21 Aralık'ta meclisten geçen kanun ve peşinden “TRT payını kesiyoruz” denilerek 31 Aralık’ta elektriğe yapılan katmerli zamlar aklımızı başımızdan almıştı. Sonrasında faturalar geldikçe durumu fark etmeler, ödeme yaptıkça çıldırmalar derken ocak ayı sonunda elektrik zamları toplumda iktidara öfkenin itici gücü oldu. Ta ki 31 Ocak akşamına kadar. O akşam açıklanan kademe artışı (konutlarda aylık 150 kwh’den 210 kwh’e çıkması) indirim diye sunuldu ve 4 gün sonra başlayan eylemler toplumun bunu “indirim” olarak görmediğini ortaya koydu.
28 Şubat akşamı hükümet yeni bir “indirim” daha açıkladı.
Bu açıklama ile herkes yeni faturasını merak ediyor. Bu süreçte toplum olarak elektriğin gerçek maliyetini de öğrendik. Eskiden elektriğin maliyeti yakıt maliyeti, işletme maliyeti, dağıtım maliyeti ve devlete verilen çeşitli vergilerden oluşuyormuş, değil mi? Son 10 yılda bunlara özelleştirme maliyeti, bankalara ödenen borçların maliyeti eklenmiş. Onu da öğrendik.
28 Şubat’ta açıklanan “indirim” ile (i) sulama ve meskenlerde KDV indirildi, (ii) ticarethanelere de kademe getirildi ve (iii) konutlardaki kademe de arttırıldı. Hükümet geri adım attı gibi görünüyor ama burada önemli bir detay var. Bu indirimde devlet dağıtım ve üretim şirketlerinin kalemlerine dokunmadı, dokundurmadı.
Yani devlet elektrikte 28 Şubat’ta KDV ve kademe ile özel şirketlerin gelirlerin indirim yapmadı. Ortada indirimden çok manevra var. Hesabı yapınca net resim ortaya çıkıyor.
ELEKTRİK ZAMLARININ KRONOLOJİSİ
Elektrikte 1 kuruş zammın, halkın cebinden 2,3 milyar TL toplanması demek olduğunu artık biliyoruz. Faturamız temmuzda bir ay öncesine göre 12 kuruş, bir yıl öncesine göre 21 kuruş zamlanmıştı. Ağustosta gelen faturalar ile bu zammı hissettik ve yılbaşında gelecek zamların çerçevesi o gün belli idi. Eylül ayında elektrik zamları için rıza üretildiğini zaten tartışıyorduk ve zamda dağıtım ve üretim şirketlerinin payını öğrenmiştik. Hükümet o kadar göstere göstere bunları hazırlıyordu ki, ekim ayında “Enerjide Zamları Beklerken” başlıklı analizde zaten resim çok netti. 1 kuruşluk indirim diye satılan TRT payını kaldıran teklif Meclis’e geldiğinde kanun teklifi ile soyulduğumuzu biliyorduk. O zaman bugün servis edilen “kur artışı” gerekçesini de aslını biliyorduk, çünkü çalışmıştık.
1 Ocak'tan sonrasını anlatmıyorum.
ZAMMIN ARİTMETİĞİ
Zamların kronolojisi bu iken aritmetiği de çok net aslında. Burada iki şeye bakmak lazım Birincisi, birim elektrik tüketimi ne kadar zamlandı? İkincisi ise toplumsal faturamız ne kadar değişti? İlki bireysel hesabımızı kafamıza oturmak için faydalı. İkincisi ise buradaki sermaye transferine ne kadar kurban edileceğimizi görmek için önemli. İlki kendimiz, ikincisi hepimiz için kritik.
Birim fiyattan başlayacak olursak, evime gelen faturadan başlayalım. Aralık ayında bir kwh elektrik için 91,6 kuruş öderken, mart ayında ilk kademe 126 kuruş, ikinci kademede 188,5 kuruş ödeyeceğiz. Yani indirimle bile zammımız birinci kademede yüzde 37. Üst kademede bu yüzde 109’a çıkıyor. Konutların toplamda ödeyeceği fatura yüzde 50’den fazla artacak demek!
Ama burada ikinci bir sorun var ki, zammın zemini olan 21 Aralık günü meclisten geçen 7346 sayılı kanunun gerekçesi tamamen boşa düştü. Siz 240 kwh kademe ile tasarrufa yönlendirme görmüyorsunuz, alt kademeye bile bu kadar zam ile diğer gerekçeler boşa düşüyor. Kanun keyfî ve göstermelik olarak geçti. Ama sonuçta bu hali ile bile partilerin ret oyu vermemesinin acısını bugün bu zamlarla biz ödüyoruz.
Böylece aralık ayında 92 kuruş olan elektrik için bugün alt kademede 126 kuruş, üst kademede 188,5 kuruş ödeyeceğiz. Hesabı buna göre yapıyoruz artık.
Ama faturamız bununla bitmiyor.
ELEKTRİKTE TOPLAM FATURAMIZ: 927 KURUŞ!
Yılbaşından önce bizler elektriği 92 kuruş ödüyorduk. Zamdan sonra kamunun ürettiği ve dağıtım ve tedarik şirketlerine verdiği elektriğin bedeli 32 kuruşa çıktı! Bizim şimdi faturamız 126 kuruş ya da 188,5 kuruş değil aslında. Bizler, örneğin; tarımsal sulamadaki faturayı da, o ürünü işleyen sanayi tesisinin faturasını da, o ürünü satan ticarethaneyi de ve sabah karanlıkta kalktığımızda karanlık sokağın faturasını da bir şekilde ödüyoruz.
Basitçe anlatalım mı?
Çiftçi tarlasını sulamak için elektrik kullandığında bir kilowatt saat için 188,5 kuruş öderken, onu paketleyen tesis yaktığın bir kilovat saat için en az 176 kuruş ödüyor. O ürünü satan ticarethane de en az 205,5 kuruş ödüyor ve onu aldıktan sonra akşam eve gelirken yol aydınlatmasına da 231 kuruş ödüyoruz. Biz sadece bizim ödediğimiz 126 kuruşu biliyoruz. Ama şu saydıklarımı toplarsam 927 kuruş ediyor.
EÜAŞ dağıtım ve tedarik şirketlerine 32 kuruşa elektrik satarken onlara büyük fayda sağlıyor. Ama bize gelince tarım, sanayi, ticarethane, aydınlatma ve evdeki faturamız dahil her biri birer kilovat saatten 927 kuruş ediyor.
Sembolik bir hesap ama sonuçta hepsini biz ödüyoruz.
TOPLUMSAL FATURA NE OLDU?
Ekim ayında toplum olarak elektriğe yaklaşık 20 milyar TL ödedik. Bu konuda Neriman Usta’nın ilk çalışmasını hatırlarsınız. Son fiyatlarla başka bir çalışma ile güncelledi. Hesaba göre ekim ayında 20 milyar TL öderken şimdiki “sözde indirimler” ile faturamız 40 milyara düşüyor (!). Bir başka deyişle ekim ayında bir fatura öderken, martta iki fatura ödeyeceğiz.
Peki toplam elektrik faturamız ne oldu? Şimdi sıkı durun ve ayakta iseniz mutlaka oturun. Aralık 2021 fiyatlarına göre biz, yılda çeyrek trilyon lira elektrik faturası ödüyorduk. Mart 2022 fiyatları ile buna bir çeyrek trilyon lira daha ekleyerek tam yarım trilyon liralık elektrik faturası ödeyeceğiz. Bu faturayı yurttaşlar, çiftçiler, esnaf, sanayici ödeyecek. Toplanan para dağıtım, tedarik, üretim şirketleri ve vergi dairesi arasında paylaşılacak.
Dağıtım, perakende ve üretim şirketlerin mutluluğunu, beşinci dalga zamların keyfini anlayabiliyor musunuz?
ELEKTRİKTE SOYGUN MU VAR?
28 Şubat’ta açıklanan zamlarla elektrik faturamız aralık ayına göre alt kademede yüzde 37, üst kademede yüzde 106 artarak akıl almaz bir zam olarak döndü. Hükümet buna indirim dedi. Zamdan indirim aslında.
Ama daha kötüsü, aldığımız tarım ürününden, bunların üretildiği ve satıldığı yerlere kadar gelen zamlar yüzde 69 ila yüzde 129 arasında gerçekleşti. Sabah karanlıkta işe giderken yanan sokak lambasına gelen ise zam tam yüzde 148!
Böylece kamu bir kilovat saat elektriği dağıtım ve tedarik şirketlerine 32 kuruştan satarken, bize evlerde 126 kuruş, tarımda 188 kuruş, ticarethanede 205,5 kuruş, sanayide 228 kuruş, aydınlatmada ise 231,6 kuruş ödetecekler. Her birinden bir kilovat saat yaksak 927 kuruş ediyor.
Ama daha kötüsü ise bu indirimden sonra yıllık toplam faturamızın çeyrek trilyon liradan yarım trilyon liraya çıkması.
Basitleştirelim mi? Aralık ayında 92 kuruş öderken şimdi 126 kuruş ödeyeceğiz. Ama buna eve giren gıdanın sulama, işleme, satış ve yol aydınlatması için birer kilovat saat daha eklersek 927 kuruş ediyor. Bu sembolik bir hesap ama biz yine de ödüyoruz. Bunları toplayınca yılda çeyrek trilyon lira olan halktan toplanan elektrik faturası çeyrek trilyon lira daha artıp yarım trilyon liraya çıkıyor.
Ne güzel indirim değil mi? Biz bunu EPDK verileri ile hesaplıyoruz ve muhtemelen size inanılmaz geliyor. Mart ayı faturası gelince tedarik şirketleri sizin için hesaplayacak ve ekim ayı faturasından iki tanesi mart ayında önünüze koyulunca size inanılmaz gelmeyecek.
Muhtemelen o an çıldıracaksınız...