Mahfi Eğilmez: Kerhen artırılan faizden hayır gelmez
"Madem faiz artırımı işe yarıyor, madem biz faizi enflasyona neden olan kur artışını tersine çevirsin diye yapıyoruz o halde niçin artırımdan kısa bir süre sonra başladığımız yere geliyoruz, niçin kurlar önce düşse de tekrar artarak aynı noktalara geliyor? Bunun iki nedeni var."
DUVAR - Eski Hazine Müsteşarı Mahfi Eğilmez, Merkez Bankası'nın faizi yüzde 6.5 oranında artmasına rağmen, döviz kurunun neden gerilemediğini irdeleyen bir yazı kaleme aldı. Eğilmez'in kişisel blogunda yayımladığı Faiz Artırımı Niçin Çözüm Olmuyor? başlıklı yazısı şöyle:
Son zamanlarda yaygın bir akıl yürütme var: “Faizi artırdık ama kurlar düşmedi, demek ki faizi artırmak işe yaramıyormuş.” Akıl yürütme Sherlock Holmes’in yaygın biçimde kullandığı bir yöntem. Bir konuda sonuca varmak için oldukça yararlı ve basit bir yöntemdir. Yalnız biraz tehlikelidir. Çünkü neden – sonuç ilişkileri ile neden ve sonucu etkileyecek unsurlar dikkate alınmazsa tamamen ters sonuçlara varılmasına yol açabilir. O nedenle bu yöntemi kullanırken çok dikkatli ve titiz olunması, hiçbir ayrıntının atlanmaması gerekir.
Gerçekten faiz artırımı işe yaramıyor mu? Öteden beri anlatmaya çalıştığım bir konu bu. Faiz artırımı tek başına çözüm getirmez, mutlaka ardından asıl çözümlerle ortaya çıkmak gerekir. Faiz artırımı kanamalı bir hastanın kanamasını durdurmaya benzer. Kanama durdurulmakla hastanın sorunu çözülmüş olmaz ama hastanın kan kaybından ölmesi önlenmiş olur. Asıl derdin ne olduğunu teşhis edip onu tedavi etmek için gerekli işlemleri yapmak şarttır. Bunların hepsi doğru ama faiz artırımı da öyle “hiçbir işe yaramıyormuş” diye kenara atılacak bir şey değil. Çünkü kısa vadede ciddi biçimde işe yarayan bir önlemdir.
Madem faiz artırımı işe yarıyor, madem biz faizi enflasyona neden olan kur artışını tersine çevirsin diye yapıyoruz o halde niçin artırımdan kısa bir süre sonra başladığımız yere geliyoruz, niçin kurlar önce düşse de tekrar artarak aynı noktalara geliyor? Bunun iki nedeni var.
İlk neden faiz artırımının ardından gereken adımların atılmamasıdır. Türkiye’nin bugün ciddi yapısal reformlara ihtiyacı var. Yargının ve eğitimin siyasallaştığı, demokrasinin ahbap çavuş demokrasisine, kapitalizmin ahbap çavuş kapitalizmine dönüştüğü bir yerde bunları düzeltecek adımlar atılmadıkça faiz artışı çözüm getiremez. Üretimin ithalata bağımlılığı artarak sürerken, tarım ve hayvancılık sektörleri üretip ihraç eden alanlar olmaktan çıkıp ithalâtçı olmaya dönmüşken faiz tek başına çözüm getiremez. Bunları çoğaltmak mümkündür. O halde faiz artırımından gereken etkiyi alamamanın ilk neden faiz artışının yapısal reformlarla desteklenmemesidir. Faiz artışı bir çeşit ek önlemdir. Asıl olanlar bu yapısal reformlardır. Ek önlem, asıl önlemlerin yerini dolduramaz.
İkinci neden faiz artırımının “kerhen” yapılıyor olmasıdır. Kerhen yapılan hiçbir işten hayır gelmez. Faizi artırıp ardından faizin ne kadar kötü bir şey olduğunu, bunu artırmak değil aslında indirmek gerektiği söylenir, bankaların piyasa değerlerini düşürecek açıklamalar yapılırsa o faiz artırımının hiçbir etkisi kalmaz. Faiz artırımı, yükselen risklerin bedelidir. O bedel ödendiğinde yeni risk artışlarına yol açacak yeni tartışmalar açıldığında faiz artırımının etkisi sıfırlanır.
Eylül ayı başlarında 550’yi aşmış olan CDS primi, sonrasında biraz gerilemiş ve 13 Eylül’de Merkez Bankası’nın yatığı sert faiz artırımının ardından hızlı bir düşüş sergilemiş bulunuyor. Risk primi 13 Eylül sonrasında düşüş hızı yavaşlamış sonrasında ise yeniden yükselişe geçmiş görünüyor. Düşüşün hız kesmesi ve yeniden yükselişe geçmesi 13 Eylül’den hemen sonra risk artırıcı gelişmeler olduğunu ortaya koyuyor. 13 Eylül’den sonra neler olduğuna bir bakalım:
· Faizin aslında düşürülmesi gerektiğine ilişkin açıklamalar
· Bazı banka hisselerinin Hazineye devredilmesi gerektiğine ilişkin açıklamalar
· Türk Parasının Kıymetini Koruma düzenlemeleri (döviz ile yapılan sözleşmelerin TL’ye çevrilmesi)
· İDLİB gelişmeleri
Bunlardan sonuncusu dışında tamamı Türkiye’den kaynaklanıyor. Ve tamamı riskleri artırıcı gelişme.
Meseleye böyle baktığımızda faiz artırımının işe yaramasının zaten imkânsız olduğunu görmek mümkündür. Riskleri artırmaya devam edilecekse o zaman faizi artırmanın bir anlamı yoktur.