Meclis’te yarım kalan konuşma: İş güvencesi, kadro talebi 

Meclis’te duygulandığı için konuşmasını yarıda kesen Kamu Süresiz Sözleşmeli Memurlar Derneği Başkanı Adem Atacan, tayin hakkı, süt izni gibi konularda yaşadıkları sorunları anlattı.

Abone ol

ANKARA - Kamuda 4/B statüsünde sözleşmeli istihdam edilen yüz binlerce kişi uzun yıllardır kadro mücadelesi veriyor. Özellikle süresiz sözleşmeli personel olarak çalışanlar, çalıştıkları kurumlarda ’aynı işi’ yaptıkları kadrolu memurlardan farklı olarak tayin, görevde yükselme ve yıllık izinlerin devredilmesi gibi haklardan yararlanamıyor. Üstelik iş güvenceleri de yok. Bu da sözleşmeli personellerin, mağduriyetine ve hak kayıplarına yol açıyor. 

Türkiye’de sayıları 500 bini aşan sözleşmeli personelin hak ve menfaatlerini korumak, sorunlarını ve taleplerini kamuoyuna duyurarak yetkili birimlere iletmek amacıyla kurulan ’Kamu Süresiz Sözleşmeli Memurlar Derneği’, 2019 yılından bu yana “kadro” talebiyle faaliyetlerini sürdürüyor.  

Düzce merkezli kurulan ve tüm Türkiye’yi kapsayarak bin 108 üye sayısına ulaşan dernek, son iki yılda birçok siyasi parti ile de temasa geçerek, kadro probleminin TBMM’de çözüme kavuşturulması için çalışma yürütüyor.  

Geçtiğimiz hafta Dernek Başkanı Adem Atacan, İYİ Parti grup toplantısında milletvekillerine seslendi, duygulanması sebebiyle konuşmasını yarıda kesmek zorunda kaldı. Atacan ile Meclis’te yarım kalan konuşmasını, sözleşmeli memurların sorunlarını ve taleplerini konuştuk.  

'İŞÇİ SAYILMAYAN KAMU HİZMETİ GÖREVLİLERİ'

Sizi ve faaliyette bulunduğunuz derneği Meclis’te duygulandığınız için yarım kalan konuşmanızdan dolayı yeni yeni tanımaya başladık aslında. Öncelikle sormak istediğim; istihdam şekilleri arasında mağduriyete en açık olan tür sözleşmeli personeller. Sözleşmeli personelin iş çerçevesini nasıl tanımlasınız? 

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesinde “Kamu hizmetleri; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürülür” demek suretiyle devletin üç türlü istihdam şekli öngörülmüştür. Söz konusu istihdam şekillerinden biri de sözleşmeli personel olarak öngörülmüştür. 657 sayılı kanunda sözleşmeli personel şu şekilde açıklanır: “Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde, Cumhurbaşkanınca belirlenen esas ve usuller çerçevesinde, ihdas edilen pozisyonlarda, mali yılla sınırlı olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir.”  

HAK KAYIPLARI: TAYİN HAKKI YOK, İŞ GÜVENCESİ YOK, SÜT İZNİ KISITLI  

En çok tartışılan konulardan birisi sözleşmeli personellerin yaşadığı hak kayıpları. Sözleşmeli personellerin şartlarını açıklayacak olursak onları kadrolu memurlardan ayıran farklılıklar nelerdir? 

Sözleşmeli personellerin hakları ne yazık ki sadece sözleşmeli personel çalıştırılmasına ilişkin esaslarda olduğu kadardır. Dolayısı ile işçi ve memur hakları gibi özel bir yönetmelikle tüm haklarının düzenlendiği bir kanun mevcut değildir. Öncelikle sözleşmeli personellerin kurumlar arası nakil hakkı ve tayin hakları yoktur. Dolayısıyla kişi bütün hayatını o ile göre planlamak zorunda, çalıştığı il dışında biriyle evlenmesi durumda eş durumdan tayin alamayacağı sıkıntısı vardır.  

Sözleşmeli personellerin disiplin yönetmeliği bulunmaması sebebi ile diğer memurlara verilebilen uyarı, kınama, aylıktan kesme, vs. cezalar sözleşmeli personele verilememektedir. Dolayısıyla da sözleşmeli personele verilebilecek tek ceza sözleşmenin feshidir. Bu durumda da hem kurum hem de çalışan mağdur oluyor. Sözleşmeli personellerin yıllık izinleri her yıl 31 Aralık’ta güncellenmekte olup bir sonraki yıla yıllık iznin devri mümkün değildir.  

'SÖZLEŞMELİ PERSONEL ANNE ÇOCUĞUNA KARGO İLE SÜT GÖNDERMEYE BİLE ÇALIŞTI' 

Öte yandan da anne olan personele verilen süt izni süresi kadrolu memurlarda yarım günken, süresiz sözleşmeli personeller 3 saat izin kullanabilmektedir. Aynı birimde aynı işi yapan çalışanlar arasında açık bir şekilde ayrımcılık yapılmaktadır. Süresiz sözleşmeli personellerin hizmet ihtiyacı kalmaması durumunda kurum tarafından sözleşmesinin feshi söz konusu olabileceği için ne yazık ki iş güvenceleri yoktur. Hatta bu konuyla ilişkin çok acı bir örnek var. Eşlerin ikisi de farklı şehirlerde sözleşmeli personel olarak görev yapan iki arkadaşımız var. Bu arkadaşımız kısa süre önce doğum yapıyor ve çocuğunu görevli olduğu Mardin’e götüremiyor ve annesi bakıyor. Eşi de Diyarbakır’da sözleşmeli olduğu için ne aile birliği korunabiliyor ne de bebeğin bakımı tam yapılabilir. Anne o kadar çaresiz kalıyor ki, sütünü sağarak çocuğuna eczaneden aldığı özel poşetlere koyarak kargo ile göndermeye çalışıyor ama tabi bozuluyor. Bu gibi o kadar çok çaresiz aile var ki, örnek bitmez.  

'TAYİN HAKKI OLMADIĞI İÇİN TACİZ VE TEHDİT EDİLDİĞİ YERDE ÇALIŞMAYA ZORLANIYOR'

Sözleşmeli personellerin yaşadığı hak kayıpları arasında önemli olanlardan bir tanesi tayin haklarının olmaması. Sanırım en çok zorluk da bu durumdan kaynaklanıyordur. Bu alanda ne gibi mağduriyetler yaşanıyor? 

Bir üniversitede süresiz sözleşmeli olarak görev yapan arkadaşımız ediliyor. Memleketinden binlerce kilometre uzakta yıllardır çalışan arkadaşımız durumu yetkililere bildiriyor; ancak herhangi bir çözüm bulunamıyor. Çözüm de olmayınca arkadaşımız farklı bir ilde görev yapmak istiyor ve maalesef mevzuat gereği böyle bir şeyin mümkün olamayacağı söyleniyor. Bu arkadaşımız huzursuz olduğu bir ortamda çalışma zorunda bırakılıyor. Yani arkadaşımız can güvenliği olmasa da o ilde yaşamaya mecbur bırakılıyor. Yine farklı bir üniversitede süresiz sözleşmeli personel olarak görev yapan arkadaşlarımızdan eşleri polis, uzman çavuş, vs. olan ve zorunlu görev yeri değişenler tayin, nakil olamadığı için aileleri bölünmektedir. Bu konuda yüzlerce çalışan mağdur olmaktadır. 

PANDEMİDEN ETKİLENENLER 

Son bir yıldır pandeminin de etkisiyle hayat durma noktasına geldi. Bu durum sözleşmeli personelleri nasıl etkiledi? 

Bu dönem özellikle bizler için çok çaresiz, zor ve içinden çıkılmaz dediğimiz kadar dayanılmaz geçiyor. 4B sözleşmeli personeller, şehir değiştiremedikleri için çoğu zaman görev yaptıkları illerde tanıdıkları dahi olmayabiliyor. Mesele sağlık çalışanları korona virüsüne yakalandıklarında kendilerini ailelerinden, çocuklarından izole etmekte zorlandı. En zoru da okulların, kreşlerin kapatıldığı andaki bizlerin durumu. Bu süreçte bakıcı dahi bulamadık. Çoğu zaman her iki ebeveynin çalıştığı evlerde çocukları, evlere kamera yerleştirerek evlere kilitlemek durumunda dahi kaldık.  

'BİZLERİN KAMU MALİYESİNE EK BİR KÜLFETİ YOK, SADECE STATÜ DEĞİŞİKLİĞİ İSTİYORUZ' 

Geçtiğimiz günlerde İYİ Parti grup toplantısında yaşadığınız sorunları anlatırken duygulandınız ve konuşmayı yarıda kesmek zorunda kaldınız. Bugün ise Meclis’te yarım kalan konuşmanızı tamamladınız. Son olarak dernek olarak şu ana kadar yürüttüğünüz faaliyetler ve öncelikli talepleriniz nelerdir?  

Şu ana kadar sözleşmeli personelinin kadroya alınması için birçok çalışma yürüttük. Dernek yönetim kurulu olarak, TBMM’de grubu bulunan AKP, CHP, İYİ Parti ve MHP ile görüşmeler yaparak randevu talep ettik.  Birçok parti ile sosyal medya hesabımız İnstagram üzerinden canlı yayınlar yaptık ancak AK Partili milletvekillerine ulaşamadık. Randevu taleplerimize dönüş yapılmadı. Meclis’te kürsüye çıktığımda yaşadığımız zorluklar nedeniyle çok duygulandım. Meral Akşener, Ramazan’dan sonra yeniden konuşabileceğimi söyledi. Bizim bu güne kadar ki çalışmalarda da taleplerimiz belli: Bizlerin kamu maliyesine ek bir külfeti yok, sadece statü değişikliği istiyoruz. Kadromuz var, özlük haklarımız yok. Sözleşmeli olarak çalıştırılan kamu çalışanlarının yaşam standardında yükselmeye gidilmeli ve insani hakları iade edilmelidir! Memurluk güvencesi memurun şahsına değil, yürüttüğü kamu hizmeti adına devletin güvencesidir. Bu sorun da TBMM’de ya da Cumhurbaşkanlığı tarafından çözüme kavuşturulmalıdır.