'Marketten değil yerel üreticiden tüketin'
Çiftçi-Sen'in çağrısı: Kır ve kent arasında dayanışma ittifakları kurulmalı. Marketlerden değil, yerel köylü kooperatiflerinden, yerel üretici topluluklarından tüketelim. Küçük ölçekli, yerel tohumlarla, yerel çeşitleri üreten çiftçi ve köylülerin ürünlerini tüketiciye ulaştıran mekanizmalar oluşturulmalı,
DUVAR - Çiftçiler Sendikası, kır ve kent arasında dayanışma mekanizmaları geliştirilmesi ve tüketimde marketlerin değil yerel kooperatiflerin tercih edilmesi çağrısı yaptı.
Çiftçiler Sendikası (Çiftçi-Sen) Genel Başkanı Ali Bülent Erdem ve Genel Sekreter Berin Ertürk, 17 Nisan Dünya Çiftçilerinin Mücadele Günü vesilesiyle yaşadıkları zorlukları anlatan bir mektup kaleme aldı.
'EKOLOJİNİN BOZULMASI YENİ SALGINLARIN HABERCİSİ'
“Toprak, Onur, Yaşam” başlığını taşıyan mektupta dünya çiftçilerinin mücadele günü olan 17 Nisan’ı tüm dünyayı etkileyen korona virüsüy nedeniyle, karantinalı günlerde karşılaştıklarını belirten Ertürk, “Korona virüsü göstermiştir ki doğanın tahrip edilmesi, ekolojik sistemin bozulması, endüstriyel tarımın yıkıcı etkisi yeni salgınların da habercisi” dedi. Mektupta, şirketlerin gıda sisteminin salgınların ortaya çıkmasında önemli bir rolünün olduğu gibi, ürettikleri besin değeri düşük sağlıksız gıdalarının da insanların bağışıklık sistemlerini zayıflattığı vurgulandı.
'TARIMSAL REFORMLAR ACİLİYET KAZANDI'
Salgın nedeniyle tüm dünyada gıda problemi ortaya çıktığını ve sermaye tarafından toprakları gasp edilen, toprağa erişim hakları elinden alınan, mülksüzleştirilen küçük çiftçinin ve köylülerin insanlığı beslemedeki önemli rolünü dünyanın her yerinde yeni görüldüğü anlatılan mektupta, “Her ülkenin tarımsal reformlar yapması, ekolojik köylü tarımını yaygınlaştırarak şirketlerin kontrolündeki bir gıda sistemi yerine gıda egemenliğini inşaya yönelmesi insanlık için daha da aciliyet kazandı. Salgın karşısında sağlık ve ekonomik yönden korumasız bırakılanlar kırsalda yaşayanlar, çiftçiler, mevsimlik tarım işçileri ve kentli emekçi sınıflardır. Salgının derinleştirdiği ekonomik kriz karşısında teşvikler sadece sermayeye ve şirketlere yönelik olmakta, toplumun çoğunluğu için ise acil önlemler yetersiz kalmaktadır” denildi.
'KOMŞUMUZUN DÜKKANINDAN ALIŞVERİŞ YAPALIM'
Kır ve kent arasında dayanışma ve sınıf ittifakları kurulup, güçlendirilmekten başka çarenin olmadığı dile getirilen mektupta, şu ifadelere yer verildi: “Taleplerimiz için sesimizi ortaklaştırırken, içinde bulunduğumuz zor koşullarda yaşayabilmek ve ayakta kalabilmek için birbirimize daha çok bağlanmak ve dayanışma içinde olmak zorundayız. Yaşadığımız koşulları bile fırsata çevirip daha çok kazanma hırsı içinde olan tarım şirketlerinin, ilaç şirketlerinin ve benzer küresel şirketlerin gerçek yüzlerini ortaya çıkarmalıyız. Şirketlerin gıdayı tamamen kontrol etme isteklerine evlerimizde, çiftliklerimizde yaratıcı pratikler ortaya koyabilir, pencerelerimizi, bahçelerimizi, tarlalarımızı eylem alanına dönüştürebiliriz. Dayanışmayı örerek, komşularımızla ve dostlarımızla nasıl paylaşacağımızı, toplumun en kırılgan kesimlerine nasıl yardım edebileceğimizi planlayabiliriz. Marketlerden değil, yerel köylü kooperatiflerinden, yerel üretici topluluklarından tüketelim. Küçük ölçekli, yerel tohumlarla, yerel çeşitleri üreten çiftçi ve köylülerin ürünlerini tüketiciye ulaştıran mekanizmalar oluşturulmalı, tüketici olarak da tercihimiz bu ürünlerden yana olmalıdır. Komşumuzun dükkanından alışveriş yapalım. Yerel ekonomiyi güçlendirelim. İnsani değerleri yükseltelim." (Kaynak: MA)