Mardin'den notlar: İlk kez yolcular şoföre hak veriyor...

Mardin’de kafeler bütün şehre müzik dinletme gayreti içinde. Çiftçiler buğday alım fiyatından memnun değil. 40 derece sıcakta dolmuşlarda klima açılmıyor ve ilk kez yolcular şoförlere hak veriyor.

Abone ol

Mardin çok sıcaktı ve ben moda deyimle ‘kış insanı’yım. Yaz aylarında mümkün olsa klimalı bir mekandan çıkmayı asla istemem. Bu nedenle Mardin’in ova manzaralı çay bahçesinde otururken, daracık kaldırımda tek sıra yürüyen turistlere şaşkınlıkla bakıyorum.

Akşam başka bir şeye daha şaşıracaktım. Eski Mardin’deki konaklar ve evlerin, elden geçirilip restoran, otel ve kafeye dönüştürülme süreci gözle görülür, kulakla işitilir şekilde hızlanmış. İnsanların parasını nereye yatırdığı bizi çok ilgilendirmiyor elbette, çenemizi yormayalım. Ama özellikle akşamları kafelerden yükselen ve gece yarısına kadar susmayan müzik sesine şehrin nasıl tahammül ettiğine akıl erdirmek mümkün değil. Çay bahçesinde muhabbet ederken birkaç kafeden birden yüksek sesli müziğe maruz kalmak asap bozucuydu. Birileri “Mavi Mavi” şarkısıyla eğlenirken birileri de azap duyuyor. Mardin eskiden böyle değildi, diye düşünüyorum. Caddedeki kalabalık bile sessizdi sanki. Bir tek sırtlarındaki yükün altında iki büklüm yürüyen hamalların “Sakıınnn” uyarısı bozardı sessizliği.

Şimdi yeni keşif kafeler, üstlerine vazifeymiş gibi bütün şehre müzik dinletme gayreti içinde.
Bundan bir tek ben şikayetçi değilmişim meğer. Gazeteci arkadaşım Ahmet Kanbal, birkaç kez şikayette bulunmuş ancak sonuç değişmemiş.

Mardin izlenimini sıcak, turist ve kafelerden yükselen müzik ile bitirmiş olayım.

MARDİN’DEN KIZILTEPE OVASINA

Mardin’den Kızıltepe ovasının görünümü her mevsim baş döndürücü bir güzelliktedir. Kışın sis içindedir ama baharda yemyeşil, yaz aylarında ise sapsarı bir deniz gibi uzanır gider. Havanın açık olduğu geceler, köylerin yanı sıra Kuzey Doğu Suriye’nin ışıkları sınır boyunca kesik bir şerit gibi uzanır.

Şimdi mevsim yaz ve ova puslu. Çünkü bereketli ovada ekinler biçiliyor ve tarlalardan yükselen toz, görüş alanını kısıtlayan bir pusa dönüşmüş durumda.

Bunu düşünmek bile, anızlardan yükselen sıcak tozun insanın yüzünü nasıl yaktığını hissettiriyor.
Bu sıcakta ekin biçmek zahmetli bir iş. Ancak çiftçi, bu an için aylarca çalışmıştır. Başaklar olgunlaştığında dolu vurmasın diye dua etmiştir. Ekinleri biçmeye yakın ise günlerce yangın korkusu yaşar.

Zorlu bir dolmuş yolculuğundan sonra Kızıltepe ovasına, sıcağın merkezine indim.
Mardin Çiftçiler Derneği Başkanı Mikail Erbeyi ile bu yılki mahsulü ve çiftçilerin sorunları hakkında konuşacağız.

ÇİFTÇİNİN YÜZÜ ‘BİRAZ’ GÜLDÜ

Sonunda klimalarla serinletilen bir mekanda buluştuk Erbeyi ile. Çiftçiler bu yıl ürünün bereketinden memnundu, böyle duymuştum. “Doğrudur” diyen Erbeyi, “Kurak araziden istenilen verim alınamadı. Ancak sulu arazilerden iyi ürün alındı ve bu da çiftçinin yüzünü biraz güldürdü” bilgisini paylaştı.

Çiftçinin yüzü neden “biraz” güldü?

Erbeyi ile önce geçtiğimiz günlerde Tarım Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) buğday alım fiyatları hakkında konuştuk.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde buğday alım fiyatını, şöyle açıklamıştı: “Toprak Mahsülleri Ofisi (TMO), sert ekmeklik buğdaya bu yıl ton başına 6 bin 50 lira alım ve bin lira prim bedeli olmak üzere toplam 7 bin 50 lira ödeme yapacaktır. Hayırlı olsun.”

Erdoğan, “Hayırlı olsun” demişti ama çiftçi bu fiyatın hayrını görebilecek mi?

MAZOT FİYATI YARIN NE KADAR OLACAK?

Bu fiyatın girdi maliyetlerinin çok gerisinde kaldığını söyleyen Erbeyi, “Bir defa mazot fiyatı almış başını gidiyor. Ekim’e başladığımızda mazot fiyatı 7 lira civarındaydı şimdi 30 liraya dayandı. Sadece mazot değil, tarımda kullanılan gübreden ilaca kadar her şey yüzde 200, yüzde 300 zamlandı. Çiftçinin yüzü ürün iyi olduğu için güldü ama bu zamlar nedeniyle açıklanan ürün alım fiyatı çok yetersiz kaldı” dedi.

Açıklamasında çiftçiye ton başına bin TL destek verileceğini de bir müjde gibi duyurmuştu Cumhurbaşkanı Erdoğan. Destekleme parasının bir yıl sonra ödendiğini hatırlatan Erbeyi, bir yıl sonra ton başına alınacak bin TL’nin artan kur, enflasyon ve zamlar karşısında değer kaybedeceğini söyledi.

Buğday alım fiyatı ile desteğin açıklandığını belirten Erbeyi, “Şimdi ikinci ürün olarak mısır Ekim’ine başlayacak çiftçi ama mazot fiyatı ne kadar artacak bilmiyoruz. İlaç, gübre ve diğer girdilerin fiyatları ne olacak? Bunu bilmiyoruz ve bu yüzden çiftçi bir sonraki ekimi nasıl yapacağını da bilemiyor” diye konuştu.

YİNE DEDAŞ ÇİLESİ

Erbeyi, konuşması sırasında “Zaten bölgede elektrik ile sulama yaptığımız için desteği görme şansımız da olmuyor” dedi. Destek parası çiftçinin eline nasıl geçmiyor? Erbeyi, bu soruya şöyle cevap verdi: “Çünkü verilen destekler doğrudan elektrik şirketi DEDAŞ’ın hesabına aktarılıyor. Yani aslında destek çiftçiye değil, elektrik şirketine verilmiş oluyor.”

Erbeyi’nin dediğine göre Mardinli çiftçinin DEDAŞ’la çilesi devam ediyor. Bu yaz, önceki yıllarda olduğu gibi bölgede elektrik kesintileri gerçekleşmedi.

Erbeyi, Rusya'nın Ukrayna'ya başlattığı operasyon nedeniyle buğdaya ulaşımın dünya çapında güç hale geldiğini hatırlatarak, “Çiftçi biraz kıymetli oldu çünkü herkes dünya çapında bir gıda krizinden söz ediyor. Ayrıca seçimler yaklaşıyor, hükümet bu nedenle elektrik kesintilerinin önüne geçmiş olabilir” dedi.

GIDA MADDELERİNE ZAM GELECEK

Açıklanan buğday alım fiyatının piyasanın altında kaldığına dikkat çeken Erbeyi, çiftçinin bu nedenle TMO yerine tüccarlara yöneldiğini söyledi.

Çiftçinin borçlu olduğu için ürünü depoda saklayamadığına da değinen Erbeyi, “Piyasadaki fiyat daha yüksek olunca çiftçi TMO’yu tercih etmez. Çiftçi TMO’yu tercih etmesi için devletin piyasanın üstünde bir fiyat belirlemesi gerekiyor” ifadesini kullandı.

Çiftçinin elektriği kesilecek, banka haciz gönderecek diye korktuğuna dikkat çeken Erbeyi, “Hükümet üreticiye gerçek anlamda destek vermesi ve fiyatların aylık olarak güncellenmesi lazım” dedi.

Mardin Çiftçiler Derneği Başkanı Mikail Erbeyi, son olarak şu uyarıda bulundu: “Buğday tüccara satıldığı için yarın öbür gün ekmek başta olmak üzere birçok gıda maddesine zam gelecek.”

DOLMUŞLARIN KLİMA SORUNU

Kızıltepe’den Diyarbakır’a dolmuşla dönecektim. 40 derece sıcağa rağmen dolmuşta klimanın çalıştırılmayacağını yılların deneyimiyle biliyordum. Ancak kendi kendime bu kez şoförle tartışmayacağıma dair söz verdim. Sözümde durdum. Yolcuların şoförle tartışmasını izlemekle yetindim. Şoför, “Klima açık” diyordu ancak yalan söylediğini hepimiz döktüğümüz terden biliyorduk. Yol boyunca bir yandan terlerken bir yandan da tutuklanan 16 gazeteci arkadaşımla ilgili yazı yazmaya çalıştım.

Sonunda Diyarbakır’a ulaşınca, beni evime bırakacak başka bir dolmuşa bindim. Dolmuşun bütün pencereleri açıktı ve kliması, tahmin edilebileceği gibi, kapalıydı.

Yolculardan bir kadın, şoföre, “Klima yok mu kaptan?” diye seslendi. Şoför belki sıcaktan bunalmış, yorulmuştu. İstifini bozmadı, gözlerini yoldan ayırmadı ve sesini yükseltmeden, “Var” dedi. Kadın klimayı açmasını isteyecekti ki kaptan, “Klima var, bozuk da değil” diye devam etti. Kaptanın ses tonundaki öfke hissediliyordu ancak yine de bağırmadan, “Mazota her gün zam yapılmış, klimayı açarsam ben ne kazanacağım?” diye sordu. Kadın, şoföre değil, bütün yolculara, “Adam da haklı” dedi.