Almanya 1996 Avrupa Şampiyonluğu'nu kazandıktan sonra Euro 2000'de istediğini elde edemeyince by pass senesi olan 2002 Dünya Kupası'nın ardından net bir altyapı dönüşüm hamlesi geliştirdi. 20 yaş altı 3 oyuncu takımda dikkat çekiyordu: Phillip Lahm, Bastian Schweinsteiger ve Lukas Podolski.
Almanya'nın Jancker'den, Götze'ye dönüşen forvet karakterinde ara oyuncu olarak Podolski'yi göstermek mümkün. Ne Jancker gibi sadece ceza sahasında etkili, ne de Götze gibi ceza sahası dışından daha etkili bir oyuncu. İkisini bir arada barındıran bir oyun karakteriyle de farklıydı Podolski. Hücumcu sol açık, hedef santrafor ya da çift santraforda gezgin oyuncu olabilirdi. Alameti-farikası sol ayağıyla çıkardığı 'Mandıralı' şutlarıydı. Galatasaray'daki son maçında 118 kilometre hızla çıkardığı şut onun imzasıydı. İngiltere karşısında net bir Podolski golüyle imza atarak veda etti Alman golcü. Golü attığına şaşırmış olsa da daha ilk dakikalarda benzerini denemişti, kariyeri boyunca çokça denediği gibi yani aslında o gol tesadüf değildi. 3. denemede gelen bir gol hiç değildi. 31 yıl + 3. denemesinde atılmış bir goldü.
BİR DEVİR KAPANDI
2004'te başlayan dönüşüm Almanya'nın yine eski günlerdeki gibi, yani 90'lar öncesindeki, şaşalı günleri yaşamasını sağladı. 2006'da 3.'lük, 2008'de final, 2010'da 3.'lük, 2012'de yarı final, 2014'te şampiyonluk olarak sonuçlandı.
Lahm ve Schwensteiger'in Almanya Milli Takımı'nın oyun düzenine olan katkısı açısından öne çıktığı kadar öne çıkmadı Podolski fakat, ikisinden de daha fazla milli takıma çıktı ve Klose ile Gerd Müller'in ardından ülkesinin en golcüsü olarak noktayı koydu milli takıma. Oyun düzenine oyun yönlendirmede çok katkısı yok gibi gözükse de asistleri ve golleri oyun düzeninin doğruluğunu kabul ettirip Klinsmann ile başlayan Löw ile dönüşen Almanya'nın taktiğinde ısrarcı olmasının da nedeniydi. O atakları, o bitiremeseydi o dönüşüm yarım kalacaktı. Ne Kuranyi'ler, ne Gomez'ler, ne Kiessling'ler gördü bu takım da Podolski'den vazgeçemedi.
Dönüşümün önemli parçalarından Lahm, 2016 Avrupa Şampiyonası öncesi, Schweinsteiger ise 2016 Avrupa Şampiyonası'nın hemen sonrasında milli takımla yollarını ayırdı. Bu iki isimle birlikte Almanya'nın son 12 yılına damga vuran yılların en önemli isimdi Podolski. Onun milli takıma vedası demek bir devrin Alman futbolu adına sona ermesi demek. Şimdi top ondan sonraki jenerasyon Mesut Özil ve Toni Kroos önderliğinde, Götze'nin yaşıtlarının ağırlıkta olan, Olimpiyat ikincisi Julian Brandt'lı gençlerin yıldızlaşacağı bir Almanya karması olacak karşımızda. Bir devri tamamen kapattı Almanya Podolski'nin vedasıyla. Nefis bir maç öncesi, maç sonrası organizasyonuyla, omuzlarda güle güle dedi ulusal formaya 130. milli maçında.
Kısa süre sonra da Galatasaray'a veda edecek Podolski. Almanya'nın sadece bir futbolcuya veda etmediği gibi Galatasaray da sadece bir futbolcuya veda etmeyecek. Çok başka bir değeri takımdan gönderiyor sarı kırmızılı takım sezon sonunda. Belki son dönemde Köln'de olmamın da, belki de sosyal medyada nadir takip etmiş olduğum futbolcu olmasının da etkisiyle son 1 senede yaptığı her şeyi günbegün izleme imkanı buldum 'Poldi'nin. Saha dışında bu kadar aktif bir oyuncuya ben henüz rastlamadım Galatasaray tarihinde. Aktiflik derken kazandığı paraları tomar tomar sallayıp araba kullanırken, maç dışında evde havai fişek patlatırken video çekilen aktiflik değil bahsettiğim. Hayatın her yönünde herkese dokunmaya ve katkı sağlamaya çalışan bir aktiflik.
YERELDEN ALDIĞINI YERELE VERİYOR
Podolski'nin Almanya'da kendi adını verdiği bir spor derneği var. Dernek çalışmalarında çocuklara ve mültecilere ağırlık veren çalışmalar yapıyor. Kendi kurduğu bir giyim markası da var, Strassenkicker, Türkçe anlamıyla 'Sokak topçusu'. Köln'ün en merkezi yerinde, Heumarkt'taki dükkanın hemen yanında bir elinde dünya kupasıyla sizi karşılıyor Podolski heykeli. Strassenkicker adıyla geçen şubat ayında Köln'de küçükler turnuvası da gerçekleştirdi Poldi. A Takım maçları ve antrenmanlarından fırsat buldukça maçlarını ve çalışmalarını izlediği Galatasaray'ın gençlerini alıp Köln'deki bu turnuvaya getirdi. 9 ve 14 yaş altı takımlarına daha bu yaşta bir yurtdışı tecrübesi yaşattı. Belki de bundan 10 sene sonra bir FC Köln-Galatasaray karşılaşmasında sahaya çıkacak iki rakibin hikayesinin ilk paragrafını yazdı böylece.
Köln şehriyle ve şehre sportif kimliğini veren takımlarla olan bağı bambaşka. Ben bu yazıyı yazarken milli takım arasından istifade bulunduğu Köln'de şehrin basketbol takımının maçındaydı Lukas. Müzik dünyasına da adım attığı hamlesi ile de 2016'ya Köln şehrinin damga vuran ismiydi. Köln'deki eski binaların yenilenmesi sürecine karşı çıkan projenin adı olan "Liebe deine Stadt" sloganını kullanıp önemli yerel müzisyenlerle yaptığı şarkı iyi etki yarattı. Arada bir Alman arkadaşlarımla şehirden konuşurken Podolski'ye gönderme yapıp "Liebe deine Stadt" bağlamasıyla sohbeti soluklandırmıyor değiliz. (Sloganın geçmişine karşın Podolski'nin klipte Ren Nehri kenarındaki sevimsiz cam apartmanlardan selam vermesi küçük bir çelişki olarak bir kenarda dursun...)
Maddi olarak kâr bile edemeden gerçekleştirilen transferde veda edilecek olan sadece bir futbolcu değil, daha fazlası. 'Yanmış tost' fotoğrafı üstüne yazdığı 'Hayalkırıklığı yemeği ..." paylaşımıyla, Mesut Özil'e gönderdiği samimi (!) doğum günü tebriği videosuyla, Boğaziçi Köprüsü kenarında Köln şehir bayrağıyla poz vermesiyle ve Galatasaray'ın malzemecisi Veli Abi'siyle tavla atıp çay içen, kulübün gençlerine önem veren bir Podolski ayrılacak sezon sonu Galatasaray'dan. Eldeki değerin sonradan farkına varacak olan Galatasaray ardına teneke takıp yolluyor Podolski'yi bugün ancak esas hedefi kendi sözleriyle Köln Belediye Başkanlığı olan Podolski gelecek 10 yıl içinde muhtemelen Köln'de başlayacağı antrenörlük kariyeriyle Almanya futboluna başka bir görevle yön veren isim olabilir.