Libya Başbakanı Abdülhamit Dibeybe’nin Türkiye ziyareti, iktidara yakın çevreler tarafından mehter havasıyla karışık bir tonda kamuoyuna servis edilmeye çalışılsa da gerçekler servis edilenden biraz farklı. Dibeybe’nin Ankara ziyareti, Libya Başbakanı’nın son durağıydı. Çiçeği burnunda Başbakan ilk önce Mısır’ı ziyaret etti, ardından Körfez turuna çıktı. Önce Kuveyt’e (5 Nisan) ardından Abu Dabi’ye (6 Nisan) geçti, sonra Riyad’a selam çaktı. Öncesinde Yunanistan ve İtalya başbakanları Libya’yı ziyaret etmişti zaten. Dibeybe’nin ziyaret rotası, taşıdığı siyasi anlamı kendiliğinden dışa vuruyor aslında.
Türkiye’nin çıkarlarının Libya’da korunması ve garanti altına alınması meselesine gelince, bunu sağlayacak olan Dibeybe midir, o konuda kuşkular var. Zira Dibeybe’nin hükümetinin asli görevi, 24 Aralık 2021’e kadar ülkeyi kazasız belasız seçime götürmek, öncesinde ise anayasayı halkoyuna sunarak seçimler için gerekli hukuki alt yapıyı temin etmek. Dibeybe, geçiş hükümeti olması hasebiyle elbette ülkenin kaderiyle ilgili bu süreçte kritik ve hayati rol oynuyor ancak gerçek anlamda kalıcı ve stratejik kararları alacak olan 24 Aralık’ta yapılması planlanan seçimle işbaşına gelecek hükümettir, burası su götürmez.
Efendim Dibeybe Türkiye yanlısı mı? Libya’daki geçici hükümetin yeni başbakanı, oldukça pragmatik, siyasi kimliğinden çok iş adamı kimliğiyle ön plana çıkan biri. Ne onun rakibi Fethi Başağa-Akila Salih ikilisi ne de Muhammed Menfi-Dibeybe ekibini Türkiye yanlısı olarak görmek mümkün. Dibeybe’nin kararlarına, açıklama ve temasları sırasındaki tutum ve davranışlarına bakıldığında oldukça sistematik ve bilinçli bir denge siyaseti güttüğü söylenebilir. Ne Türkiye’yi ne de onun hasmı olan Mısır ve Körfez ülkelerinden oluşan “Arap İttifakı”nı küstürmek gibi bir niyeti yok. Ülkenin geleceğinde söz sahibi olmak isteyen her Libyalı siyasetçi de aynı yolu izlemek durumunda, başka çaresi yok. Aksi tutum, savaş tamtamlarını çalmak için sırada bekleyen eli silahlı paramiliter güçlerin ekmeğine yağ sürmek olur.
Paramiliter güçler demişken, Libya Başbakanı’nın önünde çözülmeyi bekleyen en büyük dosyanın ülkeyi Teksas’a çeviren milis gruplarda somutlaşan güvenlik sorunu olduğunu söylemeden geçemiyoruz. Ulusal bir ordunun kurulması ve mevcut bölünmenin giderilerek askeri grupların tek bir Ulusal Libya Ordusu çatısı altında birleştirilmesi, ülkenin çözüm bekleyen en acil sorunu. Paramiliter güçler çekilsin çekilmesine de, sürecin selametle tamamlanması için Türkiye’nin de askerlerini çekmesi gerekiyor. Mısır bunu dillendirdi ve Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesinin ön koşulu olarak masaya koydu: Türkiye’nin askerini Libya’dan çekmemesi yeni bir krizin doğuşuna yol açabilir. Bunu dillendiren taraf her ne kadar Mısır olsa da bu ön koşulu aslında Riyad ve Abu Dabi’nin koşulu olarak görmekte fayda var. Bu şartlarda Türkiye’nin yakın zamanda askerlerini çekeceğini öngörebiliriz. Tabii bunun karşılığında Hafter güçleri içerisinde yer alan Rus Wagner Milis güçleriyle Çad ve Afrika’dan getirilen paralı askerlerin de çekilmesi gerekecek. En tehlikeli olan şey ise paralı askerlerin çekilmeyi kabul etmemesi değil. Hafter’in kontrolünden çıkarak ülkede barışı sabote etmeleri ve Libya’da kalıcı olmaya çalışmaları en tehlikeli senaryo olarak kabul edilebilir.
Öte yandan Türkiye’nin askerlerini çekmemesi Trablus hükümetinin bir talebi olabilir. Libya’da hala kimse birbirine güvenmiyor, belki de Trablus hükümetinin korkusu, Türkiye’nin askerlerini çekmesi durumunda meydana gelen boşluğu Hafter güçlerinin doldurarak barış sürecini berhava etmesi olabilir. Türkiye, belki diğer paramiliter güçlerin öncelikli olarak çekilmesini bekliyor ama Libya’da resmi olarak güçlerini konuşlandıran tek ülke Türkiye. Diğer paramiliter güçlerle konusunda Hafter zaten bunların varlığını kabul etmiyor. Böyle bir sorunu var Türkiye’nin.
Peki, Libya’da askerî güçlerin tek bir çatı altında birleşmesinin önündeki tek engel bu mu? Elbette ki hayır, esirlerin takası, taraflar arasındaki çatışma bölgelerine yerleştirilen mayınlı arazilerin temizlenmesi ve ulusal birliğin sağlanması için Doğu ile Batı bölgeleri arasındaki bağlantıyı sağlayacak sahil yolunun açılması gibi konular hala beklemede. Bir başka sorun ise Başkent Trablus’un güney mahallelerinden ayrılmak zorunda kalan ailelerle, Doğu’daki Bingazi ve Batı’daki Tuwareg şehirlerinde yerlerinden edilenlerin evlerine geri dönmeleri…
Sadece ordunun değil sivil kurumların da birleştirilmesi gerekiyor. Ülkede faaliyet gösteren bütün petrol yatakları ve petrol rafinerilerinin Libya Ulusal Petrol Şirketi çatısı altında birleşmesi ve satıştan elde edilen gelirin sadece Merkez Bankası’na aktarılması öncelikli hedefler arasında. Öte yandan yeni dönemde Libya, savaş sırasında düşen petrol üretimini yeniden artırma gayretinde. Günde 1.3 milyon varillik üretim yapabilen Libya’nın hedefi bunu kısa vadede 1.5 milyona 2023’te ise 2 milyon varile yükseltip 15 milyar dolar seviyesine düşen petrol gelirini 30 milyar dolar seviyesine çıkarmak.
Öte yandan, Merkez Bankası'nın da ulusal para biriminin Libya’nın her yerinde tedavüle girmesi noktasında attığı adımlar meyvesini vermiş görünüyor. Ortak para birimi ve tek bir Ulusal Merkez Bankası’nın oluşturulması konusunda sona gelinmiş vaziyette. Petrol gelirlerindeki artış, artan fiyatlar ve artan üretim ile birlikte, bankalardaki likidite krizinin çözülmesine ve vatandaşlar için birkaç acil projenin finansmanına katkıda bulunacaktır.
Öte yandan altyapı da iç savaş sürecinde büyük hasar gördü. Su şebekelerindeki sorunlar, elektrik altyapısındaki ve üretimindeki yetersizlik, Libyalıların acilen çözüm beklediği alanların en başında geliyor. İşsizlik de Libya'da önemli bir sorun olarak uzun yıllardır devam ediyor. Başbakan Abdülhamit Dibeybe, gençlere asker ya da polis olmalarının haricindeki alternatif iş olanakları yaratacaklarını söyledi. Yabancı yatırımcıları tekrar ülkeye getirmeyi amaçlayan yeni Başbakan’ın, ekonomi ve güvenlik her zaman en önemli gündem maddeleri arasında olacak.
Dibeybe, yemin ettiği gün güvenlik dosyasının hassasiyeti nedeniyle, Sirte’de Trablus ordusundan 5 subay + Hafter milislerinden 5 liderle bir araya geldi. Başbakan Basın Dairesi'nden yapılan açıklamaya göre, toplantıda "Libya ordusunun birleşme yolunu desteklemek için gereken her şeyle komiteye destek verilmesi” tartışıldı. Ordunun birleşmesi, önce güven inşa etmek için adımları gerektiriyor, gerisi zaten bir şekilde gelir.