Mars’ı yaşama elverişli hale getirebilir miyiz?

Mars'ın yaşanabilir hale gelmesinde ince bir silika aerojel katmanının işe yarayabileceği öne sürülüyor. Araştırmacılar, bu stratejinin geniş bir Mars bölgesinde kullanılabileceğini belirtiyorlar.

Abone ol

Mike Wall

Mars’ı yaşama elverişli bir dünyaya dönüştürmek için gezegen çapında insanüstü bir çabaya gerek yok.

Yeni bir araştırma, insanlığın, Mars yüzeyine ya da hemen üzerine ince kumdan üretilen aerojel (köpüğe benzer) yamalar yaparak, Kızıl Gezegen’i görece ucuz ve kolay bir şekilde yaşanabilir hale getirebileceğini öne sürüyor. Yalıtım aerojeli, yüzeyi buz halindeki suyu eritecek kadar ısıtacak ve aynı zamanda zararlı ultraviyole (UV) radyasyonunu engelleyecek, ayrıca potansiyel olarak bitkilerin ve diğer fotosentetik (güneş ışığıyla beslenen) yaşamın gelişebileceği bir ortam yaratacak.

Araştırma ekibinin söylediğine göre, bunu yapmaya yakında başlayabiliriz.

Harvard Üniversitesi’nde Çevre Bilimi ve Mühendisliği doçenti olan araştırma başyazarı Robin Wordsworth verdiği demeçte, “Gelecekte, yüzyıllar boyunca sürecek bir şeyden ziyade, birkaç on yıllık zaman ölçeğinde elde edilebilecek veya daha iyisi asla insani yeteneklere bağlı kalmayacak bir şey üzerinde kafa yormak istedik.”

MİLYARLARCA YIL ÖNCE YAŞAMA ELVERİŞLİYDİ

Mars yüzeyi, göllere, nehirlere ve hatta büyük bir okyanusa sahip olduğu antik geçmişinde yaşama gayet elverişliydi. Buna karşın, yaklaşık 4 milyar yıl önce gezegenin küresel manyetik alanını yitirmesinin ardından işler dramatik biçimde değişti.

Güneşten gelen yüklü parçacıklar, Mars’ın bir zamanlar kalın olan atmosferini sıyırmaya başladı ve en sonunda onu aşırı ısıyı ya da UV radyasyonunu atmosfer dışında tutamayan ince bir katman haline getirdi. Neticede, yüzey son derece soğuk ve kurak bir hale geldi ve belki de Dünya benzeri yaşam için tek potansiyel yer olarak geride yeraltı akiferlerini (su rezervlerini) bıraktı. (Ve kimi araştırmacılar, Mars’ın yüzey altının bugün mikrobiyal yaşamı desteklemek için en iyi ihtimal olduğunu düşünüyorlar.)

Mars yüzeyini daha misafirperver bir hale getirmeyi amaçlayan birçok tartışma, bu atmosferi eski ihtişamlı günlerine geri döndürme üzerine odaklanıyor: Örneğin, büyük miktarda su buzunu ve donmuş karbondioksiti buharlaştırarak onu güçlendirmek. Ne var ki, Wordsworth’ün yukarıda atıfta bulunduğu üzere, bu tür “gezegen mühendisliği” çabaları son derece zor, pahalı ve zaman isteyen uğraşlardır.

Öte yandan, o ve meslektaşları farklı bir yol bulmuş olabilirler. Wordsworth, Mars’ın kutuplarında bulunan karbondioksit buzu katmanlarındaki karanlık noktalar üzerinde yapılan gözlemlerden esinlendiklerini söylüyor. Bu lekelerin “katı hal sera etkisi” sonucunda oluştuğu düşünülüyor; bu durumda, güneş ışığı emilir ve yarı saydam kar ve buzun içini ısıtarak nesneleri eritir.

KUM BAZLI AEROJEL İHTİYACIMIZI KARŞILAYABİLİR

Wordsworth ve ekibi, nano ölçekteki ağlara bağlı kum kümelerinden oluşan ‘silika aerojel’ ile benzer bir etki elde etmek amacıyla yola çıktı. Hacimsel olarak yüzde 97’den fazlası havadan oluşan bu malzeme, Dünya’da ve Dünya dışında bir yalıtkan olarak yaygın biçimde kullanılıyor. Silika aerojeller, örneğin pasif yolla ısıtılan binaların ortak özelliği ve malzemenin ince katmanları, NASA’nın Spirit ve Opportunity uzay araçlarını Kızıl Gezegen’in aşırı derece soğuk olan gecelerinde sıcak tutarak korumaya yardımcı oluyor.

Araştırmacılar, silika aerojelleri, laboratuvarda oluşturulan Mars koşullarına maruz bırakarak, Kızıl Gezegen’in yüzeyine ulaşan aynı miktardaki güneş enerjisiyle test ettiler. Yalnızca 2 ilâ 3 santimetre kalınlığındaki bir aerojel tabakasının, altındaki zeminin sıcaklığını 50 santigrat dereceye kadar artırabileceğini keşfettiler. Bu, Mars’ta yıl boyunca yeraltı buzunu eritmek ve birkaç metre derinliğe kadar erimiş halde tutmak için yeterli. Araştırma ekibinin üyeleri, silika aerojellerin UV ışığını engellediğini, bu nedenle altında kalan her şeyi zararlı radyasyondan da koruyacağını ifade ediyorlar. Aerojel, doğrudan doğruya gezegen yüzeyine yerleştirilebilir ve kiremitler gibi etrafa kırmızı bir toz saçar. Wordsworth, bunun yanı sıra, aerojel tabakanın gıda ürünlerinin ve diğer bitkilerin yetiştirilebileceği seralar inşa etmek için de kullanılabileceğini söylüyor. Wordsworth, e-posta ile verdiği demeçte, “Daha geniş bir alana yayılması, serayı etkisini daha verimli hale getirir” diyor. “Tabakayı yüzeyin hemen üzerine veya biraz yukarısına yerleştirmeniz, temel fizik koşulları üzerinde büyük bir etkiye yol açmaz.”

KULLANILABİLECEK DEVASA BİR KUŞAK VAR

Araştırmacılar, bu stratejinin geniş bir Mars bölgesinde kullanılabileceğini belirtiyorlar. 45 derece kuzey ile 45 derece güney enlemi arasında bulunan hemen her bölge, kayda değer bir ısınmaya neden olacak kadar güneş ışığı alacak. Ayrıca, bu enlemler arasındaki devasa kuşakta bol miktarda yüzeye yakın su buzuna ve (aerojelden ışık engelleyici hafif tozları etrafa taşımak için) faydalanılabilecek rüzgârlara sahip birçok bölge bulunuyor.

Wordsworth, Nature Astronomy dergisinde çevrimiçi olarak yayınlanan yeni çalışmasının yalnızca bir ilk adım olduğunu vurguluyor. Her şey planlanan biçimde giderse, ikinci adım, Güney Kutbu ya da Şili’deki Atacama Çölü gibi bir Mars benzeri alanda aerojel tekniğini denemek olacak.

Bu tür saha deneyleri yolunda gitse bile, baş edilmesi gereken ek zorluklar çıkacaktır. Mesela, bir görev esnasında silika aerojel Mars’ta tam olarak nasıl dağıtılabilir? Malzemeler Dünya’dan mı taşınır (silika aerojellerinin büyük oranda hafif ve ticari yollardan temin edilebilir olması şartıyla maliyet düşük olur) yoksa Kızıl Gezegen üzerinde zaten var olan malzemelerden imal edilebilir mi?

HERHANGİ BİR ENGEL GÖRÜNMÜYOR

Wordsworth ve ekibi bu tür mühendislik sorunlarını ele almıyorlar. Bununla beraber, ekip, bu noktada sekteye uğratıcı herhangi bir etken görmediğini sözlerine ekliyor.

Bunların dışında önemli bazı etik hususlar da söz konusu. Örneğin, insanlığın Dünya kökenli organizmaları farklı bir gezegene, özellikle de geçmişte kendi biyosferine sahip olması muhtemel bir gezegene götürmesi doğru mu?

Ancak araştırmacılar ve görev planlaması yapanlar, yıllardan beri böylesi gezegensel koruma meselelerini tartışıyorlar. Ve bu tartışma, astronotları ve trilyonlarca otostopçu mikrobu bilim-kurgu hayallerinden gerçekliğe ulaşana dek, Mars yüzeyine indirme arayışı sırasında daha da fazla hararetlenecek.

Wordsworth, aerojel fikrinin, gezegen çapında bir evcilleştirme çabasından daha az tartışmalı olmasını beklediğini ifade ediyor.

“Bana kalırsa, atmosferi küresel olarak değiştirmenin aksine, yerel ve ölçeklenebilir bir yaklaşım kullanmanın avantajı, bunu denemeyi planladığınız bölgeyi önceden dikkatlice inceleyebilmeniz,” diyor. “Ayrıca eski haline getirilebilir.”

* Yazının aslı Space sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)