Mansur Yavaş’ın Covid-19’a karşı inanılmaz mücadelesi
Ankara Büyükşehir Belediyesi ağustos ayı gündeminde SIFIR salgın politikası, göstermelik ALTI Covid-19 raporu, DOKUZ asfalt kararı ve YÜZ KIRK BİR imar kararı ile toplanmış. Mansur Yavaş pek çok kez “asfalt ve beton belediyeciliği yapmayacağım” sözünü tekrarlayarak seçildi. Hatta ilk aylarında bunları hep söyledi. Ama meclis kararları Mansur Yavaş’ın salgında sadece asfalt ve beton belediyeciliği yaptığını ortaya koyuyor.
Her şey hekim örgütlerinin şehirlerdeki vaka sayısını açıklaması sonrasında oldu. İktidar yine herkesin bildiğini en son açıklayarak “zorunda kalmamış” gibi yaptı. 3 Eylül günü Fahrettin Koca, yaptığı açıklamada, "Şu an Türkiye’de vaka sayısının en fazla olduğu il Ankara. İstanbul’u iki kat oranında geçmiş durumda" dedi.
5 milyonluk Ankara’nın “vaka sayısında” İstanbul’u bir kat değil “iki kat geçmesi” vaka sayısının İstanbul’un üç katı olduğu anlamına geliyor. Nüfusu da dikkate alırsak 9 kat gibi bir yoğunluk sonucu çıkartabiliriz. Durum kötü.
Burada iki sorun var. Birincisi ülkede sağlık sistemi çökertilmiş ve salgın patlamış noktada. İkincisi ise bunun liderliğini artık başkent Ankara’nın çekmesi.
Peki neden? Neden “Ankara Wuhan oldu?” deniyor? Bunun nedenine baktığımızda üç temel oyuncu görüyoruz. AK Parti Başkanı, Sağlık Bakanı ve belediyeler. Belediyeler denince akla tabii ki önce Mansur Yavaş geliyor.
#1 Ak Parti Sarayı
Bu dönemde Cumhurbaşkanlığı iki şey yaptı. Müteahhite ihale, halka akıl verdi. Verdiği ihaleleri her gün görüyoruz. Giresun’daki felakette bile çay ve tavsiye dağıtması aklımızda. Sağlık sistemini de kendi ekibi için sömürdü. Bir AK Parti vekilinin bir ayda 8 test yaptırdığını açıklaması, Cumhurbaşkanlığı sarayının çalışanlarına üç günde bir test yapılması gibi örnekler Ankara’daki sağlık sisteminin yükünün kimden geldiğini gösteriyor.
Bütün sağlık sisteminden neredeyse 'kendisi ve çevresi'nin faydalanması zaten Ankara’nın İstanbul’dan kötü olmasında bir kat etkili olsa gerek.
#2 Sağlık Bakanı
Sağlık Bakanlığı ve en başta Bakan Koca şu an Ankara’da sağlık sistemini çökertmiş durumda. Size salgın öncesi kapatılan ve hâlâ kapalı tutulan Ankara’da 6 hastanenin ismini versem eminim bir tanesini bilirsiniz. Bunlar Zekai Tahir Burak, Dışkapı Çoçuk Hastanesi, Atatürk Hastanesi, Yüksek İhtisas Hastanesi, Ankara Fizik Tedavi Hastanesi ve Numune Hastanesi! İçlerinde 1881’den bu yana hizmet veren Numune Hastanesi şu an kapalı. Bu hastanelerin toplam 3 bin 415 yatak kapasitesi ise kullanılmıyor!
Bu hastaneler şehir hastanesi para kazansın diye kapatıldı, sağlık sistemi çökertildi. ŞH ise çökmüş durumda. Hastane bir salgın hastanesi oldu ve diğer hastalıklara kapısı kapalı gibi. Hekimlerin verdiği bilgiye göre 3 bin 700 olan yatak sayısı 6 bine çıkartılmak zorunda kalmışlar!
Hastaneleri kapatma, #HastanemiAç
Sağlık Bakanlığı'nın Ankara’da ŞH için kapattığı 6 hastane dışında, 7 hastaneyi daha kapatacağı biliniyor. Yani Ankara’nın sağlık sistemi, Sıhhiye semti çökertildi. Yetmedi, salgında Antalya ve Samsun’un da sağlık sisteminin de çökertme kararı işleme kondu. Buralarda fahiş fiyata şehir hastanesi ihalelerini geçtiğimiz günlerde yaptı. Resmi adı 21b olan ihale suistimalini Çiğdem Toker geçen hafta Samsun (1) ve Antalya (2) için ayrı analiz etti. Veriler sağlık sisteminin çalındığını ve müttehite gelir yapıldığını gösteriyor.
Cumhurbaşkanlığının salgında tek işi müteahhite iş vermek. Sağlık Bakanı'nın işi müteahhite ŞH vermek. Üstüne normalleşme suistimalini, Mamak Belediyesi’nin 1453 kişiyi Ayasofya’ya göndermesini, bayram tatili ile virüsün Anadolu’ya yayılıp sonra katlayarak Ankara’ya geri getirilmesi de ekleyin. Bu resimde Ankara’nın işi çok zor.
Ama belediye ve başta büyükşehir hekimleri dinleyerek salgının getirdiği standartları sağlayan, süreci planlayan bir politika oluşturabilirdi. Bu çerçevede fiziksel mesafe için yayalaştırma ve toplu taşıma düzenlemeleri, el hijyeni için meydan çeşmeleri açma, hava kirliliği yükünü azaltmak için kirlilik kaynaklarına sınırlama getirme, temel beslenme için aşevleri gibi yapacağı çok şey var. Belediyelerin neler yapabileceğine dair dünyadan örnekleri çok önceden yazmıştım (3), hatta belediyelerimizin karnesini (4) de konuşmuştuk.
Peki bunlar yapıldı mı?
#3 Mansur Yavaş
Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanı’nın sadece müteahhitlere çalışması Mansur Yavaş’ın salgına karşı mücadelesini çok belirleyici yapıyor.
Bu süreçte Mansur Yavaş’ın ne yaptığını görmek için Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin ağustos toplantı gündemindeki 325 gündem maddesini, mayıs ve ağustos arası meclisten geçmiş 480 kararı incelemek gerekiyor ki somut, ölçülebilir bilgiler sunalım.
AĞUSTOSTA BELEDİYE GÜNDEMİ
Belediye meclisi ağustos ayı gündeminde Covid-19 geçen tam 6 madde var. Ama hepsi rapor. Örneğin 183 sayılı gündem maddesi Covid-19 önlemleri için AB ve Dış İlişkiler Komisyonu'nun hazırladığı rapor. Burada 3 tane sorun var. Birincisi neden alınacak tedbirler, AB ve Dış İlişkiler Komisyonu tarafından raporlanır ama hekimlerden dinlenmez? İkincisi Mart 2020’den bu yana önlemler neden şimdi raporlanıyor? Ama asıl üçüncüsü, bu bir rapor değil. Üç mini paragraftan oluşan rapora baktığımızda varılan sonuç “Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak nitelendirilen korona virüsü (Covid-19) salgınından vatandaşları korumak ve salgının yayılmaması amacıyla önlemler alınması devam ettiği”şeklinde. Müthiş değil mi?
Göstermelik 6 Covid-19 gündem maddesine karşı belediye 9 tane asfalt kararını gündemine almış. Yetmemiş rekor kırmış ve tam 141 tane imar değişikliğini gündemine alarak Gökçek dönemini geçmiş.
Ankara Büyükşehir Belediyesi ağustos ayı gündeminde SIFIR salgın politikası, göstermelik ALTI Covid-19 raporu, DOKUZ asfalt kararı ve YÜZ KIRK BİR imar kararı ile toplanmış.
SALGINDA BELEDİYE KARARLARI
Bu bulguların sağlamasını yapmak için bir de kararları inceleyelim. Belediye meclisinde Mart 2020’den bu yana Covid-19 politikasına belediyenin verilerini sunan ya da politikaları belirleyecek karar sayısı SIFIR! İçinde Covid-19 geçen karar mart, nisan ayında SIFIR! Mayısta 3, temmuzda 2 ve ağustosta 6 kararda Covid-19 geçiyor ama o kadar. Bu kararların sayısı ve numaralarını tablodan görebilirsiniz.
Soru şu: Belediye meclisi salgında neye çalışmış?
SALGINDA ASFALT BETON BELEDİYECİLİĞİ Mİ?
Ankara Gökçek yüzünden asfalt ve betondan bıkmış bir kent. Salgını 25 yıllık Gökçek ve AK Parti belediyeciliği ile göğüsledi. Bunu bildiği için Mansur Yavaş pek çok kez “asfalt ve beton belediyeciliği yapmayacağım” sözünü tekrarlayarak seçildi. Hatta ilk aylarında bunları hep söyledi.
Ama meclis kararları Mansur Yavaş’ın salgında sadece asfalt ve beton belediyeciliği yaptığını ortaya koyuyor.
Ankara Büyükşehir Belediyesi 2017 yılında 787 adet 1/1000’lik planı 5 onayladı. Ama bugün, salgının ortasında Ağustos 2020’de ise 141 imar konusunu gündemine aldı. Bu Gökçek dönemi ötesinde bir rekor. Mayıs-ağustos arası alınan her 10 kararın 4’ü imar değişikliği oldu. Belediye imardan başını kaldıramadı.
Asfaltta durum daha kötü. Belediye bu kadar imara yetişmek için daha çok asfalt dökmeye çalışıyor. Her yıl bu kadar çok asfalt dökmek için 3 tesis açtı. Sıradaki 2 tesisi daha açınca 15 bin ton günlük asfalt üretim kapasitesine ulaşacak. Bu miktar ile Gökçek’den daha fazla asfalt dökecek.
Bu salgında iktidar müteahhite çalışırken belediye de müteahhite çalışmış. Salgında belediye bir tane politika belgesi hazırlamadı, kaldırımsız kentte bir km. yayalaştırma yapmadı, bir tane çeşme, bir tane aşevi açmadı, UKAME’den ulaşım düzenlemesi çıkarmadı. Ama sosyal medyada kusursuzdu. Böyle olunca bugün Ankara, Gökçek dönemini aratır şekilde asfalt ve beton belediyeciliğine boğulmuş durumda. Sokaklarında karşınıza hafriyat kamyonları, beton mikserleri çıkıyor. Sıcaklık rekorları kırılırken işçilere zorla asfalt döktürülüyor. Hava kirliliğini arttırmak için her şey yapılıyor.
MÜTEAHHİTLERİN BAŞKENTİ
Bugün Ankara Wuhan değil. Wuhan iyi bir örnek. Bugün Ankara bir şantiye. Sadece müteahhite çalışıyor. Başkentte ülke kaynaklarını müteahhitlere ihale eden bir Cumhurbaşkanı, sağlık sistemini müteahhitlere ihale eden bir Sağlık Bakanı, kentin imarını müteahhitlere açan bir belediyecilik var.
Tabii ki bunun tek sorumlusu Mansur Yavaş değil. Buna kendisine koşulsuz ve eleştirisiz destek veren herkes ortak. Onun politikalarını izlemeyen herkes ortak. Çözümü de basit, Ankaralılar müteahhitlere çalışan bir Cumhurbaşkanlığı sistemi, müteahhitlere çalışan bir sağlık politikası yanında müteahhitlere çalışan bir belediye istemediklerini tekrar hatırlatmak zorunda.
Zorunda, çünkü salgın bize rica etmiyor, emrediyor!