Italo Calvino, sanayileşmiş büyük şehirde yaşayan işçi Marcovaldo ve onun öyküleri üzerinden bize kent masalları anlatır. Yaşananlar bir dizi ekolojik alegoridir. İnsanın ihtiyaçları ve arzuları ile kent ve doğa arasındaki çatışma Calvino’ca arzı endam eder. Unutulmaz karakter Marcovaldo’nun yazıldığı 1950’li yıllardan bu yana kim bilir kaç kişi, “Marcovaldo benim” diye aklından geçirdi.
Her büyük yazarın adı, yıldızının en çok parladığı eseriyle anılır. Bir de okurun kendi hayat ölçeğinde seçtiği, "yeri bambaşka" dediği kitabı vardır. Italo Calvino söz konusu olduğunda 'Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu' ve 'Görünmez Kentler'i şöyle özenle bir kenara bıraktıktan sonra benim için "yeri bambaşka" olan kitap 'Marcovaldo ya da Kentte Mevsimler'dir.
Okurdaki izini, yarattığı karaktere ve onun çatışmalarına borçlu kitaplardan 'Marcovaldo ya da Kentte Mevsimler'. En büyük gücü Şarlovari denebilecek karakteri Marcovaldo’dan geliyor. Çoğu zaman gerçekliği kendine göre yorumlayıp iyimserliğini koruyan ve bu sayede hayatta kalan bireyin simgesi de diyebiliriz onun için.
Italo Calvino, bu unutulmaz karakteriyle sanayileşmiş büyük şehirde yaşayan yoksul, kırsal kesimden vasıfsız bir işçinin hayatını anlatır. Kitaptaki yirmi öykünün de başkarakteri Marcovaldo’dur. Her öykü bir mevsimde yaşanır ve her mevsim beş kere tekrar eder. Böylelikle yazar, mevsimlerin döngüsüyle kentte yaşayan tüm canlılar üzerinden bir panorama sunar. Kent masalları denebilecek bu öyküler bir dizi ekolojik alegoridir. İnsanın ihtiyaçları ve arzuları ile kent ve doğa arasındaki çatışma Calvino’ca arzı endam eder.
Marcovaldo, 20. yüzyılın dertlerinden azade değildir elbette. Çevre kirliliği, yoksulluk, yetersiz beslenme, emek sömürüsü, tüketim çılgınlığı gözlemci karakterin kaçamadığı gerçeklerdir.
Calvino, modern kent yaşamının detaylarıyla doğanın gerçeklerini yan yana koyarak kentin gerçekdışılığını kuvvetlendirir. Calvino’ca derken tam da bunu kastediyorum. İşte Calvino’nun kent masalına bir örnek:
"Marcovaldo dönüp aya baktı, sonra az ötedeki bir trafik ışığına bakmaya gitti. Işık hep sarı, sarı, sarı yanıyor, bir yanıp bir sönüyordu. Marcovaldo ay ile trafik ışığını karşılaştırdı. Ay da gizemli solgunluğu içinde sarıydı, ama aslında yeşildi, maviydi ayrıca trafik ışığı ise cırtlak sarıydı. Ay dingindi, arada ince bulut kalıntılarının kestiği ışığını hiç acele etmeden yayıyor, ustalıkla omuzların üstüne düşürüyordu; trafik ışığı ise güçlükle, yalancı bir canlılıkla, yorgun ve tutsak, hep yanıyor sönüyor, yanıyor sönüyordu."
Italo Calvino, 'Marcovaldo ya da Kentte Mevsimler'in içindeki öyküleri 1952 ile 1963 yılları arasında yazar. Dolayısıyla sanayileşmenin kent yaşamına getirdiği sıkışmışlık metnin omurgasıdır. Ama okuru asıl vuran bu sıkışmışlık değil, Marcovaldo’dan bizlere her şeye rağmen akan yaşam duygusudur. Hüzünlü de olsa… Olumsuz koşullar içinde bile olsa… 'Otoyoldaki Orman' öyküsünün girişi ne demek istediğimi açıklayacaktır: "Yeryüzünde soğuğun yayılmasının bin bir biçimi, bin bir yolu vardır; denizde bir at sürüsü gibi koşar, köyleri bir çekirge bulut gibi sarar, kentlerde bir bıçağın ağzı gibi sokakları keser, ısıtılmamış evlerin aralıklarından sızar. Marcovaldo’nun evinde o akşam odunun sonu gelmişti, hepsi paltosunu giymiş, korun kararmasına, her solukta ağızlarından çıkan küçük bulutlara bakıyorlardı. Artık hiçbir şey demiyorlardı; onların yerine bulutlar konuşuyordu. Karısı, sanki iç çeker gibi uzun uzun savuruyordu, çocuklar sabun köpükleri gibi yumuşacık üflüyorlardı. Marcovaldo ise hemen kaçıp giden parlak bir fikir gibi aralıklı olarak yukarıya doğru soluyordu."
Marcovaldo ve kalabalık ailesinin öyküleri ilk olarak Unitá dergisinde yayımlandığında hem okur hem eleştirmenler tarafından ilgiyle karşılanır. Öyküler 1963 yılında Einaudi Yayınevi tarafından kitap olarak basılır. Yayınevi kitabı çocuklara yönelik bir seri olarak sunar ilkin. Karakteri, Sergio Tofano’nun resimleri ete kemiğe büründürür. Yıllar içinde okur kitlesi çocuklarla sınırlı kalmaz. Yeni edisyonlarda sunumu da farklılaşır. 1970 yılında ise İtalyan televizyonuna mini dizi olarak uyarlanır.
Kentte mevsimler değiştikçe Marcovaldo da Calvino da yaş alacak. Ne mutlu bize.
O günlerden bugünlere kim bilir kaç kişi, "Marcovaldo benim" diye aklından geçirdi.