MEB'in müfredat taslağına 'anadilde eğitim' tepkisi
Eğitim Sen Diyarbakır 2 Nolu Şube Eşbaşkanı Serhat Kılıç, Milli Eğitim Bakanlığı'nın müfredat taslağını 'tek tip' olarak değerlendirerek tepkisini dile getirdi.
DUVAR - Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanlığı'nın açıkladığı ve eğitim sendikalarının tepkisine yol açan müfredat taslağına ilişkin bir değerlendirme de Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Diyarbakır 2 Nolu Şube Eşbaşkanı Serhat Kılıç'tan geldi. '
MA'nın haberine göre, anadilde eğitim' vurgusu yapan Kılıç, "Farklı kimliklerin görünmediği, tek kimliğin esas alındığı, tek mezhebin esas alındığı dayatma bir müfredat olmaz" dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), tüm öğretim kademelerindeki zorunlu derslere ait "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" yeni müfredat taslağını açıkladı. Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, yeni müfredatın 'değerlerine bağlı, hayallerini gerçekleştirebilecek' çocuklar yetiştirmek amacını taşıdığını ileri sürdü.
Ancak müfredatta 'dini eğitim' ağır basıyor. Söz konusu durum eğitim örgütlerinin tepkine yol açtı.
'DİN' AĞIRLIKLI EĞİTİM
Müfredat taslağına göre çocuklar, 4’üncü sınıftan itibaren dini eğitimlere maruz kalacak. Yeni müfredatta 5, 6, 7 ve 8’inci sınıflar 'Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi' dersinin yanı sıra 'Peygamberimizin Hayatı Dersi' ve 'Kuran-ı Kerim Dersi' yer alacak.
Bir yıl boyunca her bir ders için toplam 72 saat belirlenirken, ortaöğretim de öğrenciler toplamda 216 saat dini eğitime maruz kalacak.
Lise öğrencileri de benzer dersler görecek. 9’uncu sınıfta ek olarak “Temel Dini Bilgiler Dersi” de yeni müfredatta yer aldı. 9’uncu sınıfta öğrenciler 252 saat, 10,11 ve 12’nci sınıfta ise 216 saat dini eğitime maruz kalacak.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Diyarbakır 2 Nolu Şube Eşbaşkanı Serhat Kılıç, bakanlığın yeni müfredat taslağını değerlendirdi.
‘TEK TİP BİR MODEL’
AK Parti iktidarı döneminde müfredatta 2 kez değişikliğe gidildiğini söyleyen Kılıç, "Eğitime etki eden birçok şey var; ama en önemlisi müfredattır. Türkiye’nin neresinde olursa olsun, öğrenciler hangi kimlikte olursa olsun benzer bir müfredat görecekler. Dolayısıyla bu süreç tüm ülkeyi ilgilendiriyor. Bu müfredat 'yerli ve milli müfredat' olarak ifade edildi. Yerli ve millilik üzerinden; tek din, tek inanç gibi ifadeler eğitimde karşılık bulsun diye ortaya konmuş bir müfredat” dedi.
'ANADİLDE EĞİTİM OLMALI'
Tüm toplumun ihtiyaçlarını karşılayan bir müfredata ihtiyaç olduğunu vurgulayan Kılıç, "Müfredatta görünmeyen ve ülkedeki en büyük problem olan anadilde eğitim hakkı olmalı. Bu başlı başına problemler teşkil ediyor. Eğitim anadilde olmalı. Demokratik, bilimsel ve laik olmalı. Bu ilkeler ışığında bir müfredat hazırlanmalı. Farklı kimliklerin görünmediği, tek kimliğin esas alındığı, tek mezhebin esas alındığı dayatma bir müfredat olmaz" şeklinde konuştu.
(HABER MERKEZİ)