarını belirlemeye yönelik çalışma yaptıklarını dile getirdi.

'YA EV ÜZERİME YIKILIRSA?'

Birçok arkadaşının ilk süreçte herkes gibi evlerde kalmak istemediğini söyleyen Göçer, "Belki de çoğunun evi ağır hasarlı değildi fakat ilk birkaç hafta herkes ‘Ya ev üzerime yıkılırsa?’ korkusu yaşadı ve bir barınma sorunu başladı" dedi.

'BARINMA ALANLARI TOPLUMUN KÜÇÜK BİRER EVRENİ'

Göçer, bir trans kadının depremden hemen sonra devletin tahsis ettiği barınma alanlarından birine gittiğini ve yetkililer tarafından “Seni burada barındıramayız” denilerek alana alınmadığını söyledi.

"Arkadaşımız ilk depremden sonra hasarlı evine girmek zorunda kaldı" diyen Göçer, şunları söyledi: "Bizler 2015’te savaşı yaşadık, pandemi oldu, sonrasında gelen ekonomik kriz var ve buradan Batı’ya göç eden arkadaşlar var. Üzerine bir de bu deprem oldu. Tüm bu deneyimlerden çadır kentlerde ya da toplu barınma alanlarında yaşayamayacağımızı zaten öngörebilir durumdayız. Bu barınma alanları da sonuçta toplumun küçük birer evreni. Bizler politize olmuş alanlarda ayrımcılığa maruz bırakılırken öyle bir iddiası olmayan yerlerde saldırıya açık olduğumuzu biliyoruz. Genellikle birkaç kişi aynı evde kalmaya başladı. Deprem riski vardı, binalar hasarlı mı henüz kontrol başlamamıştı ama arkadaşlar bir arada olmak istiyordu. Çünkü kendilerinden başka dayanışma gösterecek kimsenin olmadığını biliyorlardı."

'ARKADAŞLARIMIZ TEDİRGİN'

Barınma alanlarından birinde kalan arkadaşlarından birinin kendisini tanıyan kişiler tarafından ifşa edilmekten tedirgin olduğu için o alanı terk etmek zorunda kaldığını belirten Göçer, "Arkadaşımız risk alarak başka bir arkadaşının evine gitti fakat o ev de hasarlıydı. Sabahları arama kurtarma çalışmalarına katılıyor ama akşam hasarlı eve gidip uyuyordu" ifadelerini kullandı.

'EV İÇİN GÜNLÜK 700 LİRA İSTEDİLER'

Keskesor Amed LGBTİ+ oluşumundan Ronya Lina, depremden sonra trans bir arkadaşlarının ev baktığını ve uzun süre reddedildiğini aktardı.

Lina şunları söyledi: "Sadece bir ev sahibi ev vermeyi kabul etti fakat günlük olarak 700 lira kira öderse bunun mümkün olabileceğini söyledi. Haliyle arkadaşımız o eve taşınamadı. Bizler sahada ya da herhangi bir yerde kalan arkadaşlarımıza ‘Sizin için ne yapabiliriz?’ diye sorduğumuzda gözle görülen durumlara rağmen ihtiyaçlarını dile getirmeyenler oldu. Bunun dışında ise Diyarbakır’da barınma sorunu zaten çok fazlaydı, depremle birlikte arttı. Arkadaşlarımızdan gidenler oldu. Kendileri için kalacak, yol ücreti, birkaç aylık kira yardımı gibi ihtiyaçlar için hem kendi aramızda hem de depremden sonra kurulan ‘Lubunya Dayanışma Ağı’  ile birlikte dayanışma sağlamaya çalıştık."

'NASILSIN LUBUNYA' ETKİNLİĞİ

Keskesor Amed LGBTİ+ oluşumundan Meltem Deniz, temel ihtiyaçların karşılanmadığını ve bu yüzden güvenli alan oluşunca bir şeylerin toparlanacağını belirterek yaşanan aksaklıkları şöyle anlattı: "Çadır kentleri dolaşırken Sümer Park’ta Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na ait psikososyal destek çadırı vardı ve oraya girdik. İçerde kimse yoktu, hemen karşıda bulunan İl Müdürlüğü'ne gittik. LGBTİ+’ları zikretmek zor olduğu için devlet kurumlarında 'Çölyak hastaları, yaşlılar, çocuklar, özel gereksinimli bireylerle ilgili çalışmalar var mı?' diye sorduk. Son olarak 'LGBTİ+’lar için bir çalışmanız var mı?' dedik ve inanılmaz afalladılar. ‘Yok öyle bir şey, öyle bir şey olabilir mi?' gibi cevaplar aldık."

'İYİLEŞMEK İÇİN ETKİNLİK DÜZENLEDİK'

Başka çadır kentleri dolaşan arkadaşlarının da LGBTİ+’ların durumlarına yönelik soru sorduklarını ve bu yüzden bir devlet kurumundan kovulduğunu dile getiren Meltem Deniz, "Profesyonel desteğe erişim sağlayamasak da yan yana olmak ve iletişim ile iyileşmek için ‘Nasılsın Lubunya’ etkinliği düzenledik. Etkinlikte 'Neler Yaşadık', 'Nelere İhtiyacımız Var?' başlıklarıyla birlikte dayanışarak bu süreci atlatmaya çalışıyoruz. Olumlu geri dönüşler aldık. Bizler de talep olduğu sürece bu buluşmaları gerçekleştirmeye devam edip LGBTİ+’lar olarak bu kötü günleri dayanışma ile birlikte atlatacağız" dedi. 

'ORTAK ÇALIŞMA ÖNEMLİ'

Diyarbakır’ın bir ilçesinden gelen iki LGBTİ+ bireyi deprem kriz masasında tanıdığını belirten Meltem Deniz, şunları söyledi: "İki arkadaşımız yapılabilecek bir şey vardır diye geldiler. Dolayısıyla LGBTİ+’lar sadece mağdur değil aynı zamanda alandaki diğer arkadaşlara yardım edebilecek yeteneğe ve motivasyona sahip. Yeter ki güçlendirilsin, yeter ki alan bulabilsinler. Bu nedenle sivil toplum örgütleriyle ortak çalışmak önemli. Bunun için de bizlere ve LGBTİ+ ve kadınlara yönelik çalışma yürüten kriz masalarına başvurabilirler."