LGBTİ+ bireylerin anneleri: Bu çocuklar ne yalnız ne de yanlış
Onur Yürüyüşü'nde gözaltına alınan ve katılmak istese de gidemeyen LGBTİ+ bireylerin anneleri, çocuklarına her koşulda destek verdiklerini ve seneye onlarla Taksim’e gideceklerini söylediler.
DUVAR - Haziran ayında Onur Haftası kapsamında Türkiye’nin dört bir yanında yürüyüş yapılmak istendi. Ancak yüzlerce LGBTİ+ birey ve destekçisi, polis şiddeti ve gözaltılara maruz kaldı. Son bir haftada medyaya yansıyan rakamlardan bazıları: İstanbul’daki Onur Yürüyüşü’ne katılmak isteyen 300’den fazla kişi, Eskişehir’de en az 10 kişi, Ankara’da 50 kişi, İzmir’de 12 kişi gözaltına alındı.
Türkiye’de son dönemde LGBTİ+ bireyler pek çok kurum ve siyasinin hedefinde. Hatta o kadar ki, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılma sürecinde de LGBTİ+ bireylere yönelik tartışmalar yapıldı. Netflix içerikleri ve son olarak Mabel Matiz’in Karakol adlı şarkısının klibi de bu eksende eleştirilerin hedefi oldu.
LGBTİ+ bireylerin Türkiye’deki her sorunun altından çıkmalarının sebebi neydi? Bu sorunun cevabını ve LGBTİ+ bireylerin “suçlu” muamelesi görmesinin nasıl bir his olduğunu LGBTİ+ çocuğu olan anneler ile konuştuk.
‘İLK TOPLANTI SONRASI DÜNYAM DEĞİŞTİ’
Lezbiyen Gey Biseksüel Trans İnterseks Bireylerin Aileleri ve Yakınları Derneği (LİSTAG) 2008 yılından bu yana LGBTİ+ birey çocuğu olan ailelere destek veriyor. LİSTAG üyesi Tülay Savaş, derneğin bilinçlenme anlamında kendisine çok şey kattığını anlatıyor. Savaş’ın biri 24 diğeri de 34 yaşında iki kızı var. Kızı bu sene Taksim’deki Onur Yürüyüşü’ne katılmak isteyip de gözaltına alınanlar arasında.
Avukat olan Savaş kızının “ben lezbiyenim” cümlesini ilk defa lisenin ilk yılında bir okul toplantısında duyduğunu belirtiyor. İlk başta kızının dikkat çekmeye çalıştığını düşünerek çok üzerinde durmamış. Kızı 18 yaşına geldiğinde bir sevgilisi olduğunu belirterek daha sonra ailesi ile tanıştırmış. O dönemi şöyle anlatıyor Savaş: “Ben Türkiye’deki durumlar nedeniyle zorluk yaşayacağını söyledim. Tabi o dönemler bunun doğuştan olduğunu, çocuğumun bir tercihte bulunmadığını çok iyi bilmediğim için bu şekilde konuştum.”
Kızının yönlendirmesi ile LİSTAG ile tanışmış. “Benim seninle bir sorunum yok. Orası bana ne katacak?” diye sorsa da ilk toplantı sonrası hissini “dünyam değişti” olarak tarif ediyor. “Ne kadar bilgisiz olduğumu oraya gidince anladım” diyen Savaş bir rahatlama yaşadığını da söylüyor. Savaş, ailelerin ister istemez böyle durumlarda bir suçluluk yaşadığını belirterek “Ben nasıl yetiştirdim? Ben ne yaptım da öyle oldu?” sorularını kendilerine sorduğunu ama bunun doğuştan olduğunu anlamanın iyi hissettirdiğini dile getiriyor.
‘BEN BİR ANNEYİM VE ÇOCUKLARA EZİYET EDİYORSUNUZ’
Savaş daha önce Onur Yürüyüşü’ne izin verildiği dönemlerde kızıyla birlikte katılmış. Ancak bu sene ona eşlik etmemiş. Hem yürüyüşe izin verilmemesi bunda etkili olmuş hem de yaşı itibariyle bütün gün koşturmacaya eşlik edemeyeceğini düşünmüş. Kızı, yürüyüşe katılmak için evden çıktığında hep haberleşmişler. Birkaç saat ondan haber alamayınca endişelenmiş ve nihayetinde kızının gözaltına alındığını öğrenmiş. Hemen Vatan Emniyet’e gittiğini anlatan Savaş, orada yaşadıklarını şu şekilde anlatıyor: “Binanın önünde otopark gibi bir yer var. Önlerinde polis zinciri olan bir sürü otobüs vardı. Avukatlar da oradaydı, endişelenmememi söylediler. Polislerle avukatlar arasında gerginlikler de oluyordu. Çünkü araçlar içinden birkaç defa çığlık sesi geldi. Biz oraya gitmeye çalıştık, önümüze geçti polisler, avukatlara da bağırdılar. Ben oradaki polislere “Ben bir anneyim ve çocuklara eziyet ediyorsunuz, araçta tutmak da bir işkencedir’ dedim. Çocuğum için endişelendim. Biliyorsunuz ters kelepçe yapılıyor, darp olabiliyor… Kızım 12 saat araçta kaldı. Tuvalete bile götürmek istememişler. Bazı polisler de bana ‘Niye gönderiyorsunuz, ne işleri var orada?’ gibi sorular sordu. Ben de ’24 yaşında bir çocuğu evde niye tutayım, Taksim dahil her yere gitme hakkı var. Asıl siz ne yapıyorsunuz?’ diye karşılık verdim.
Kızının vegan olduğunu söyleyen Savaş, Vatan Emniyet’e gitmeden evde onun için vegan sandviç hazırlayıp gittiğini belirtiyor. Kızının o saate kadar aç kalmasına içi elvermediğinden polislere sandviçi ona ulaştırmaları için rica ettiğini vurguluyor.
‘KIZIMI HER ŞEKİLDE DESTEKLEYECEĞİM’
Savaş, LGBTİ+ bireylerin özellikle neden son dönemde hedef olduğu sorusuna şu yanıtı veriyor: “Bu bir nefret suçu. Toplumun bir kesimini diğer kesimlerine düşman ediyorlar. Anayasa’ya da göre suç aslında ama… Ülkemizin antidemokratik gidişatı ile ilgili bir şey. İşler kötüye gittikçe günah keçisi gibi onları öne sürüyorlar. Toplumda bilgisizlikten kaynaklı homofobik düşünce çok yaygın. Bunu kullanarak çocuklarımızı ötekileştirdiklerini düşünüyorum.” Bir dahaki yıl kendini sağlıklı hissederse onunla Taksim’e gideceğini anlatan Savaş, “Umarım daha özgür bir ortamda olur. Daha önceki yıllar serbestti ve çok güzeldi ama izin vermezlerse de gitmeye çalışacağım ve kızımı her şekilde destekleyeceğim” diye konuşuyor.
‘BİR ŞEYLER HİSSEDİYORDUM AMA BANA AÇILMASINI BEKLEDİM’
Soyadını belirtmek istemeyen Çim Hanım, 53 yaşında ve iki çocuk annesi. Gastronomi mezunu Çim Hanım daha önce STK’lerde de görev almış. İki senedir LİSTAG’da olduğunu söyleyen Çim Hanım, çocuğunun yönelimini iki sene önce öğrenmiş. “Bir şeyler hissediyordum açıkçası ama onun açılmasını bekledim” diye anlatıyor o süreci. “Bize anlatırken ağlıyordu, sıkışmış hissediyordu, duyguları karışıktı ve tam ifade edemiyordu kendisini. Ben bunun sorun olmadığını, babasıyla her zaman yanında olduğumuzu söyledim ona” diyen Çim Hanım, çocuğunun bu dönemde 18 yaşından küçük olduğunu ifade ediyor. Çocuğunun kendilerine gay olduğunu söyledikten sonra ona destek olabilmek için LİSTAG ailesine katıldıklarını belirtiyor.
‘BU ÇOCUKLARIN BİR HETERODAN FARKLARI YOK’
Çocuğunun bu seneki Onur Yürüyüşü’ne katılmasını istemediğini, o nedenle göndermediğini söyleyen Çim Hanım endişelerini şu şekilde aktarıyor: “Çocuğumla biraz problem yaşadık. Çünkü o gün, onun günüydü. Orada olmak tabi ki onun hakkı, tüm çocuklarımızın hakkı ancak tehlikeli olabileceği düşüncesiyle onu evde tuttum.” Daha önce hiç yürüyüşe katılmamış Çim Hanım ama arkadaşlarından duydukları ve gördüklerinden etkilenmiş. Gözaltılar, şiddet, saatlerce araç içinde bekletilme halinden korkmuş çocuğu adına. “Bu çocukların tek istedikleri, günlerini yaşamak ve yürümek” diyen Çim Hanım, “Bu çocuklar ne yalnız ne de yanlış” cümlesini sözlerine ekliyor.
Taksim’deki gözaltı haberlerini takip etmiş Çim Hanım, bazı görüntüleri de izlemiş. Bunları takip etmek zor olmuş onun için. Ne hissettiğini anlatırken ilk söylediği “Bu çocuklar ‘normal’ çocuklar. Bir heterodan farkları yok" oluyor. Bir anne olarak içinin sızladığını ve orada kendi çocuğu olabileceği ihtimalinin onu üzdüğünü anlatıyor.
‘YENİ NESİL GÜMBÜR GÜMBÜR GELİYOR’
Türkiye’de son dönemde LGBTİ+ bireylere yönelik baskıların sebebi için Çim Hanım şu yorumu yapıyor: “Türkiye’de şu an her şey değişti. Çok zor yaşanan bir yer haline geldi. Esas gündemde olması gereken şeyleri kapatmak için yapıyorlar bunu. Ortada bu kadar suç varken onları göz ardı etmek adına LGBTİ+’lar ile uğraşılıyor.”
Çocuğunun geleceği için endişelendiğini belirten Çim Hanım, onları desteklemenin önemini şu şekilde ifade ediyor: “Biz onların yanında olduğumuz sürece ayakları daha sağlam yere basan bireyler olacaklar.”
Çim Hanım yine de değişime yönelik umutlu olduğunu vurguluyor. Özellikle yeni neslin özgürlükçü ve bilinçli bir yapıya sahip olduğunu ve “gümbür gümbür” geldiklerini ifade ediyor. Çim Hanım seneye Onur Yürüyüşü'nün daha serbest bir ortamda olmasını diliyor ve çocuğuyla gitmek istediğini söylüyor.
LİSTAG’a 0546 484 82 85 numarası üzerinden ve destek@listag.org mailinden ulaşabilirsiniz.