Malefiz: Başka zaman 'fantastik' derdik

Bir başka zaman izlesek, uçan perileri, yürüyen ağaçları olan fantastik bir öykü denebilirdi. Bu iki krallığın birleşmesi hikayesinden de artık gına geldi. "Yok mu başka derdiniz?" diyene de bir şey diyemezdik. Ancak içinden geçtiğimiz şartlar Malefiz’i, bütün bunların ötesinde bir yerde görmemize, farklı bir değer biçmemize neden oluyor.

Abone ol

Tugay Bek*

Savaş isteyenler, komplocu ve yalancıdır kanmayalım diyen bir film.

Periler ile insanlara ait iki krallıkta ezeli savaşın son bulması için verilen mücadeleyi klasik bir aşk hikayesi çerçevesinde anlatmış Malefiz.

Bir başka zaman izlesek, uçan perileri, yürüyen ağaçları olan fantastik bir öykü denebilirdi.

Bu iki krallığın birleşmesi hikayesinden de artık gına geldi. "Yok mu başka derdiniz?" diyene de bir şey diyemezdik.

Ancak içinden geçtiğimiz şartlar Malefiz’i, bütün bunların ötesinde bir yerde görmemize, farklı bir değer biçmemize neden oluyor.

9 Ekim de Suriye'nin kuzeyine yönelik gerçekleşen Barış Pınarı Operasyonu devam ederken gösterime girmiş olması Malefiz’i daha farklı okumamızı sağlıyor.

Bu aralar sokakta ya da sosyal medyada söylenmesi halinde ceza evine girmeyi garantileyeceğimiz fikirleri Melefiz fantastik bir dünyada bulunmanın rahatlığı ile ulu orta deyivermiş.

Periler ve insanlara ait iki krallıkta savaş söylemi daha çok rağbet görüyor, savaş diyenlerin sesi daha gür çıkıyor. Herkesin savaşmak için son derece geçerli nedenleri olduğuna izlerken biz de ikna oluyoruz.

Savaşmanın varlık, yokluk, beka sorunu oluğunu anlatan savaş çığırtkanlarının, itiraz edilemeyecek son derece güçlü argümanları olduğunu görüyoruz.

Barış savunanların Polyannacı, aşırı iyimser olduğunu, gelişmelerin eninde sonunda bu safdilleri de savaşmaya nasıl ikna edebildiğine tanık oluyoruz.

Savaş savunucuları, karşı tarafla iletişim içinde olmayı, barışı savunmayı kendi ırkına, türüne ihanet olarak görüyor.

Ancak görünenle gerçeğin çok farklı olduğunu finalde öğreniyoruz.

İnsan kraliçe, perilerin ne denli kötü, vahşi, saldırgan ve azılı düşmanlar olduğuna dair hikayeleri kendisinin uydurduğunu insanların kolayca bu yalanlara kandıklarını itiraf ediyor.

Kraliçe müstakbel gelini olan prensese "Bir lider nasıl lider olur bilir misin?" diye sorup, yanıtı da kendi veriyor "Bir lider ancak halkına korku salarak lider olur".

Malefiz her şeyin sorumlusu görkemli bir sarayı olan kötü kalpli kraliçeye dahi ölümü yakıştırmayıp kalan ömrünü keçi olarak sürdürmesine izin veriyor.

Peri masalı sonunda aşıklar kavuştuğunda “Bizi biz yapan türümüz, ırkımız değil; içimizdeki sevgidir” diyor.

İzleyenlerin, beyaz perdeye yansıyan fantazyanın esasen bizim hayatımız oluğunu görmesini umalım.

Umalım ki bizim hikayemizde de yalanlar ortaya çıksın, barış ve sevgi kazansın.

*Avukat