Likya Yolu'nda doğa ve aktivite harikası: Yediburunlar

Likya Yolu’ndaki Yediburunlar, gerek denizden yüksekteki muhteşem manzarasıyla gerek de tırmanıştan yürüyüşe kadar imkân verdiği aktivitelerle gizli kalmış bir cennet. Fotoğrafçı, yazar, rehber Altuğ Şenel: “Tekneler için ne kadar zor olsa da Yediburunlar’da çok sayıda aktivite imkânı bulunuyor. Popüler kültür rotası Likya Yolu güzergâhının da geçtiği doğa yürüyüşleri, antik yapılar, kentler ve limanlar, kaya tırmanışları bunlardan sadece birkaçı.”

Abone ol

MUĞLA - Fethiye’de Patara ve Ölüdeniz arasındaki Likya Yolu’nu yürüyenlerin en çok etkilendiği manzaralardan biri şüphesiz Yediburunlar’da… Eskiden bu bölgeye Hiera Acra yani Kutsal Burun denilse de ismini, arka arkaya sıralı yedi burundan alıyor: Yediburunbaşı, Kötü, Sancak, İnkaklık, Yassı, Kılıç, Zeytin…

GE KÖYÜ MÜ, GEY KÖYÜ MÜ?

Yediburunları anlatmaya döneceğiz ama  gelin önce bölgeye bakalım: Ge köyüne… Gerçi tabelada Gey Köyü yazıyor ama köylüyer bu konuda “hassas”. Bunun imla hatası olduğunu söylüyorlar. Zira gey köyü diye de bir kavram var. Gey köyü ya da gey mahallesi, Vikipedi’de şöyle tanımlanıyor: “Genellikle LGBT bireylerin çoğunlukta olduğu veya LGBT bireylere yönelik önemli tesis ve hizmetlerin yer aldığı tanınmış veya belirlenmiş kentsel alan.”

Köyle ilgili şu anda ya da geçmişinde böyle bir durum olmadığı için köylüler haklı olsa gerek. Seydikemer ilçesine bağlı olan Ge’de yaşayanlar, köylerinin isimlerinin Ge’nin alfabenin yedinci harfi G’den türetildiğini söylüyorlar.

YERYÜZÜ UYANDIRMA OTELİ

Bu muhteşem manzarayı keşfetmemizi sağlayan kişi Semra Akdeniz… Denizden 600 metre yukarıda, ne elektriğin ne suyun olduğu yerde (ki su hala yok, her gün su taşınıyor) elleriyle bir ev inşa etmişler önce. Evet, yanlış okumadınız, usta bulamadıkları için gerçekten taş duvarları da kendileri örmüşler. Zamanla burasını bir otele dönüştürmüşler. Hem de İngiliz The Sunday Times gazetesinin yaptığı “Avrupa’nın En Gözde 100 Oteli” listesine girecek bir mekâna…

Semra ile Yediburunlar Lighthouse Oteli’ne, şu anda orayı işleten yeğeni Özlem Parçaoğlu’nu, ziyarete gidiyoruz. Fethiye ve Kaş’a birer saat mesafede bulunan oteli de, manzarasını da anlatmaya yeterli kelimeleri bulabileceğimi sanmıyorum. Bir gece uyuduktan sonra sabah kendimi daha önce hiç görmediğim yeni bir dünyaya uyanmış gibi hissettim.

Öncelikle Semra’dan çevre koylarla ilgili bilgi alıyorum. Genelde insanlar, yüzmek için araçları varsa Patara ve Ölüdeniz’i tercih ediyorlarmış. Otelin sağ ve sol kısımlarında denize ulaşan patikalar da bulunuyor. Bu patikalar her babayiğidin harcı değil, inip o sert yokuşu çıkmanız için kondisyonunuzun gerçekten çok iyi olması gerekiyor. Bir de 9 kilometre ileride Büyük Çakıl (Big Pebble) Koyu var. Buraya da altı yerden yüksek olan araçlarla gitmek mümkün. Yine Cennet ve Kalabantia koylarına önce araç, sonra yürüyüşle ulaşabilirsiniz.

Genelde gezginlerin, yürüyüşçülerin, doğanın koynunda, sessiz ve sakin tatil yapmak isteyenlerin, balayı ya da kutlamalarını bu doğallıkla yaşamak isteyenlerin, kendilerini tercih ettiğini belirten Özlem, “Türkiye’nin ve dünyanın her yerinden doğa dostuna kapımız açık” diyor. Tek şartları, “doğada yaşayan tüm canlıların yaşam hakkına saygı göstermek”. 

GİZLİ BİR TIRMANIŞ CENNETİ

Yediburunlar, ayrıca bazı tırmanıcıların bile bilmediği gizil bir tırmanış bahçesine sahip. Spor Tırmanış Milli Takım Antrenörü Yahya Koç “Tırmanırken adeta manzaraya âşık olursunuz. Hem tırmanışa hem de manzaraya doyacaksınız” diyor. Koç, Yediburunlar’ın Kaputaş plajı ve Kelebekler Vadisi’ndeki tırmanış rotalarıyla birlikte, bu bölgenin en fazla spor rotasına sahip olan bahçesi olduğuna dikkat çekiyor. Rotalar Yahya Koç’un yanı sıra Metin Yılmaz, Mümin Karabaş, Murat Görkem ve Johannes Preuss tarafından açılmış. Yediburunlar Lighthouse’un hemen yanından 10 dakika yürümeyle ilk sektöre varabiliyorsunuz. Bölge dört ana sektörden ve toplam 36 spor rotadan oluşuyor. Yahya, “Yediburunlar, V dereceden IX+ ya kadar her seviyeden spor, rota bulabileceğiniz bir bölge. Her geçen gün yeni rotalar açılmaya devam ediyor. Sektörler denizden 500 ile 650 metre yükseklikte yer alıyor. Aynı zamanda kayalar farklı yönlere baktığı için günün her saatinde farklı sektörlerde tırmanış yapabilirsiniz. Çok sıcak olduğu için yılın iki ayı (temmuz, ağustos) hariç bölgede tırmanış yapabilirsiniz” diyor.

ZOR VE ÖZEL BİR COĞRAFYA

Burada bir de fotoğrafçı, yazar, rehber Altuğ Şenel ile tanışıyorum. Ge Köyü’nün, uzak olmasından olsa gerek her ziyaretinde kendisinde yalnızlık hissi uyandırdığını söylüyor.  Şenel, “Yalnız kalmak korkutmaz aksine kalabalıktan uzaklaştıkça özlediğim dinginlik ve sakinliğe ulaştığımı düşünürüm” diyor. Dağlık coğrafyası gibi denizinin de geçişler için tarih boyunca zorlu bir nokta olduğunu vurgulayan Altuğ, bölgeyle ilgili bilgiler vermeye devam ediyor: “Tekneler için ne kadar zor olsa da Yediburunlar’da çok sayıda aktivite imkânı bulunuyor. Popüler kültür rotası Likya Yolu güzergâhının da geçtiği doğa yürüyüşleri, antik yapılar, kentler ve limanlar, kaya tırmanışları bunlardan sadece birkaçı. Yediburunlar’a karayolu ile ulaşmak için Seydikemer’e bağlı Eşen mevkisinden anayoldan köy yoluna ayrılmak gerekiyor. Burada çok sayıda günübirlik yürüyüş rotaları bulunuyor. Bunların çoğu zor değil ve günübirlik olarak keyifle yapılabiliyor.” Çoğunun orta zorlukta olduğu yürüyüş rotaları hakkında Altuğ’dan kısa fikirler ve öneriler istiyoruz.

'DOĞADA YÜRÜMENİN FARKLI RUHU'

“Likya coğrafyasında kış sert olmasa da doğa yürüyüşleri için en güzel mevsim ilkbahar ve sonbahardır. Bu mevsimlerde sırt çantalarınızda yeterince su ve yağmurluk bulundurmanız faydalı olacaktır. Yaz mevsimi çok sıcak olduğundan rotaları daha kısa tutabilirsiniz.

Kimi hüzün, kimi sevinç dolu hikâyeleri taşıyan yorgun taşlar ve patikalar üzerinden yürürken, binlerce yıllık yerleşimleri peşi sıra geçerken, yörenin kadim bekçileri, keçiler ile selamlaşırken, bazen bir tepeden veya sahilden Akdeniz’in masmavi sularına dokunurken, doğada yürümenin farklı bir ruhu olduğunu, yorgunluğun bile bir çeşit öğreti olduğunu anlıyor insan. Yediburunlar bunu hissedebileceğiniz en keyifli Likya Yolu destinasyonlarından birisi.”

GÜZERGÂHLAR

Alınca-Ge (9 km)

“Bu rotaların en popüleri kuşkusuz Likya Yolu’nun da güzergâhı olan Alınca-Ge (Yediburunlar) parkuru. Fethiye’den yürüyüşe başladığınızda Alınca, ulaştığınız ilk kırsal ve köy yerleşimidir. Öncesindeki Ovacık, Faralya ve Kabak daha popüler ve turistik destinasyonlar olup zaman zaman Likya Yolu’nda olduğunuzu bile unutabilirsiniz.

Alınca’ya ulaştığınızda karşıda Yediburunlarbaşı’nı selamlarsınız. Artık farklı ve özel bir coğrafyadasınızdır. Uzak ve yalnız. Alınca’dan Yediburunlar’a doğru yürürken dikkat gerektiren birkaç nokta haricinde çok sayıda yürüyüşçünün unutamadığı manzaralar karşılaşılır.

Sırasıyla Cennet Koyu (Balartlı), İnceburun, Kalabantia, Osmanlı Sarnıcı ve Asarardı üzerinden Yediburunlar’a yerel adı ile Ge’ye ulaşılıyor.”

Ge-Sidyma-Ge (15 km)

“1200 metre yüksekliğindeki Avlankara Tepesi’nin eteklerinde geniş bir ring yapılan bu rotada Sidyma Antik Kenti ve üzerine kurulan köye ulaşırsınız. Öncesinde yapılabilecek organizasyonu ile tadını damağınızda kalacak bir öğle yemeği de bu rotanın ödülü olacaktır.

1842 yılında, J. A Schonborn tarafından keşfedilen Sidyma, üzerinde çalışılmamış, günümüzde çok fazla veri bulunmayan bir antik kent olsa da Patara’da 1994 yılında bulunan, Likyalıların İmparator Claudius’a ithaf ettiği “Stadiasmus Patarensis” yol anıtında ismi geçer. Birbirinden farklı mezar mimarisi, devşirme taşlardan inşa edilmiş köy evleri ve nereden ne çıkacağı belli olmayan antik kalıntılar arasında zaman geçirmek farklı bir deneyim olacaktır.

Bu rotanın Sidyma ve öğle yemeği haricindeki gizli ödülü yaşlı sandal ağacı ormanı içerisinde yürümek olabilir. Bazı kısımları yorucu olsa da vereceği dinginlik ve huzur tariflenemez.

Efsaneye göre ileride Roma imparatoru olacak Marcianus işgal sırasında hastalanır, Sidyma’da güneş altında uyurken bir kartal gölgesiyle korunmuş ve sonrasında Sidymalılar tarafından iyileştirilir. Kartalın yapmış olduğu bu hareketi Marcianus'a ileride imparator olacağına işaret eden Sidymalılar haklı çıkar. İlerleyen dönemde imparator olan Marcianus Sidyma halkını ödüllendirir. Bu sebeple her antik kentte görülemeyecek Roma imparatoruna ithal edilmiş bir anıt vardır. Antik dönemde böylesine anıtlar izin olmadan inşa edilemezdi.”

Ge-Sancaklı-Kalabantia-Asarardı (12 km)

“Tarihsel olarak, bu rotayı Sidyma Antik kenti ile bir düşünmek gerekir. Sidyma’ya bağlı antik bir liman olan Kalabantia kalıntılarına Sancaklı’dan yapacağınız dik bir inişten sonra ulaşacaksınız. Kalabantia’nın arkasında Asarardı Koyu’nda da çok sayıda antik kalıntı bulunuyor. Bu rotayı sadece yürümek için değil yüzmek için de planlıyor olmak gerekir.

Kalabantia da “Stadiasmus Patarensis” yol anıtında sadece “A” harfi görülebilen ismi kayıp bir lokasyon idi. Yol anıtında Sidyma ile ilk bulunduğunda ismi belirlenememiş “Kalabantia” arası 24 stadia (yaklaşık 5 km) olarak yazılmış. Dönem içerisinde yapılan araştırmalar sonucunda günümüze sadece “A” harfinin ulaştığı yazıtta burasının Kalabantia olduğu tespit edilmiş.

Kalabantia’ya yapacağınız dik inişin ardından Asarardı yerine kuzeye doğru yürüyerek Cennet Koyu’na da inebilir burada zaman geçirebilirsiniz. Kayalık geçişler içermesi sebebiyle bu rotaları yürümek için belirli bir doğa yürüyüşü tecrübesine sahip olmanız, trekkinge uygun ayakkabılar giymeniz gerekir.

Son olarak dik inişin bir de çıkışı olacağını unutmamakta fayda var. Bu rotayı ring değil, geldiğiniz yoldan geri dönmek durumundasınız. Bunu yapmayı istemiyorsanız Sancaklı’da sizi bekleyecek bir transfer aracı organize edebilirsiniz.”

Ge-Denizfeneri-Büyük Çakıl - Ge (15 km)

“Bu rota görsel açıdan çok keyifli olsa da orta seviyenin üzerinde zorluğa sahip. Rota 600 metre yükseklikten deniz seviyesine kadar iniyor. Kuzeye gidilirse Kötü Burun üzerindeki fenere, güneye gidilirse Büyükçakıl Plajı’na ulaşılıyor. Geldiğiniz yoldan, dik bir çıkışla Ge’ye geri dönülüyor.

Bu rota çok sık yürünmediği ve dik olduğu için tecrübenin büyük önemi var. Yürüyüşe çıkacaksanız navigasyon veya yerel halktan bir yardım almanız faydalı olabilir.”

Ge-Bel (8 km)

“Likya Yolu’nun güzergâhı olan bu rota, her mevsim keyifle yürünebilir. Likya Yolu üzerinde görebileceğiniz en yaşlı zeytin ağacı, Gemile Koyu, ve Bel’e çıkışın ardından burada kendinizi yerel bir işletmede öğle yemeği ile ödüllendirebilirsiniz. Ge’ye geri dönmeniz için bir transfer aracı ayarlamanız iyi olur. Ring rota yapmayı düşünürseniz Ge’ye asfalttan uzun ve yorucu yürüyüş yapmak durumundasınız.”