Magarsus: Bir Türkiye hikayesi

Çukurova görseliyle bizi narenciye bahçelerine, lagünlere, limanlara götürse de 'Magarsus’ta aslında herhangi bir sektöre uyarlanabilecek bir Türkiye hikayesi izliyoruz. Öyle bir Türkiye ki, sadece parası olanın para kazanabildiği bir ülke. Tanıdık geldi mi?

Aylin Dağsalgüler aylindagsalguler@gmail.com

Yaz dönemi televizyon ekranının hali malumunuz. Yaz dizileri yok. 'Aşk-ı Memnu’yu akşam saatlerinde yayınlama fikri tutmadı. Yerli sinema filmleri alması gereken reytingi (1-2 arası) alıyor. 2000’lerin başından sonra hafızamızdan silmek istediğimiz ekran yüzleri yarışma programlarıyla hortladı. Haber kanalları aynen devam, ülke siyasetinin girdabında mücadele ediyorlar. Elbette bazıları hiç mücadeleye gerek duymuyor, onlar için her şey çok güzel. MasterChef henüz elemeleri yayınladığı için çok ilgi görmüyor. Tüm bunlar yayınlanırken ekran karşısındaki izleyici sayısı o kadar düştü ki toplam televizyon izleme, havalar ısındıkça iyice azaldı. Yaz dizilerinin olduğu dönemlerde de televizyon izlemeye ara veren biri olarak bu sezon ekranda dizi olmamasından izleyici olarak etkilenmiyorum. Ama televizyon ekranına ara vermem diğer ekranlarda kaçırdığım ve merak ettiğim içerikleri izleyebilmem için fırsat sağlıyor. Yayınlanalı epey oldu ama -neredeyse ikinci sezonu gelmek üzere- 'Magarsus' dizisi de merak ettiklerimden biriydi. Üstelik 'Magarsus’u izlemeye başlarken Onur Ayı'nda karşıma bir LGBTİ temsili çıkacağını bilmiyordum.

'Magarsus', Adana’da geçiyor, adını da bölgedeki antik kentten alıyor. İlk sezonu 8 bölüm yayınlanan dizide tarımla uğraşan herkesin hikayesi var; çiftçiden tüccara, topraksız ağadan uluslararası yatırımcıya kadar toprakla uğraşan herkes ve daha fazlası var. 'Magarsus', başka bir açıdan da aile olamayanların hikayesini anlatıyor. Çukurova görseliyle bizi narenciye bahçelerine, lagünlere, limanlara götürse de 'Magarsus’ta aslında herhangi bir sektöre uyarlanabilecek bir Türkiye hikayesi izliyoruz. Öyle bir Türkiye ki, sadece parası olanın para kazanabildiği bir ülke. Tanıdık geldi mi?

Ercan Kesal’ın canlandırdığı Halil Kurak, çocuklarına babalıktan ziyade patronluk yapan bir iş insanı. Çiftçi gibi, tüccar gibi, siyasetçi gibi, bazen baba gibi gözüküyor ama esasen topraksız bir ağa Halil Kurak. Toprağı yok ama parası var. Toprağı olana zirai ilacı, mazotu ve ihtiyacı olana parayı satarak para kazanıyor. Çocukları Tansu, Turgut, Fatoş ve yeğeni Beton ile işlerini yürütüyor. “Kurak Tarım” bütün kapıları öyle bir tutmuş ki, Sarıbahçe’de onlardan habersiz kuş uçmuyor. Bazı kuşlar Sarıbahçe’ye uyuşturucu getiriyor, onun icabına da Kurak ailesi bakıyor, ya kullanarak ya yok ederek.

'Magarsus', dijital platform dizisi olmanın hakkını vererek bol küfürle bizi karşılıyor. Ama asıl karşılaşma dijital platformlarda bile açık bir karakter olarak temsil edilmeyen biseksüel Tansu’yla oluyor. Hikayenin gerektirdiği kadar Tansu’yu tanıyoruz ama mücadelesini, geçmişini henüz tam bilmiyoruz. Tansu, Narenciye Birliği’nin erkek dünyasına baş kaldırınca öğrenilmiş sınıfsal kodlarını güncelliyor. Merve Dizdar’ın canlandırdığı Tansu karakteri, erkek dünyası içindeki mücadelesini eril dili yeniden üreterek verse de kendisi için aradığı özgürlük kapısında bunun değişebileceğini, kendisinin değişeceğinin sinyalini veriyor. Ekranda görmeye alışık olmadığımız bir özeleştiri var Tansu’nun iktidarında.

Ailenin naif, depremzede kızı Fatoş’un kuzeni Beton’la olan ilişkisi de cesur bir hikaye. Tansu’nun dediği gibi bu topraklarda ayıplanmayan bir hikaye. Fatoş’u, duygularını daha çok görmeye ihtiyacımız var. İkinci sezonda karakterlerin hikayelerinin daha fazla açılmasını bekliyorum.

Dizide dikkat çeken bir durum da cinayetlerden sonra polisin hiç ortada olmaması. Onlarca insan ölüyor ama sadece ihbarlar üzerine mali şubeden geliyorlar. 'Magarsus' yerli dizilerde bugüne kadar hiç temsil edilmeyen bir başka grup olarak göçmenlere de yer veriyor. Sarıbahçe’deki halkın göçmenlere karşı bakışı hepimize bir eleştiri olarak düşünülebilir.

Yunus Ozan Korkut diziyi hem yönetmiş, hem de Mustafa Yürüktümen’le birlikte senaryosunu yazmış. Her ikisi de kendileri için çok tanıdık olan toprakları ve tarım ekonomisini anlattıklarını söylüyorlar. Aile içi iktidar savaşları, olmayan toprağın kavgası, kavuşamayan insanlar, kimliğini açık edemeyen bireyler, göçmek zorunda olanlar, ticaretin tekeli, toprağın içindeki altına göz diken uluslararası yatırımcı derken 'Magarsus' bize bizi anlatıyor gibi. Herkesin biraz sevilmeye, görülmeye ihtiyacı var 'Magarsus' dünyasında, bunlar olmayınca hırs öldürüyor.

Geçtiğimiz ay izlediğimiz 'Kimler Geldi Kimler Geçti' dizisinde izleyicinin algısına bırakılan suskun eşcinsel çifti, 'Aşk 101' dizisinin eşcinsel olduğu iddia edilen ama kimliğini gizleyen Osman’ı ve saklanan, üstü örtülen, yazmaktan, çekmekten, yayınlamaktan vazgeçilen bütün kimlik, cinsel yönelim temsillerine karşın sessizce, sakince ve cesurca bir dizide yer alan Tansu karakteriyle Onur Ayı kutlu olsun. İyi seyirler dilerim.

Tüm yazılarını göster