Manavgat yangını: 'Renk siyaha, felaket kadere, yeni hayat umuda bağlandı'
Manavgat’taki büyük yangının üzerinden bir hafta geçti. Bölge halkı süreci, “Daha önce çam ormanlarıyla kaplı köyümüzde renk siyaha, felaket kadere, yeni bir hayat da umuda bağlandı” diye anlatıyor.
MANAVGAT - Antalya’nın Manavgat ilçesinde 28 Temmuz'da çıkan ve poyrazın etkisiyle kısa sürede geniş bir alana yayılan alevler, 59 mahallede evleri küle çevirirken, 65 bin hektarlık orman alanını da yok etti.
Batı Toroslar'ın eteklerinde 10 gün süren yangının ardından bölge halkı, alevlerden kalan kömür karası izleri silmeye çalışırken, bir yandan da yeniden hayata tutunmak için mücadele veriyor.
Yurttaşların, “Büyük bir felaket” olarak nitelendirdikleri yangının ardından kalan yoğun is kokusuna, yaşamın uçsuz bucaksızlığının yerini alan kurşuni renklere ve evsiz, köksüz kalan insanların hayatlarına tanıklık ettik.
'GELİN DEYİNCE GELSELERDİ, EVLERİMİZ YANMAYACAKTI'
Yangından en çok etkilenen Kalemler, Senir ve Iğrışlar mahallelerinde (köylerinde) yangın sonrası sessizlik hakim. Büyük oranda yok olan köylerde insanlar ya yakınlarının yanına sığınmış ya bölgeye getirilen konteynırlarda barınıyor ya da kentteki öğrenci yurtlarında kalıyor. Birkaç ev dışında tamamı yanan köylerde kalan insanlar ise yangında zarar gören evlerinde yapılan hasar tespit sonucu başlayan yıkım çalışmalarını, ‘kendilerine vaat edilen evlerin bir an önce yapılması’ umuduyla izliyor. Aynı zamanda da yangına geç müdahale edildiğini söyleyerek, “Gelin deyince gelselerdi, evlerimiz yanmayacaktı” diye tepki gösteriyor.
'YANGINDA SINIFSAL FARKLILIK'
Bölgenin en eski yerleşim yerlerinden olan Kalemler Mahallesi’nde Alman vatandaşları da yaşıyor. Manavgat merkeze 30 kilometre uzaklıkta başlayan yangının bir alev topu halinde içine kattığı her şeyi küle döndürdüğü köyde, bir cami ve birkaç villa dışında neredeyse tüm köy yok olmuş. Demir parmaklıklarla çevrili ‘villalar’ büyük yangında hiç hasar almazken, yangının sınıfsal farklılığa etkisi de bu manzarayla daha da dikkat çekiyor.
'YENİ EVLER BEDEL KARŞILIĞI MI VERİLECEK?'
Yangının kontrol altına alınmasının üzerinden geçen on günde yangın bölgelerinde zarar gören ağır hasarlı evler yıkılmış, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ekipleri tarafından hasar tespit çalışması büyük oranda tamamlanmış. Bölgede, yanan ve yıkılan konutların yerine yapılacak evlerin nasıl ve hangi şartlarda yapılacağı da en çok merak edilen hususlar arasında. Bakanlık yetkilileri tarafından kendilerine bu konuda bilgi verilmediğinden yakınan bölge halkı, yeni evler için bedel ödeyecekleri duyumlarına karşı, “Her şeyimiz yandı, canımızı alsınlar” derken, bazı yurttaşlar yanan ve ağır hasarlı olan evlerini yıktırmadığı görülüyor.
CAMİDEN ANONS: EVLERİ YANAN İMZA VERMEYE GELSİN!
Manavgat’ın Senir Mahallesi’nde de evlerini yangında kaybedenler bölgeye getirilen konteynerlerde kalıyor. Tek göz odadan oluşan konteynırlarda yanlarına alabildikleri üç beş parça eşya ile yaşayan yurttaşlar, yeni evlerinin bir an önce yapılmasını istiyor. TOKİ tarafından yangın köylerinde yapılacak evler için devam eden yıkımlar sonrası yurttaşlardan yeni evlere başlamak için imza talep ediliyor. Senir Mahallesi’ndeki camiden yapılan anons ile evi yanmış yurttaşlar imza vermek için toplanma yerine çağrılıyor. Anonsu duyan köy halkı, “Kendi evlerimiz bedelle bize mi satılacak?” diye birbirlerine soruyor. Bu soruya, “Ne bekliyordun parasız mı yapacaklardı” yanıtları veriliyor. Bazı köylüler de “Benim evimi yıktılar; ben imza falan da görmedim” diyor.
'YANACAK BİR TEK CANIMIZ KALDI'
Tüm yangın sürecini ve sonrasını, “Daha önce çam ormanlarıyla kaplı köyümüzde renk siyaha, felaket kadere, yeni bir hayat da umuda bağlandı” diye anlatan bölge halkı, doğup büyüdükleri, hayvanlarını otlattıkları, komşuluk yaptıkları köylerinin küle dönmesini üzüntüyle izliyor. “Hala yangın çıkar diye korkmuyor musunuz” sorusuna, yaşadıkları köyün yok oluşuna dikkat çekerek, “Hayır, yanacak bir tek canımız kaldı” yanıtı veriyorlar.
'GÜNDOĞMUŞ İLÇESİ BOŞALMIŞ'
Orman yangınlarının tehdit ettiği ve yedi bin nüfuslu ilçenin boşaltıldığı yerlerden biri de Antalya’nın Gündoğmuş ilçesi. Manavgat’tan Gündoğmuş’a sıçrayan yangın, son anda yangın söndürme uçağı sayesinde kontrol altına alınmıştı. Yangının üzerinden geçen on günde ilçe neredeyse tamamen boşaltılmış, kahvehanelerde oturan birkaç yurttaş dışında ilçede kimse kalmamış. Kalanlar da kendi aralarında geceleri ‘yangın nöbetleri’ tuttuklarını anlatıyor: “Böyle bir afet görmedik, tabi yaşadığımız toprağımızı koruyacağız.”
'YARDIMLAR SÜRÜYOR'
Yangının ilk günlerinde gelen çok sayıda yardım gün geçtikçe azalmış. Bölgede hala çalışan yardım gönülleri ve AFAD ekipleri, ihtiyaç sahiplerini belirleyerek yardımları yerlerine ulaştırmaya devam ediyor. Bazı noktalarda aş evleri yemek dağıtımını sürdürüyor.
'EN BÜYÜK HASARI DOĞA ALMIŞ'
Orman yangınlarından insanlar da doğa da büyük yara almış durumda. Manavgat’tan Batı Toroslara doğru gidildikçe öbek öbek yangın izlerini görürken buna yoğun bir is kokusu da eşlik ediyor. Çam ve zeytin ağaçlarıyla kaplı sahil şeridi şimdi tamamen yok olmuş durumda.