Macaristan seçimleri: Riskler Türkiye’deki muhalefet için de geçerli

Siyaset bilimcilere göre Macaristan'daki seçim sonuçlarından Türkiye’deki muhalefetin çıkaracağı dersler var. CHP, HDP, İYİ Parti ve DEVA temsilcileri ise farklı görüşlerde…

Abone ol

ANKARA- Macaristan’da Ukrayna- Rusya krizinin gölgesinde gerçekleştirilen hafta sonundaki seçimin sonuçları Türkiye’de de geniş yankı uyandırdı. Macaristan tarihinin en uzun soluklu Başbakanı olan Viktor Orban’a karşı altı muhalefet partisinin ittifak kurarak ön seçimle belirlediği Peter Marki-Zay yarıştı. Seçim öncesinde kamuoyu anketlerinin 2-3 puan fark göstermesine karşın Orban’ın partisi Fidesz (Macar Yurttaş Birliği) ve Hristiyan Demokratik Halk Partisi (KDNP) koalisyonu yüzde 18 fark atarak yüzde 53 oyla genel seçimi kazandı.

Seçim öncesi Macaristan ile Türkiye’nin benzer dinamiklere sahip olduğu belirtildi, ayrıca muhalefetin aday belirleme süreçleri ve Orban iktidarının yapısı çerçevesinde birçok kıyaslama yapıldı. Seçim sonuçlarını değerlendiren siyaset bilimcilere göre Türkiye’deki muhalefetin Macaristan seçimlerinden çıkaracağı dersler bulunuyor. CHP, HDP, İYİ Parti ve DEVA temsilcileri ise seçim sonuçlarına dair farklı değerlendirmeler yapıyor.

'TÜRKİYE’DEKİ MUHALEFETİN SEÇİMLERDE POPÜLER ADAYDAN VAZGEÇMEMESİ GEREKİYOR'

Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun’a göre Macaristan seçimleri kamuoyu araştırmalarının güvenilirliği konusunda ciddi bir sorgulamaya neden olacak nitelikte. Macaristan’daki seçimlerden önce iki tarafı başa baş gösteren kamuoyu araştırmalarının bulgularına ihtiyatla yaklaşmak gerektiğinin açığa çıktığını söyleyen Tosun, bunun özellikle kutuplaşmış toplumlarda seçmenlerin parti tercihlerini açıklamak yerine gizlemeyi tercih edebildiğini gösterdiğini söyledi. Tosun’a göre Macaristan’daki seçmenin tutumu büyük kentlerle taşra arasında farklılaşıyor ve bu noktada Türkiye’ye benziyor.

Altı muhalefet partisi Orban’a karşı birleşirken bir ön seçime gitmiş, Budapeşte Belediye Başkanı Gergely Karacsony son seçimlerde muhalefet adına yarışan Zay’i destekleyerek çekilmişti. Budapeşte Belediye Başkanı Karacsony’nin daha popüler bir figürken daha az popüler olan Zay’in aday gösterilmesinin dezavantaj yarattığını belirten Tosun’a göre 'Türkiye’deki muhalefetin önümüzdeki seçimlerde popüler adaydan vazgeçmemesi' gerekiyor. Popüler adayların kitleleri sürükleyen bir aktör olabildiğini, bunun yanında birikiminin ve donanımının da önemli olduğunu vurgulayan Tosun Türkiye’deki muhalefetin Macaristan seçimlerinden çıkaracağı derslere dair şunları kaydetti:

"Macaristan, Türkiye’deki muhalefetin potansiyel cumhurbaşkanı adayı için partiler üstü bir kimliğin seçim kazanma ihtimalinin düşük olacağının sinyallerini verdi. Muhalefetin adayı Zay, her ne kadar politikanın içerisinde olsa da çok politik bir figür değildi. Politik figür olmadan, kitleleri peşinden sürükleyecek bir aday olmadan, sadece toplumun değerleriyle özdeşleşiyor diye o değerlerin içerisine oturan bir adayla yola çıkmanın riskli olduğunu Macaristan örneği de göstermiş durumda.”

'MUHALEFETİN SİYASAL ÖNERMELERİNİN ETKİLERİNİ SEÇMENE ANLATMASI ÇOK ÖNEMLİ'

Macaristan’da oluşan muhalefet ittifakının "Orban karşıtlığı" üzerinden süreci götürdüğünü, amaçlarının "Seçimi kazandırmamak" olduğunu belirten Tosun’a göre Türkiye’de de "Erdoğan karşıtlığı" üzerinden işleyen bir muhalefet var. Türkiye’deki muhalefetin Macaristan muhalefetinden farklı olarak politik önermeleriyle bu karşıtlığı doldurduğunu, bunu da "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" gibi önerilerle yaptığını ifade eden Tosun, "Bundan sonra Türkiye’deki muhalefetin, seri bir biçimde bu siyasal önermeleri gündelik hayatta etkileri ne olacak sorusuna yanıt vererek seçmene anlatması gerekiyor. Bunu mutlaka ekonomik önermelerle de takviye etmesi lazım" dedi.

Victor Orban’ın seçimi kazanmasında, ülkedeki ekonomik göstergelerin çok kötü olmamasının payının olduğunu, Türkiye’deki ekonomik tablonun Macaristan’a göre çok daha kötü olduğunu belirten Tosun, "Türkiye’de, partizan seçmen dışında merkezde konumlanan yüzde 20 oranındaki kararsız seçmenden her partiye gidebilecek seçmen olduğunu düşünüyorum. Macaristan ile Türkiye’ye birebir bakmamak gerekiyor. Macaristan’ın kendine özgü politik coğrafyası, ekonomik dinamikleri var" diye konuştu.

Prof. Dr. Tanju Tosun


'ADAY VE İTTİFAK TARTIŞMALARININ YERİNE NET BİR DERS ÇIKARMALI'

Dokuz Eylül Üniversitesi Araştırma Görevlisi İlteriş Ergun ise Türkiye’de ittifakın genişletilmesi ve aday üzerine yapılan tartışmalara dikkat çekti, "Macaristan seçimleri, adayın kimliğinden ve muhalefet bloğunun genişleyip genişlememesinden daha önemli unsurun siyasal strateji olduğunu gösterdi" değerlendirmesinde bulundu. Macaristan’da muhalefetin 6 değil de 8 parti ile ittifak kursa da sonucun farklı olmayacağını belirten Ergun, Macaristan muhalefetinin Orban iktidarının kurguladığı kutuplaşma ve kamplaşma stratejisinin karşısında "ne bertaraf edecek kurgu" ne de "yeni bir kutuplaşma ekseni kurmadıklarını" söyledi.

Seçimlerin altı muhalefet partisinin ortak adayı Zay’dan dolayı mı kazanılmadığı tartışmasının doğru olmadığını belirten Ergun’a göre ön seçimde yarışan diğer adaylar Klara Dobrev ya da Gergely Karacsony ile de seçime gidilse çok farklı bir sonuç çıkmayacaktı. Otoriter bir rejimle muhalefetin mücadele ettiğini, seçmene ulaşmanın zor olduğunu, adayın kimliğinin "sol, liberal, muhafazakâr milliyetçi" olmasının ikincil bir unsur olduğunu vurgulayan Ergun, şunları kaydetti:
"Önemli olan seçmene ulaşabilecek stratejiler ortaya koymak. Burada Türkiye muhalefeti aday ve ittifak tartışmalarının yerine net bir ders çıkarmalı. Burada önemli olan popülarite değil. Orban basit bir otoriter lider de değil. Çok güçlü bir stratejiye sahip bir lider. Çok derin bir meşrulaştırma ve kendi siyasetini kurgulayabilme yeteneğine sahip entelektüel networke sahip. Bu perspektiften bakınca kendi seçmenine vadettiği şeyler, o seçmenin tarihsel kimliğinden ve ortak belleğinden de süzülüyor. Macar halkı onların tarih kitaplarından öğrendiği ve tarihte de yazdığı şekilde, Türklerin, Avusturyalıların ve Rusların egemenliği altındaydı. Egemenlik Macarlar için travmaydı. Şimdi muhalefet Ukrayna meselesinde bir pozisyon aldı. Muhalefet sürekli olarak AB ve NATO’yu tanık göstererek, Macaristan’ın yerinin burası olduğunu belirterek siyasal söylem tutturdu. Buna karşılık Orban cevap olarak 'Biz ne Batı ne Rusya dostu, Macar dostuyuz' söylemiyle karşılık verdi. Bu söylem belleğe atıf yaptı ve egemenlik travmasını tetikledi."

İlteriş Ergun


‘MACARİSTAN İLE TÜRKİYE ARASINDA ZITLAŞAN NOKTA EKONOMİ’

Ergun’a göre sık sık kıyaslanan Orban ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında ekonomi alanında atılan adımlara dair de farklılıklar mevcut. Orban’ın Erdoğan’a göre ekonomi alanında daha rasyonel olduğunu, Macaristan’da son dönemde faiz artışı, sosyal refah harcamaları gibi adımlar atıldığını hatırlatan Ergun, "Orban’ın partisi sağ parti ama sosyal demokrasiye özgü ekonomik araçları da kullanan bir sağ parti. Bu ekonomik tabanı kaybetmeden tutabildi. Türkiye’de zıtlaşan nokta bu. Türkiye’de muhalefet adına burada avantaj var. Türkiye’de bu noktanın üzerine giderek bir sonuç alınma ihtimalini görebiliriz" dedi.

CHP: SONUÇLARIN TÜRKİYE’YE UMUTSUZLUK OLARAK İTHAL EDİLMEYE ÇALIŞILMASI DOĞRU DEĞİL

Peki Türkiye’deki muhalefet Macaristan’daki seçimlerin sonuçlarını nasıl okuyor? CHP Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Fethi Açıkel, dünyanın farklı ülkelerinde yapılan tüm seçimler gibi Macaristan seçimlerini de kampanya süreci ve seçim sonuçları bağlamında etüt ettiklerini söyledi. Ancak her ülkenin kendine özgü iç dinamikleri, siyasal ve ekonomik özgünlükleri olduğunu belirten Açıkel, "Macaristan’daki seçim sonuçlarının Türkiye’ye umutsuzluk olarak ithal edilmeye çalışılmasını ve sıklıkla karşılaştığımız üzere çaresizlik psikolojisine tahvil edilmesini doğru bulmuyoruz. 2019 Yerel Seçimleri'nin galibinin, CHP ve Millet İttifakı öncülüğünde Demokrasi İttifakı olduğu ve o tarihten bu yana saray iktidarının büyük bir gerileme ve moral çöküş yaşadığını görmemek hata olur" diye konuştu.

Türkiye kamuoyunda, "Macaristan Modeli" ya da "Finlandiya Modeli" gibi modellerin "yüceltilip", "beklenti" oluşturulup, ardından "umutsuzluk" pompalanmasını yanlış bulduklarını belirten Açıkel, "Gerek bizler, gerekse bu alanda çalışan akademisyen ve uzman arkadaşlarımız ile birlikte Macaristan seçimlerinin Viktor Orban’ın kazanacağını öngörmüştük. Ukrayna savaşı ve kötü geçen kampanya dönemi, Macaristan seçim sistemi ile birleşince beklenen sonuç gerçekleşti" dedi.

Fethi Açıkel


‘KILIÇDAROĞLU MODELİNİN BAŞARISI’

Farklı ülke deneyimlerini önemsediklerini fakat Türkiye açısından 'Kılıçdaroğlu Modeli'ne ayrı bir nitelik ve önem atfedilmesi gerektiğini belirten Açıkel, "Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin öncülüğündeki ittifak, Türkiye’de diyalog ve iş birliği siyaseti ile kazandığı yerel seçim başarısı nedeniyle dünyadaki diğer siyasi partilere ve benzer ittifak arayışlarına model oldu" dedi.

Millet İttifakı olarak hem cumhurbaşkanlığı hem de genel seçimleri kazanacaklarını AK Parti iktidarının da bildiğini söyleyen Açıkel, "Genel Başkanımızın uzun yıllardır sabırlı, kararlı ve itidalli bir şekilde yürüttüğü otoriter popülist iktidara karşı Millet İttifakı ve vatansever demokratlar dayanışması önümüzdeki ilk seçimde bu rejime son verecektir. Çünkü kucaklayıcı ve birleştirici bu siyaset tarzı; Türkiye’de demokrasiden yana olan tüm yurttaşlarımızı ve toplumsal kesimleri bir araya getirmiştir" dedi. Açıkel sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu samimi diyalog ve kucaklaşma siyasetini Kılıçdaroğlu’nun göreve geldiği ilk yıllara kadar götürmemiz mümkün. Yani, her ne kadar Siyasi Partiler Kanunu'na göre siyasi partiler arasındaki ittifaklar 2018 yılından itibaren yapılabiliyor gibi gözükse de Genel Başkanımızın yürüttüğü samimi diyalog, kucaklaşma ve birliktelik siyaseti, farklı formüllerle 2014 yerel seçimlerinde ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de 2015 seçimlerinde de Adalet Yürüyüşü’nde de referandumdaki 'hayır' kampanyasında da vardı. Yani yoğun olarak son 4 yıl gibi gözükse de aslında bugün Millet İttifakı ve altılı liderler birlikteliğine yansıyan siyaset anlayışı, aslında çok daha öncesine kadar uzanmaktadır. Kılıçdaroğlu Modeli’nin başarısı bu yüzdendir."

HDP: MACARİSTAN’DAKİ RİSKLER TÜRKİYE’DEKİ MUHALEFET İÇİN DE GEÇERLİ

HDP Diyarbakır Milletvekili, TBMM Dışişleri Komisyonu üyesi Hişyar Özsoy'a göre ise Macaristan seçim sonuçlarından Türkiye’deki muhalefetin çıkaracağı dersler var. Macaristan seçimlerinin ardından "Orban karşıtı" olmanın yetmediğinin görüldüğünü belirten Özsoy, Türkiye’deki muhalefetin özellikle düşünmesi gereken noktanın bu olduğu görüşünde. Türkiye’deki muhalefetin "Parlamenter sisteme geri döneceğiz", "Başkanlık sistemini ortadan kaldıracağız" gibi soyut bazı tartışmaların ötesinde, toplumun önüne koyabildiği net bir projenin olmadığını savunan HDP’li Özsoy, cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olarak "popüler" bir ismin çıkmasından ziyade somut söylem ve politikalar geliştirmesi gerektiğini belirterek şunları kaydetti:
"Mesele daha popüler daha karizmatik birisinin öne çıkması değil. Bunu en çok Ankara’da İstanbul’da gördük. O kadar belediye başkanlığı kazanıldı. Bu insanların şahsi karizması ya da popülerliğiyle ilgili değildi. Çok daha popüler olan insanlar geçmişte kazanamadılar. Ortada bir siyasal konjonktür var. Toplumda çok ciddi bir değişim arzusu var ama bu arzuyu siyasete söylem olarak tercüme edecek bir muhalefet hâlâ yok. Muhalefet bu konuda net, kararlı, doğru düşünülmüş, adaletinden toplumsal barışına kadar ciddi bir projeyle toplumun önüne çıkamazsa Macaristan’daki riskler Türkiye’deki muhalefet için de geçerlidir."

Hişyar Özsoy


'MESELE SADECE NEGATİF BİR AJANDAYLA İKTİDARA KARŞI OLMAK DEĞİL'

"Bittiler, zamlar geliyor. Bu iktidar gidici, bizler geleceğiz oturacağız’ gibi söylemler çok iyimser ve siyaseti bilmemeyle ilgili. Tabii ki Türkiye ile Macaristan farklı ülkeler, ekonomik göstergeler farklı fakat Türkiye’deki muhalefetin bu seçim sonuçlarını bir düşünmesi lazım. 2019’da Budapeşte seçimlerinde İstanbul modeli uygulayan muhalefet kazanmıştı. Ama bakın Budapeşte’yi kazanmak direkt olarak genel seçimleri belirlemiyormuş. Nereden nereye? Muhalefetin kuru, kaba ve soyut bir Erdoğan karşıtlığının ötesinde, ikna edebilecek demokrasi, ekonomi, iç barış, hukuk programını toplumun önüne koyması, doğru düzgün bir adayla da bunu sunması lazım. Mesele sadece negatif bir ajandayla iktidara karşı olmak değil pozitif bir ajandayla mevcut durumdan çıkış yolu göstermek. Bunun umudunu ve motivasyonunu halka götürebilmek."

İYİ PARTİ: TÜRKİYE İLE MACARİSTAN KIYASLAMASI DOĞRU DEĞİL

İYİ Parti Uluslararası Politikalar Başkanı Ahmet Kamil Erozan’a göre ise farklı dinamikleri olan Türkiye ile Macaristan arasında benzerlik kurulması doğru değil. Macaristan’ın otoriter karakteri ve muhalefet yapısı ile Türkiye’deki iktidar ve muhalefetin yapısının aynı olmadığını savunan Erozan, "Bizim direncimiz daha yüksek. Kendimize olan güvenimiz de daha farklı. Orban’ın iktidarda kalmayı becermesiyle Türkiye’yle paralellik kurmak doğru değil" dedi. Erozan bunun nedenini şu ifadelerle açıkladı:
"Macaristan’da enflasyon yüzde 61 miydi? Oradaki adamın ekonomik performansıyla bizdeki adamın ekonomik performansı arasında, Türkiye aleyhine ciddi bir fark var. O adam vatandaşına ekonomik ölçüde vadettiklerini bir ölçüde sağlamış ki vatandaşları ona güvenini tazelemiş.  Ülkeler arasında başta ekonomik olmak üzere verilere bakıldığında bizdekinin bir başarı öyküsü üretemediği bir tarafa gelecekte de bir başarı öyküsü üretemeyeceği kanaati var. Dolayısıyla önümüzdeki dönem Türkiye’deki seçimler ekonomik performans üzerinden gerçekleşecektir."

Ahmet Kamil Erozan


DEVA: TÜRKİYE AÇISINDAN ÇIKARILMASI GEREKEN DERSLER VAR

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu’na göre de Macaristan ile Türkiye’nin sosyo-ekonomik yapısı aynı değil. Macaristan’da ekonomik tablonun "gayet iyi" kabul edildiğini, işsizlik oranının düştüğünü belirten Yeneroğlu’na göre Orban’ın uzun yıllardır sürdürdüğü AB karşıtı popülist politikaları Macaristan halkı nezdinde başarılı kabul edildi. Macaristan’da göç krizinin "demokrasi, hukuk ve insan onuru" açısından çok korkunç bir propagandasının yapıldığını, bu durumun topluma etki ettiğini belirten Yeneroğlu’na göre sonuçlara bakarken bunların göz ardı edilmemesi gerekiyor.

Mustafa Yeneroğlu

Macaristan seçimlerinde asıl problemin muhalefetin aday belirleme sürecinde yaptığı yanlışlardan kaynaklandığını belirten Yeneroğlu, bu noktada Türkiye açısından çıkarılması gereken dersler olduğunu söyledi. Macaristan’da toplumun beğenisini kazanabilecek kapasitede bir aday üzerinde muhalefetin uzlaşamadığını, muhalefetin adayları arasında sürtüşmelerin açığa çıktığını söyleyen Yeneroğlu şunları kaydetti:
"Adayın kendisi, kendi memleketinde sevilen güçlü bir kişilik değildi. Bu durumda adeta yanlış bir seçimle tüm ülkeye bir şekilde ortak aday olarak sunulmuş oldu. Bu çok yanlış oldu. Son aylarda zaten anketlerde Orban açık ara öndeydi. Macaristan örneği, tüm toplumun takdir edebileceği, oy verebileceği ve birinci turda seçimi açık ara kazanabilecek bir aday üzerinde uzlaşma zorunluluğunu ders olarak Türkiye’ye bırakıyor."