LGS'ye doğru: 50 binlik kontenjan için 1 milyon öğrenci yarışıyor
LGS sınavı 2 Haziran'da yapılacak. 50 bin öğrenci liselere yerleşecek ancak buna rağmen sınava 1 milyondan fazla öğrenci katılıyor. Eğitimcilere göre asıl sorun LGS değil, eğitim sistemindeki problem.
DUVAR - Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamındaki merkezi sınav, bu sene 2 Haziran’da yapılacak. LGS, merkezi sınavla öğrenci alacak ‘nitelikli okul’ kapsamındaki fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, mesleki ve teknik Anadolu liselerinin Anadolu teknik programları ve proje uygulayan ortaöğretim kurumlarına öğrenci seçmek amacıyla yapılıyor. LGS’ye girmek zorunlu olmamasına rağmen her sene 1 milyondan fazla öğrenci bu sınava hazırlanıyor. Üstelik sadece 50 bin civarında öğrenci sınav kapsamında liselere yerleşebiliyor. Sınavda başarılı olamayan öğrenciler okul puanlarıyla diğer okul grupları arasında tercih yapıyor.
Bu sene de 1 milyon 247 bin öğrencinin sınava girmesi bekleniyor. Öğrencilerin birçoğu özel okullarda veya dershanelerde sınava hazırlanıyor.
‘SINAVA TOPLUMSAL EĞİLİMDEN DOLAYI GİRİYORLAR’
LGS’ye öğrenci hazırlayan dershane müdürü Yusuf Özbakır, 20-25 yıllık geçmişe sahip LGS’yi, “Ülkedeki birkaç liseye öğrenci seçme sınavı. Milli Eğitim Bakanı'nın gafıyla ‘nitelikli okullar’a öğrenci seçiliyor” sözleriyle tanımlıyor.
Özbakır, "Öğrencilere meslek seçimi konusunda eğitimin ilk kademesinden doğru bir yönlendirme yapılmıyor. Aileler de iyi bir eğitim için çocuklarını sınavla girebilecekleri ‘nitelikli’ okullara göndermek istiyor. Bu nedenle her sene sınava giren öğrenci sayısı 1 milyondan fazla. Oysa Anadolu-Fen Lisesi kontenjanı sadece 50 bin. Sınava girmesi gereken öğrenci sayısı en fazla 300 veya 400 bin olmalı. 1 milyondan belki 500 bin tanesi neden bu sınava girdiğini bilmiyor. Sırf bir toplumsal eğilimden dolayı giriyor” diyor.
‘OKULDA ALINAN NOTUN BİR KIYMETİ YOK’
Öğrenciler, sınava okulun kurslarına veya özel kurslara giderek hazırlanıyor. Bu kurslarda yapılan deneme sınavlarında seviyelerini görebiliyorlar. Okul başarısıyla LGS’yi kazanabileceğini düşünen öğrenciler ve velilerin çoğu, denemelerde başarı düzeylerinin bekledikleri kadar iyi olmadığı görünce şaşırıyorlar.
Özbakır, bu durumu, “Veli, okulda yapılan sınavlarda çocuğunun yüksek puan almasıyla bu sınavda da başarılı olacağını düşünüyor. Velilerin, öncelikle çocuklarının becerilerinden emin olması lazım. Yazılı not, bir kriter değil. Şu an okulda yapılan sınavda alınan 100 puanın bir kıymeti yok. Veli, çocuğunu meslek lisesine göndermek istemiyor, ‘çocuğum iyi’ diyerek sınava yönlendiriyor. Burada yanlış yapıyoruz” diye anlatıyor.
‘ÖĞRENCİLERİN YÜZDE 10’U İLAÇ KULLANMA SEVİYESİNE GELİYOR’
Liseye geçişte bir sınav sistemiyle karşılaşmak hem öğrenci hem de veli için stresi beraberinde getiriyor. Öğrenciler, ‘Ben ne olacağım?’ sorusuyla karşılaşıyor. Üstelik stres durumu, sınav sonrasında da devam ediyor. Özbakır, “Gözlemsel olarak söyleyebilirim ki yüzde 30 öğrenci çok ciddi stres yaşıyor. Bunun yüzde 10’u psikiyatr seviyesinde. Rehber öğretmenin ikili görüşmeyle halledebildiği bir stres düzeyi var. Halledemediği, psikologlara sevk ettiği düzey var. Bir de maalesef ciddi ilaç kullanan öğrenciler var” diyor.
Özbakır'a göre, asıl sorun LGS değil, öncesinde ve sonrasındaki sistem problemi. Özbakır, “Milli Eğitim Bakanlığı, sınıf mevcudu 40-50 kişilik düz liseleri biraz iyileştirse, her köşeye imam hatip yerine dengeli şekilde okullar açsa, öğrenciler bu okullarda da başarı hikayesi yazabilir. Sınıf mevcutlarının Avrupa Birliği ortalamasına düşmesi lazım. Bir yerde boş olan bir imam hatip sınıfı var, bir yerde hınca hınç dolu olan bir Anadolu lisesi sınıfı var” diyor.
‘ÖĞRENCİ BEKLENTİYİ KARŞILAMAYINCA KRİZ YAŞIYOR’
Rehberlik Öğretmeni Aynur Ece Karagöl, sekizinci sınıf öğrencilerinin sınava uygun bir yaş grubunda olmadığını söylüyor. Karagöl, “LGS yaş grubu, sınav stresini kaldıracak bir dönem değil. Bir taraftan çocukluğu bırakmış olabilmesi, bir taraftan da ergenliğin o ilk krizlerini de atlatabilmiş olması gerekir” diye konuşuyor.
Öğrencide strese bağlı oluşan davranış değişikliğini anlatan Karagöl, “Çalışmasının karşılığını alamamak öğrenciyi demoralize ediyor. Bir öğrenci ağlama krizlerine girdi artık ‘neden olmuyor’ diye. Öğrenci, evde öfke patlamaları yaşıyor, ‘yoruldum’, ‘anlamıyorsunuz beni’ gibi cümleler kullanıyor. Benim ilgilendiğim 70 öğrencinin 3-4’ü psikoloğa gidecek seviyede” diyor.
‘YENİ NESİL SORULAR ÖĞRENCİLERİ ZORLUYOR’
Öğrenciler, en çok yeni nesil soruları çözerken zorlanıyorlar. Nedeni, okulda işlenen dersle yeni nesil sorunun olduğu sınavın birbirine uygun olmaması. Milli Eğitim Bakanlığı, artık neredeyse bütün sınavların kapsamını yeni nesil sorulardan oluşturuyor. ‘Yeni nesil soru’ tipinde bir senaryo üzerinden işlemin çözümü bekleniyor. Sorunun çözümünü bulmak uzun zaman aldığı için öğrenciler, süreyi de verimli kullanamıyor.
“En büyük LGS hezeyanı bu” diyen Karagöl, yeni nesil soruların derslerde yeterince işlenmeden sınavda sorulmasını eleştiriyor: “Artık sınavın neredeyse yüzde 70’i yeni nesil sorulardan oluşuyor. Okulda işlenen dersle öğrenciler yeni nesil soruları çözemiyor. Okuldaki sınavda yüksek notlar alınıyor ama bir LGS denemesinde sıralamanın gerisinde kaldığında hem öğrenci hem veli bunun stresini yaşıyor.”