'Madene, geri dönmeyecekmiş gibi giriyoruz'

Türkiye'de madenciler yerin yüzlerce metre altına ölüm korkusuyla iniyor. Zonguldak'da maden işçisi olan Halil İbrahim, evden her gün geri dönmeyecekmiş gibi çıktığını söylerken "Oraya girinceye kadar, ayaklarım geri geri gidiyor. Aklınız sürekli yukarıda oluyor. Madenci kıyafetini giydikten sonra bir an önce yukarı çıkmayı düşünüyoruz" dedi.

Abone ol

Osman Çaklı

ZONGULDAK - Rivayete göre tarihi Roma dönemine kadar uzanan Dünya Madenciler Günü, Hıristiyan azizlerinden biri olan, Santa Barbara'nın babasının zulmünden kaçarken 4 Aralık'ta mağaraya sığınması ve oradaki madenciler tarafından korumaya alınması Dünya Madenciler Günü olarak kabul ediliyor. Bu sığınma kutsal sayılır ve maden işçileri Santa Barbara’yı bir azize olarak anıp, kendilerini koruduklarına inanırlar. Dünyanın en zorlu mesleklerinden biri olduğu düşünülen madenciliği Türkiye'de yerin yüzlerce metre altında çalışan maden işçisi Halil İbrahim ile konuştuk.

'MADENCİLİK DOĞAYLA MÜCADELEDİR'

1941'den bugüne 3 bin maden işçisi çalışırken hayatını kaybetti. 2014'de meydana gelen Soma faciasında 301 madenci ölmüş, aynı yıl Ermenek'te meydana gelen kazada 18 maden işçisi yaşamını yitirmişti. Türkiye'nin yakın tarihinde onlarca kez yaşanan maden kazaları, kamuoyunda büyük ölçekli tepkilere neden oldu. En son Soma ve Ermenekli madencilerin yıllarca hakkını alamamalarına istinaden başlattıkları Ankara yürüyüşünde, maruz kaldıkları usulsüzlükleri, şiddeti bütün kamuoyu yakından takip etti. Madenciler yerin üstünde bu denli haksızlığa uğruyorsa, yerin altında neler oluyor diye merak edip Zonguldak TTK Kozlu İşletmesi'nde çalışan Halil İbrahim'e madencilerin yerin altındaki bir gününü ve motivasyonlarının nasıl olduğunu, yerin yüzlerce metre altında hangi tekniklerle çalıştıklarını ve neden madenci olmayı seçtiğini sorduk.

Üniversitede çalışma ekonomisi eğitimi alan Halil İbrahim, 'madenciliği tercih etmemde özel bir neden yok' diyerek şu ifadeleri kullandı: "Başka seçeneğim olsaydı bu işi yapmazdım. Ekonomik anlamda ülke şartları belli. Çok uzun süreli işsizlik yaşadıktan sonra alanımda iş bulamadım. Hayatta kalmak için madenci oldum" dedi. Yerin 550 metre altında çalışmayı sürdürdüklerini vurgulayan Halil İbrahim, teknolojik olarak Türkiye'deki tekniğin çok gelişmediğini, Soma'daki faciadan sonra devlet madenlerindeki durum biraz daha iyi olduğunu ve Zonguldak maden havzasının modernleşmeye çok müsait olmadığını dile getirdi.



'MADENE ÖLÜM KORKUSUYLA GİRİYORUZ'

Yer altına girdikten sonra oradaki psikolojiye ve motivasyonlarına değinen Halil İbrahim, "Oraya girinceye kadar, ayaklarım geri geri gidiyor. Oradayken yer üstünde ne oluyor bilemiyorsunuz. Aklınız sürekli yukarıda oluyor. Madenci kıyafetini giydikten sonra bir an önce yukarı çıkmayı düşünüyoruz" dedi. Madende bir de kaza geçiren Halil İbrahim, bu olayda parmağını kaybetti. Neredeyse her hafta küçükte olsa bir iş kazasının meydana geldiğini söyleyen Halil İbrahim, "Doğayla mücadele ediyoruz demiştim. Bunun zorlukları var. Biz madenciler arasında bir terim var 'işe sağırlaşmak' deriz. Madene ilk girdiğimizde madende duyduğumuz bir seste irrite olur, kaygılanırdık. Daha sonra bunların hepsine alıştık ve sağırlaştık yani kısaca umursamama oluyor. Küçük kazalar o yüzden madenciler arasında da büyütülmüyor. Parmağım koptuğunda yukarı çıkarıldım. Etrafımda 'kazalı var' sesleri duyuyordum. 'Ne olmuş?' diye sorduklarında önemli bir şey değil parmağı kopmuş diyorlardı. Sağırlaşmak terimi buradan geliyor. Ufak tefek kazalarda üzerini silkeleyip devam ediyorsun. Sonuç olarak madenciler aşağıya ölüm korkusuyla iniyor..." diye konuştu.

'ALDIĞIMIZ NEFES BİZİ HASTALANDIRIYOR'

Genel olarak madencilerin bir gününü anlatan Halil İbrahim, gece vardiyasında çalışırken saat 10:30'da evdekilerle helalleşip bir daha geri dönmeyecekmiş gibi çıktıklarını söyleyerek şöyle konuştu: "Belki herkes madenci hikayeleri dinlerken içi buruk oluyor ama biz bunu her gün yaşıyoruz. Bu yüzden işçi arkadaşlar arasında ağır şakalar yapılır. Birbirimizin moralini yüksek tutmaya çalışırız. Yerin altına indikten sonra işimizi yapmaya başlarız. Ocakla pazarlık olmaz. Bizden ne isterlerse onu yaparız. Geçen hafta hastalandım. 3-4 gün işe gidemedim, neden hasta oldun derseniz, çok fazla efor sarf edip oradaki hava akımına maruz kalıp çok fazla terlememiz bizi rahatsızlandırıyor. Hafta sonu tatilinde ciğerlerimizdeki kömür tozunu atıyoruz. Tam ciğerim rahatladı derken işe geri dönüyorsunuz. Madende aldığınız en nefes, söylemek istemediğim madenci hastalığına yakalanmamıza neden oluyor."