Tanrı aşkına biri Hüseyin Çimşir’in kolundan tutup ona yüksek sesle maçın ilk yarısının da maça dahil olduğunu hatırlatmalı. Maç denilen meret süreç, iki 45 dakikalık dilimden oluşur ve her iki zaman dilimini de oynamak mecburidir. Hafta sonu Rize maçının ilk yarısı heba edildi, Fenerbahçe maçının da ilk yarısı, kıyma niyetine, boş yere ekmek arasında konuldu. Ekmek arasına konulan şey köftedir, çiğ kıyma değil, sevgili Çimşir! Fenerbahçe düzgün üç pası üst üste yapınca Trabzonspor’un ayarları bozuldu. Standart dert olan geriden oyunu daraltılmayınca, Fenerbahçe çok kolayca ikinci bölgede top dolaştırma imkanı buldu. Rize maçında da benzer şey olmuştu. Çimşir hâlâ kara tahta üstünde topçularına bölgelerini gösteriyor. Oysa artık o devir bitti, sevgili Çimşir. Şimdi topun olduğu bölge var ve topun atılacağı. Bölge görevleri ve mevki rolleri, topun bu vaziyeti üstüne yeniden dağıtılıyor.
Trabzonspor bu statik defans anlayışıyla, şampiyonluğu zor hayal eder. Savunma o kadar geride yerleşiyor ki, takım pres yapma imkanı bulamıyor. Rakipler de bu baskısız iklimde rahatsız edilmeden pas yapma zamanı buluyor. Fenerbahçe psikolojik olarak bitik olduğu için bu büyük sistem hatalarından yararlanamadı. Ama eğer daha dinamik, daha ne yaptığını bilen bir takım olursa, bu sistem zaafını Trabzonspor’a pahalıya ödetir. Söz gelimi Trabzonspor bu sistem eleğinin deliklerini tıkamadan Galatasaray maçına çıkarsa, kesinlikle kalbura döner.
Fenerbahçe hem inançsız hem de amaçsız olarak bu maçı oynadı. Özellikle Max Kruse ve Vedat inanılmaz hatalar yaptılar. Tuhaftı, Fenerbahçe'de birinci ve ikinci bölgede hatasız ve olgun bir oyun oynarken, top üçüncü bölgeye özellikle de Max Kruse’ye gelince, bu oyuncu emekli bir postacı gibi ağır ve duygusuzca her topu heba etti. Fenerbahçe açısından her şey anlaşırdı. Özellikle de Ersun Yanal açısından mesele sadece Allah rızasıydı. O nedenle Fenerbahçe’ye dönük kelam etmek pek manalı olmaz.
Çimşir bu takımı şampiyon yapmak istiyorsa, her şeyden önce defans ve orta sahayı tek blok haline getirmenin yolunu bulmalıdır. Savunmayı akan oyunun dışında tutmak akıl kârı değil. Bu sezon Trabzonspor’u izleyen her aklı başında futbol sever şunu görüyor: Trabzonspor’un hücum gücü çok kuvvetli. Bu hücum gücünü sürekli rakip yarı sahada tutmak için de takımın boyu kısaltılmalıdır. Eğer savunma orta sahayla birlikte hareket edebilse, yani Çimşir savunmayı orta sahaya bitişik bir plan kurgulasa, Trabzonspor hem o kadar geriye koşmak zorunda kalmayacak hem de çok uzak yerlerden hücumu başlatmayacak. Bunun anlamı da şudur: Trabzonspor rakip yarı sahada daha çok kalacak ve kısa mesafelerde atak başlatacak.
Sörloth insanüstü bir gayretle çalışıyor. Hiç kimse kendisini kandırmasın, Trabzonspor bugünkü lig pozisyonunu herkesten önce Sörloth’a borçludur. Fenerbahçe defansının nadir hatalarından birini çok usta kullandı ve takımını öne geçirdi. Atılan ikinci golde de Ekuban çok iyi bir pas attı ceza sahasının dikine ve o da golle sonuçlandı. Bunun dışında sürekli tekrar eden ya da ısrarla uygulanan bir gol planı gördünüz mü? Ben görmedim. Çekirge her zaman bu kadar şans yağdırmaz.