Mahallenin güzel abisi

Dirk Nowitzki, ilk yılında faturalarını nasıl ödeyeceğini dahi bilmiyordu. İlk maçında top kullanmamasına karşın bildiği tek şey basketbol oynanmaktı. NBA’deki ilk sezonunda bir maç öncesinde heyecandan midesini bozacak kadar tutkulu seviyordu bu oyunu. Ki basketbol da ona milyonlarca seven kazandırdı.

Onur Salman salmanonur@gmail.com
Dirk Nowitzki

Üstteki fotoğrafa bakar mısın? Fotoğrafın başrolünde kimi görüyorsunuz? Kameraların arasından görünen kim? Bu fotoğraf NBA tarihinin en önemli oyuncuları arasına çoktan adını yazdırmış olan, 2011 yılında şampiyonluk yüzüğünü parmağına takan, aynı yıl finallerin, 2007’de ise normal sezonun ‘En Değerli Oyuncusu’ seçilen Dirk Nowitzki’nin, NBA’deki 30 bininci sayısını attığı şut sırasında zamanın durduğu an.

19 sezon boyunca NBA gibi üst seviye bir ligde sadece maçlar arası seyahat etmek bile zorken, Alman oyuncu aynı zamanda takımının yükünü omuzlarına aldı. Halbuki hatırlayan olur mu bilinmez ama Amerika’daki ilk maçında rakip potayı bir kez bile düşünmemişti, tek bir şutu bile yoktu. İlk yılında faturalarını nasıl ödeyeceğini dahi bilmiyordu. İlk maçında top kullanmamasına karşın bildiği tek şey basketbol oynanmaktı. NBA’deki ilk sezonunda bir maç öncesinde heyecandan midesini bozacak kadar tutkulu seviyordu bu oyunu. Ki basketbol da ona milyonlarca seven kazandırdı.

BÖBÜRLENMEK YAKIŞMIYOR Kİ

Yaptığı iş onun için eğer gerçekten sadece bir iş olsaydı, büyük ihtimalle bunu başaramazdı. O eğleniyordu yaptığı şeyle, keyif alıyordu. Zaten aksi mümkün değildi. Sözleri de bunun ispatı: "Spor benim için sadece bir işe dönüştüğü anda basketbolu bırakacağım."

O hep gördüğü ilgiyi değil temiz bir ayna gibi iletmeyi sevdi. Böbürlenmek ona göre değildi. Zaten istese de olamazdı. Mizacına uygun değildi. Sadece yaptığı işle kendisini tanıyanlara iyi bir örnek olmak yeterdi. Onlarla mutlu olmak en büyük mutluluktu. Belki de Dirk Nowitzki’yi NBA’deki diğer yıldızlardan ayıran da buydu. O hep bizden biri olarak kaldı. Kobe Bryant, LeBron James, Stephen Curry… Kendi ve sonrasındaki nesli düşündüğünüzde hep bir ulaşılmazlık görebilirsiniz.

Ama Dirk, kahvede sohbet etiğiniz, sıkıntınız anlattığınız, yeri geldiğinde sizin için her türlü sıkıntıyı çekeceğini bildiğiniz abidir. Başınız sıkışsa da sıkışmasa da mutlu anınızda, en üzüntülü döneminizde yanınızda bulabileceğiniz cinsten bir abi. Övemeye kalkarsanız yüzü kızarır. Yaptığı iyilikleri saysanız işte o zaman kızar. Neler başardığını bilmek ona yeterdi. Asıl mutluluğu da buydu zaten.

ŞUTUNUN PATENTİ ONUN

Kendiyle en çok gurur duydu an ise NBA gibi bir ligde adına bir şut olmasıydı. Geriye çekilerek yaptığı şutun ‘Dirk’ olarak anılması, koltuk altlarını kabartıyordu. Hele ki başka bir oyuncu tarafından yapıldığında "İşte Dirk yaptı" denilmesi yüzünden rahatlıkla anlaşılabilecek şekilde keyfini yerine getiriyordu.

Neyse ki basketbol hala onun için bir iş değil. Neyse ki bu sayede onu hala izleyebilme şansına sahip olacağız, neyse ki NBA Dirk Nowitzki’ye sahip ve ne mutlu ki onlarca sıkıntıyı bir yaşama sığdırmak zorunda kalan bizim nesil, böyle bir güzellik de yaşadı. Nice 30 binlerin olsun derdim ama biliyorum sen sayılarını sayarak değil de keyif alarak oynamak istersin. Keyfin hep daim olsun.

Tüm yazılarını göster