Lübnan'da 'ikinci dalga': Ne istiyorlar, ne yapıyorlar?
Korona salgını öncesinde dünyanın farklı ülkelerinde yaşanan ve yeni bir düzen talep eden protestolar Lübnan'da yeninden başladı. Ülkede olup bitenleri ve bundan sonra olabilecekleri Li Haqqi hareketinden Adham Al Hassanieh değerlendirdi.
DUVAR - Dünyanın gündemi, hızlı bir şekilde Covid-19 ekseninde dönmeye başlamadan hemen önce konuştuğumuz bir konu vardı. Neredeyse tüm kıtalardan, neoliberal politikalara, yolsuzluğa ve yoksulluğa karşı sesler yükseliyordu. Elbette her ülkenin durumunu kendi özelinde ele almak gerekse de bu kitle eylemlerindeki zamanlama, herkesin aklına benzer sorular getirmişti. Peki taşıdığı karakterler tartışma konusu olsa da bu 'isyan dalgaları' virüse çarptıktan sonra geriye sütliman bir deniz mi bıraktılar?
Geçtiğimiz yıldan beri, bu gösteriler arasında en çok ilgi çekenlerden biri hiç şüphesiz Lübnan'dakilerdi. Peki bugün? Covid-19 salgınından sonra, 'ekonomiyi düzeltme' vaadiyle göreve başlayan yeni hükümet, yükselen seslerin dinmesini sağlayabildi mi? Yoksa çoğu diğer coğrafyada olduğu gibi bu virüs, mevcut çelişkilerin daha da belirginleşmesini mi sağladı? Beyrut'un yanısıra Trablusşam ve Saida gibi kentlerde de protestolar, salgına rağmen yeniden başladı. Bu kentler gerek sembolik gerekse ekonomik olarak ülke için farklı bir anlam taşıyor.
Lübnan, dünyada virüs ile birlikte yaşanan toplumsal krizin şiddetli sokak çatışmaları şeklinde hissedildiği ilk yerlerden biri oldu. Ateşe verilen bankalara, şiddetli çatışmalara ve kolluk kuvvetlerinin ateş açtığı görüntülere yeniden rastlıyoruz. Diğer taraftan konu Lübnan olunca işin içerisinden çıkmak pek kolay olmuyor tabii. Bu ülkenin toplumsal yapısı, sınıfsal çelişkilerin mezhepsel ve etnik karşıtlıklarla iç içe geçtiği, karman çorman bir yün yumağını andırıyor. Bu düğümü çözmek zor olsa da hiç değilse anlamaya çalışmak için, Li Haqqi hareketinden Adham Al Hassanieh ile konuştuk.
'KRİZİN FATURASINI, KRİZDEN SERVET EDİNENLER ÖDEMELİ'
Öncelikle bizi hareketiniz Li Haqqi hakkında bilgilendirebilir misiniz? Dünyaya bakışınız nasıl? Li Haqqi'nin mevcut krize dair çözüm önerileri neler?
Li Haqqi, halktan ve onun sosyo ekonomik haklarından, mevcut çıkarlarından taraflı ve siyasi pratik için katılımcı karar alma sürecini taahhüt eden, siyasi ve toplumsal değişimi önüne koyan bir harekettir. Chouf-Aley seçim bölgesi merkezli bir taban örgütlenmesi olarak başladı ama şimdi diğer bölgelere doğru genişliyor.
Li Haqqi'nin ilkelerini özetleyecek olursak. Ekonomik ve toplumsal adalet. Cinsiyet, ırk ya da mezhep gözetmeden eşitlik. Laik bir devlet -ki dini bağlılık kişinin devletle ilişkisi için koşul olmasın- ve katılımcı demokrasi. Li Haqqi değerleri ise, hoşgörü, şiddet karşıtlığı, özgürlük, işbirliği, dayanışma ve güven. Şeffaflık, eleştirilebilirliğin kabulü ve sorumluluk. Medeni bir diyalog ve tartışma. Sevgi, sevinç, sanat ve yaşam kültürünün değerlerini benimsemek.
Lübnan'ın eşzamanlı ve birbirleriyle ilişkili üç krizi olduğuna inanıyoruz: Ekonomik kriz, toplumsal kriz ve temsiliyet krizi. Bu krizlerin çözümü, para ve gücün baskın kılındığı bir ittifak ile değil, yalnızca insanlardan yana taraflı bir hükümetle olabilir. Ayrıca, bu krizlerin çözümü anayasaya göre ancak bu hükümet için olağanüstü yasama yetkileri ile nihayete erdirilebilir.
Li Haqqi kuruluş politikasına karşı, bir Hükümet Politikası Açıklaması yayınladı, geçiş hükümetinin, kısa vadede mali ve ekonomik krizin faturasını adil bir şekilde dağıtmayı amaçlayan pratik adımlar üzerinde çalışması gerektiğini önerdik. Ve adillik, bu faturanın en büyük kısmının, onlarca yıldır bizi bu krize sürükleyen ekonomik sistemden yararlanarak servet biriktiren grup tarafından karşılanması gerekliliğidir. Hükümet yoksul ve ötekileştirilmiş grupları, bizi şu an içinde bulunduğumuz yere getiren ödünç politikalara dayandırılmaksızın krizin bedelini ödemekten korumalı. Ve Paris 5 konferanslarından (Cedar) ödünç alınanlar yerine, mali açığı finanse etmek üzere aynı araçları tekrar etmeksizn istisnai bir tutum takınmaları gerekmektedir. Geçiş hükümeti, yönetiminin kısa dönemi nedeniyle, ülkeyi kiracı ekonomiden üretken ekonomiye taşıyamayacaktır, ancak daha sonraki hükümetler için bu yolu oluşturmalıdır. Bu nedenle, geçiş hükümeti, sınırlı gelire sahip insanlar üzerindeki mevcut sarsıntıları hafifletmek için adımlar ve ekonomik önlemler almalıdır.
Hepimizin bildiği gibi, Covid-19 krizinden önce Lübnan hali hazırda siyasi istikrarsızlık, ekonomik kriz ve kitle eylemlerine sahne oluyordu. Ülkedeki mevcut krize bir de Covid-19'un da eklenmesi ne gibi sonuçlar doğurdu?
Covid-19 krizi, işçilere büyük zorluklar çıkardı: Hükümetin resmi bir yardım ve desteği olmadığından karantinada kalmayı başaramayan küçük işletme sahipleri ve özellikle de düzenli bir geliri olmayan, günlük ya da serbest çalışan işçiler için koşullar zorlaştı. Çalışanlar, maaşlarındaki kesintiler nedeniyle zorluklarla karşı karşıya kalırken, çok sayıda çalışanın tazminat ödemeden işine son verildi.
Salgının, sınıfsal karşıtlıklar kadar ülkedeki mezhepsel çatışmaları da keskinleştirdiğini düşünüyor musunuz? İki örnek verelim: Lübnan'da ilk Covid vakaları görülmeye başladığında toplumun belli kesimlerinden yükselen mezhepçi sesler de artmıştı. Mesela kimileri, ilk vakaların Şii nüfustan kimselerde görülmesini, İran ile Şiilerin ilişkisine bağlamış, dolayısıyla bu grup 'suçlanmıştı'. Fakat bunun yanısıra ülkenin pek çok yerinde sokak satıcılarından diğer işçilere kadar hükümetin aldığı ekonomik önlemlere isyan eden kişilere rastladık. Trablusşam'da, Beyrut'ta... Bu iki karşıtlık hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Başlangıçta belirttiğiniz gibi, vakaların ilk rastlanışına İran'dan uçuşları durdurma iddiaları eşlik ettiği için kriz bir şekilde siyasallaştırıldı, konuyu körükleyen şey, Halk Sağlığı Bakanı tarafından yapılan bir açıklamadır. Bakan bu kararın siyasi olduğunu ve kendi yetkisi dahilinde olmadığını belirtti. Daha sonra hükümet medyayla işbirliği içinde insanların sosyal güvenliğini ve temel ihtiyaçlarını karşılamak için somut bir plan yoksunluğunda, krizi yönetmek ve imajlarını değiştirmek için, bir tür 'başarılı önlemler' almaya çalıştı. Bu durum, protestolar esnasında halk ve işçi sınıfı ile son yıllardaki siyasi başarısızlıklarının ardından bir zaferle eski gücüne kavuşmak isteyen mezhepçi partiler ve destekçileri arasındaki gerilimi körükledi.
'GELECEĞİN DAHA KÖTÜ OLACAĞI BİR GERÇEK'
Başlangıçtan şimdiye kadar, Lübnan'daki ayaklanmalara katılanların demografik ve sosyo ekonomik arka planını bize nasıl aktarabilirsiniz? Çünkü şimdi, Saida ve Trablusşam gibi sembolik şehirlerde de protestoların şiddetlendiğini görüyoruz. Sizce Covid-19 krizi, protestolarda gördüğümüz kişilerin sözkonusu arkaplanlarını da değiştirdi mi, yoksa sokakta hâlâ aynı insanlara mı rastlıyoruz?
Geçmişte, protestolara katılan ve önderlik edenler esas itibariyle, siyasi olarak gruplar ve hareketlerin dahilindeki orta alt sınıftan oluşuyordu. 17 Ekim 2019'dan sonra ve hatta Covid-19 krizinde bile, Lübnan'daki sosyo ekonomik durumun şiddetle kötüye gidişinden sonra tüm bu sahne değişti. Bugün protestolar, esas olarak siyasi reformist muhalif gruplar tarafından organize ediliyor ve çoğunluğu orta ve alt sınıflardan oluşan farklı arkaplanlardan insanların katılımıyla gerçekleşiyor. Trablusşam gibi bir şehir, tarihi bir ötekileştirme, gelişmişlik ve oldukça yüksek yoksulluk seviyeleriyle karşı karşıya.
Yeni jenerasyonların, ülkedeki eski, geleneksel statüko partileriyle daha az bağları olduğunu düşünüyor musunuz? Lübnan'da 'kimlik' meselesi oldukça önemli. Şu anda yaşananların bir nevi 'yeni bir kimlik arayışı' olduğunu söyleyebilir miyiz? Eğer yanıtınız 'evet' ise, bu 'mezhepler üstü yeni kimliğin' dayanağı nedir? Sosyo ekonomik sınıflar bunda belirleyici olabilir mi?
Toplumsal olarak adil, demokratik, laik bir devlet yapısına geçişi, yeni kuşağın benimsemesini sağlayan çeşitli koşullar var. Yeni kuşak, iç savaş ile ilintili, kişiyi mezhepçi olmaya iten daha az tramva sonrası dürtüye sahip. Ayrıca, bu sistemden çok çektiler ve kendi çıkarlarını muaf tutarak krizi yenileyen bir oligarşi (siyasetçiler, bankalar ve kapitalistler) tarafından yönetildikleri müddetçe mevcut sistemin kendilerini bir adım öteye taşıyamayacağına inanıyorlar. Yeni jenerasyon daha fazla açıkta, daha çıplak kalıyor ve öncekinden tamamıyla farklı bir değerler sistemi geliştirdi. Kesinlikle bu sistem şu an dalgalanıyor ve büyük bir değişimi oluşturmak için daha fazla zamana ihtiyacı var.
Son soru olarak, sizce Covid-19 ve mevcut protestolardan sonra Lübnan'ı ne bekliyor?
Gelecek aşama hâlâ muğlak ama geçtiğimiz aylardan ve yıllardan daha kötü olacağı bir gerçek. Şimdi IMF'nin müdahalesi hakkında konuşmalar dönüyor ve hükümet oldukça yavaş, ileriyi görmeyerek, kıvranarak bu krize hızlı bir yanıt veremeyecek. Dolayısıyla, protestolar, kısa süre içinde sokakları geri alacak...