Loading: Bienalin İyi Bir Komşu teması da ironik değil mi?
Diyarbakır yeni bir sanat merkezine kavuştu. Diyarbakır güncel sanat hafızasını tutmak ve yeni olanakları açmak üzere kurulan Loading ekibiyle konuştuk.
DUVAR - Diyarbakır başta olmak üzere Kürt illeri son dönemde büyük bir yıkım altında. Sadece fiziki bir yıkım değil belediyelerden sanat kurumlarına kadar Kürt halkının ve siyasetinin birikimi tırpanlanıyor. Ancak bir yandan da mücadele halen devam ediyor. "Bir mekan iyidir..." sözüyle yola çıkan Loading 80'li yıllardan bu yana Diyarbakır'ın biriktirdiği güncel sanat mirasını arşivlemek ve yeni olanaklar açmak üzere yola çıkıyor. Deniz Aktaş, Cengiz Tekin, Erkan Özgen ve Şener Özmen tarafından kurulan Loading ilk olarak bugün 15'inci İstanbul Bienali'yle komşuluğunu vurgulayan bir konuşma ve gösterimle açılıyor. Loading'in amaçlarını ve son dönem Kürt coğrafyasının sanatla olan ilişkisini konuştuk.
Öncelikle Diyarbakır'da yeni bir sanat mekânı düşüncesi nasıl doğdu? İçinde bulunduğumuz politik ve sanatsal ortamda Loading nasıl bir görev üstlenecek?
Loading: Her demokratik kültürde olabilecek bir süreç izlemeyi çok isterdik gerçekten, yani güncel sanat için fiziksel ve zihinsel bir mekân düşünürken, bunun her gün olabilecek bir şey gibi ele alınmasını, ortalığı velveleye verecek bir şey olmadığını, güncel sanatın da, onu arşivlemenin de sıradan bir eylem olduğunu vs. Ancak, böyle olmuyor, hele de bu ülkede, bu coğrafyada. Kürtler – ya da Kürtler adına siyaset yürütenler – son yirmi yıl içinde kazandıkları her şeyi, ama her şeyi, üç ay içinde kaybettiler veyahut, en hafif deyimle devrettiler. Tüm argümanlarını demokratik siyaset üzerinden yürüten bir kültürün, uğruna mücadele ettikleri Kürtleri savuran, kıt kanaat yaşamlarını parçalayan deneysel politikalarını kabul etmemek, bu politikaları eleştirmek için de asgari bir demokrasi gerekir değil mi? Olmayınca -bağışlayın- ne halt edeceksiniz!?
Bu arada suskunluk, sizi cool sanatçı kategorisine terfi ettirmiyor ya da enkazdan güncel sanat lehine –piyasaya diyelim– öyküler devşirmek, bu coğrafyanın en katmanlı -ve de en sorunlu- kentinde yaşıyor ve üretiyor olmanız da sizi muhalif yapmıyor. Son zamanlarda ortaya çıkan sanatsal çalışmaların eleştirellik dozu, eleştirelliği mutlaklaştıran, kültleştiren ve sıradanlaştıran bir bakış açısının ürünü olamaz mı? Frankfurt Okulu’ndan hiç mi bir şeyler öğrenmedik?
Şimdi, ‘içinde bulunduğumuz politik ve sanatsal ortamda Loading nasıl bir görev üstlenecek?’ sorusuna yanıt verelim; bir kere şu politik diskur pelerinlerini üzerimizden atmak istiyoruz, bu şu demek aslında, Loading bir sanat siyaseti yürütmeyecek ve kimseye şirin görünmeye de çalışmayacak. Yapmak istediklerimizi çok net bir şekilde dile getirdik aslında; 2000’li yıllardan bugüne önünde veyahut sonunda ‘güncel sanat’ ile başlayan veyahut biten her etkinliğin içinde var olduk ve bunu, yeni kuşaklar için diri tutmaya çalışıyoruz.
Amacınızı, "sanatçıların düşünce, üretim ve proje aşamasında karşılaştıkları sorunları konuşarak çözmek, kentin 2000’li yılların ilk çeyreğinden bugüne gelen güncel sanat pratiklerini arşivlemek, sanatçı dosyaları oluşturmak, Diyarbakır’ın uluslararası alandaki sanatsal farkındalığını ve etkileşimini güçlendirmek," olarak açıklamışsınız. Peki, bu amaçlar doğrultusunda nasıl bir yol haritanız var? Bu sezon içinde neler yapmayı düşünüyorsunuz?
Loading: Temkinli bir yol haritası hazırladık bu yaz, böyle olmak zorundayız zira, bizim yazgımız da, asıl yazgıya bağlı olarak her an değişebilir. Umarız ki böyle bir şey olmaz ve Loading yoluna devam eder. Henüz resmi açılışımızı, duyurumuzu yapmadık. Bu zaman zarfında Loading’in Çivi Ajans’ın direktörü Hakan Irmak tarafından görsel kimliği oluşturuldu, kendisi de bu toprakların sanatçısı-tasarımcısı olduğu için, sanatsal duruşumuza bire bir uyan bir tipografi yarattı.
Tabii Diyarbakır, Ofis Semti’ndeki fiziksel mekânın sorunlarını çözmek zaman aldı. Loading, 15. İstanbul Bienali küratörleri Michael Elmgreen ve Ingar Dragset sanatçı ikilisi ile, İstanbul Bienali Direktörü Bige Örer’i 6 Eylül’de konuk ediyor. Etkinlik, 15. İstanbul Bienali sanatçılarından, 1980 Kahire doğumlu Heba Y. Amin’in Kuşlar Uçarken adlı videosunun gösterimiyle sürecek. Netleşmiş programımızı ilerleyen zamanlarda web sayfamız üzerinden yayınlayacağız.
Açılış etkinliği olarak 15'inci İstanbul Bienali'yle ortak bir gösterim yapıyorsunuz. Başlangıçta bu ortaklığı kurma sebebiniz neydi? Sizce İstanbul, Diyarbakır ve sanatın yoğun olduğu dünyadaki diğer şehirler arasında nasıl bir komşuluk ilişkisi var?
Loading: Ne ‘BÖLGE’ diye tariflenen coğrafya, ne Diyarbakır için, ne de İstanbul Bienali için yeni bir birliktelik veyahut kısmi bir komşuluk değil bu etkinlik(ler). Diyarbakır Sanat Merkezi’nin başlattığı, sanatçıların da destek verdiği bir dizi etkinlik gerçekleşti Diyarbakır’da. Araştırmacılar için iyi bir kaynak. 8. İstanbul Bienali’nden bir video seçkisiyle (2003) başlayan komşuluk, 9. İstanbul Bienali ve 11. İstanbul Bienali ile sürmüş, malum sebepler yüzünden bir süredir kesintiye uğramıştı. Komşu bu, hastalanabilir, darılabilir de. Tek geçerli söz, sanat ve edebiyatın içinden gelen söz, en iyi komşu da bu mevzilerden çıkıyor. Bizden kötü komşuluk çıkmaz, onu biliyoruz.
Bienal sanatçılarından Heba Y. Amin'in "Kuşlar Uçarken" aslı videosunun gösterimini yapacaksınız. Sizce Amin'in sanat pratiğinin bu coğrafyayla nasıl bir bağı var? Neden böyle bir seçim yaptınız?
Loading: “Ülkeye yukarıdan bakmak, aşağıdan bakmaktan daha iyi” diyor bu alegorik film. Eğlenceli, absürd ve huzursuz edici videonun gerilimli sinematik müziği, AdelImam’ın Birds of Darkness filminden alınıp yeniden düzenlenen diyalog sekanslarını da içeriyor. Mısır’da siyasetteki dini ve seküler adayların hikâyelerini anlatan 1995 yapımı bu filmde, politik yozlaşma ve dinci radikalizm topluma zarar veren etkilere sahip zehirli bir karışım olarak gösteriliyor.
Diyarbakır 90'lardan bu yana güncel sanat açısından önemli bir şehir. Bugün Diyarbakırlı sanatçılar tüm dünyada sergiler açıyor. Sizce şu an nasıl bir ortamdayız? Loading bu ortama nasıl bir katkı sağlayacak? 90'lardan gelen birikimi nereye taşıyacak?
Loading: Uygulamalara bakılırsa 80’lerden gerideyiz… Komşuluk ilişkilerinin her anlamda -ve geri gelmeyecek şekilde- çöktüğü bir Türkiye var artık. Bienalin İyi Bir Komşu teması da ironik değil mi? Sanatın iyileştirici gücü bir efsaneymiş nitekim. Acaba bu güç, onu anlayacak/alımlayacak bir kültürü de gereksinmez mi? Çatışma halindeki kültürlerden, baskı dışında yaratabileceğiniz bir şey yok açıkçası, hele de bunu güçlendiren bir temsiliyet varsa. Loading’in katkısına gelince, küçük de olsa baskıcı sistemlerde sanat pratikleri üzerinde yoğunlaşacak, çünkü yalnız değiliz.