Manavgat yangınında ‘Poyraz etkisi: Böyle giderse gelecek yıllarda da büyük yangınlar çıkacak

Prof. Neyişçi’ye göre Manavgat yangını sürpriz değil. Poyraz rüzgarının bölgede tehdit olduğunu belirten Neyişçi: “Yıllar önce servi ağaçlarıyla rüzgar perdeleri oluşturulmasını önerdik dinlemediler."

Abone ol

ANKARA- Türkiye’de son iki günde Antalya'nın Manavgat, Alanya, Akseki, Adana'nın Kozan, Mersin'in Aydıncık ve Bozyazı ilçeleri ile Osmaniye merkeze bağlı Dereobası ve Kadirli ilçeleri başta olmak üzere Marmaris, Bodrum, Kütahya, Didim gibi birçok bölgede çıkan yangınlarda on binlerce hektar orman kül oldu.

YANGINLAR SABOTAJ MI ?

Eş zamanlı çıkan orman yangınlarına ilişkin ‘sabotaj’ iddiaları gündeme gelirken Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, yangınların çıkma sebebine ilişkin araştırmaların kolluk kuvvetleri tarafından yapıldığını açıkladı. Alevlerle boğuşan birçok bölgede, yangınlara ilişkin soruşturmalar başlattı.  

'YANGININ BU KADAR BÜYÜK ÇAPTA OLMASI SÜRPRİZ DEĞİL'

Antalya’da 2008 yılındaki Taşağıl'dan sonra en büyük yangın olarak gösterilen Manavgat yangınını değerlendiren Türkiye Ormancılar Derneği Batı Akdeniz Şube Başkanı Prof. Dr. Tuncay Neyişci, yangının bu kadar büyük çaplı olmasının sürpriz olmadığını söyledi.

Antalya’da en büyük yangınların geçmişten bugüne Serik ve Manavgat bölgelerinde çıktığını hatırlatan Neyişçi’ye göre, bunun temel sebebi yangının kontrol altına alınmasını engellediği ifade edilen poyraz rüzgarı. Manavgat ve çevresinin Aksu vadisiyle poyraz rüzgarlarına açık olduğunu belirten Tuncay Neyişci, bu sorunun çözümüne dair önerilerini 1990’lı yıllarda TÜBİTAK proje çalışmaları sonucu sunduğunu kaydetti.

Neyişçi, poyraza karşı alınacak önlemlere ilişkin önerisini şu şekilde anlattı: “1980’li yıllarda bu bölgede servi ağaçları ile rüzgar perdeleri oluşturulmasını TÜBİTAK proje çalışmaları sonucu önermiştik. Manavgat ve Serik’te bir iki sıra sık dikilmiş servi ağaçlarıyla yangın perdeleri oluşturulması gerekiyor. Kuzeyden gelen poyraz rüzgarları böylece engellenmiş olacaktı. Eğer bu önerimiz daha önce uygulanmış olsaydı Manavgat yangınının bu büyüklükte olması mümkün değildi. Orman Genel Müdürlüğü bu rüzgarları engelleyecek hangi tedbiri geliştirdi? O yüzden ‘yangın rüzgarın etkisiyle kontrol altına alınamıyor’ demek bahaneden başka bir şey değil.”

'YA RÜZGAR YÖN DEĞİŞTİRDİĞİNDE YA DA YANACAK ORMAN KALMAYINCA SÖNECEK'

Türkiye’nin en büyük yangınları arasında yer alan 2008’deki Taşağıl yangınının da bu bölgede çıktığına işaret eden Prof. Dr. Tuncay Neyişci, şöyle devam etti: “Bu demek oluyor ki gelecek yıllarda da (2025-2030) bu bölgede böyle büyük yangınlar çıkabilecek. Bir uzman olarak söylüyorum; Yangında kullanılan helikopterlerin söndürme aşamasında en ufak etkisi yok. Yangın ya rüzgar yönünü değiştirdiğinde ya da yanacak orman kalmadığında sönecek. Çünkü o uçakların attığı su 10 ton olsa, o yangını söndürme üzerinde hiçbir etkisi yok. Şu ana kadar bin hektarlık alanın yandığını öngörebiliriz.”

'ORMANLARIMIZ SON DERECE YÜKSEK YANICILARLA DOLU'

Türkiye’de son iki günde meydana gelen yangınların büyüklüğüne işaret eden ve Orman Genel Müdürlüğü’nün önleyici projelerden yoksun olduğuna vurgu yapan Neyişçi, şu noktalara dikkat çekti: “Orman Genel Müdürlüğü’nün orman yangınlarına neden olan ince yanıcıların, yangın çıktığında da yüksek enerji çıkarmasına yol açan kuru yanıcı madde miktarlarının minimuma indirilmesi konusunda bir projesi yok. Onun için de ormanlarımızın hepsi son derece yüksek yanıcılarla dolu. Yangınların bu kadar şiddetli ve yaygın olmasının bir nedeni de bu yanlış yönetim. Bizdeki ağaçlandırma çalışmalarında da kesinlikle yangınlara karşı önlem alınmıyor. Yanan alanların içerisinde gençleştirilmiş alanların payı giderek artıyor. Öyle gençleştirme alanları yapıyoruz ki çok kolaylıkla yanıyor. Orman Genel Müdürlüğü büyük bir strateji değişikliği yapmadığı sürece bizim ciğerlerimiz çok yanar.”

'OTELLER NE MALZEME KULLANIMINDA NE DE PEYZAJ DÜZENLEMESİNDE ÖNLEM ALDI'

Diğer yandan Bodrum Güvercinlik mahallesi yakınlarındaki Kuyucak mevkiinde bulunan ormanlık alanda dün öğle saatlerinde başlayan yangın kısa sürede büyüdü ve turistik otellerin bulunduğu bölgeye yöneldi. Alevlerin tehdit ettiği iki otel boşaltıldı. 
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un “yangın turizm bölgelerine uzak” açıklamasına da tepki gösterdi. Bu açıklamanın büyük bir yanlış olduğunu belirten Neyişçi şöyle devam etti: “Bugüne kadar yangınlarda ne kullanılan malzemelerde önlemler, ne de yangının köylere sıçramasını engelleyecek tedbirler alındı. Bizim tatil köylerimizin, otellerimizin hiçbirinde orman yangınları konusunda ne malzeme kullanma bakımından ne de peyzaj düzenlemesi bakımından önlem alınmış değil. Bodrum’da da görüldüğü gibi risk hep var.

'YANAN ORMANLAR HEMEN AĞAÇLANDIRILMAMALI'

Böyle büyük yangınlar sonrasında bölgenin hemen ağaçlandırılması gündeme gelir. Ama bu bana göre yanlıştır. Doğaya en azından bir yıl şans verilmelidir. Bu ormanlar daha önce de kendilerini bir yangından sonra yenilediler. Bu süre içinde eğer doğa yenilenmeyi yapamıyorsa o zaman devreye girerek ağaçlandırma yaparsınız. Bu büyük yangınlardan ders çıkarılması lazım. 1990’daki Çanakkale yangınından, 2008 yılındaki Taşağıl yangınından, Marmaris gibi pek çok yangından sonra içinde benim de bulunduğum çok sayıda bilim insanı raporlar yazdık yayınladık. Orman Genel Müdürlüğü eğer o raporlardan ders çıkarsaydı bu yangınlar bu kadar büyük olmazdı.”