Medya Politik... Seçimin kaderi, 'askıda seçmenler'in elinde mi?
'Askıda seçmen' yakıştırması, AK Parti seçmeninin hatırı sayılır bir bölümünün partiden ‘uzak’ durmasını ifade etmek için bizzat iktidar çevrelerince benimsenmiş görünüyor.
Önce ‘askıda seçmen’ tabirini hatırlatmalı ki bu karışık başlık biraz ele gelsin…
Hatırlanacaktır, MHP lideri Devlet Bahçeli, 16 Ekim 2020 günü bir açıklama yapmış ve teşkilatlarına “askıda ekmek talimatı” vermişti:
“Hali vakti yerinde her vatan evladı, kendisine en yakın ekmek fırınına gitmeli, eğer 2 ekmek alacaksa 3 ekmek parası ödemeli. Unutmayalım ki inancımız 'Komşusu açken tok yatan bizden değildir’ esasına dayanmaktadır.”
Bahçeli’ye bu sözleri söyleten, o hafta İstanbul’da ekmek fiyatının 1.25 TL’den 1.50 TL’ye çıkmasıydı. Teşkilatlar kolları sıvadı, kampanyalar başladı, sokaklara askıda ekmek stantları kuruldu, Bahçeli resimlerinin etrafına torbalarla ekmek asıldı… Fakat bu görüntüler kısa sürede vatandaşların alım gücündeki olağanüstü gerilemenin bir işareti gibi görünmeye başladı. Muhalefet “Hani kriz yoktu” diye sordu, “Milleti ekmek alamayacak noktaya kim getirdi” diye sordu. Bu proje için, ‘Bahçeli’nin ekonomi yönetimine örtük bir eleştirisi’ diyenler bile oldu. MHP sözcüleri ve Bahçeli bu tepkilere çok kızdılar ve sert yanıtlar verdiler, ama askıda ekmek işini de sessizce sonlandırdılar. Yine de, üç hafta kadar sonra Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın “görevden affını istemesi” bile kimilerince bu kampanyaya bağlandı.
Uzatmayalım, “askıda seçmen” ironisi ilk olarak bu dönemde, sosyal medyada ortaya çıktı. Geçmişte MHP’ye oy verdiğini söyleyen bazı kullanıcılar artık kendilerini “askıda seçmen” gibi hissettiklerini söylediler. İtiraf niteliğindeki bu proje ile MHP’nin kendi seçmenini başka bir partinin gelip alması için askıda bıraktığını söyleyenler oldu.
Yaklaşık bir yıl sonra, bu ifade yeniden gündeme geldi. Cumhuriyet gazetesinin Ankara Temsilcisi Sertaç Eş, 24 Eylül 2021’de "‘Kararsız seçmen’ mücadelesi" başlıklı bir yazı yazdı. Bu yazıda AK Parti'yi terk eden ama bir başka partinin seçmeni haline de gelmeyen kalabalık bir kitle için ‘askıda seçmen’ ifadesini kullanıyordu. Bazı kaynaklara göre bu kesimin oranının yüzde 23 civarında olduğunu aktarıyor ve iktidarın da muhalefetin de kendini askıda tutan bu kesime odaklandığını söylüyordu.
Bu tabirin AK Parti çevrelerinde de benimsendiğini ise Duvar Arkası’ndan öğrendi okuyucular. Ankara büromuzun 27 Mart tarihli kulis haberinde şöyle denmişti:
Kamuoyu araştırma şirketlerinin tamamına yakını AK Parti’de oy kaybına işaret ediyor. AK Partili siyasetçiler de bu düşüşü doğruluyor ama seçmenin başka bir partiye gitmediğini, kararsız olarak beklediğini savunuyor. Bu durumdaki AK Parti seçmenini “Askıda seçmen” olarak nitelendiren bir partiliye göre “askıda duran AK Parti seçmeni” ekonomide düzelme, rahatlama olduğu takdirde hızla partisine dönecek durumda.
Belli ki ‘kararsız seçmen’ yerine ‘askıda seçmen’ ifadesi, bu kalabalık seçmen grubunu tanımlamak için daha kullanışlı bulunuyor. Belki askıda olanın, kararsız olandan daha yakın bir fiziki mesafede durduğunu ima etmeyi, bu yolla ‘çalışma şevkini’ artırmayı da hedefliyorlardır.
Bu tabirin iktidar çevrelerince benimsendiğini gösteren bir başka önemli işaret ise geçen gün Sabah yazarı Okan Müderrisoğlu’ndan geldi. Müderrisoğlu, Duvar Arkası’ndaki kulisin üzerinden iki ay bile geçmemişken, "Askıda seçmen!" başlıklı bir yazı yazdı ve şunları söyledi:
Bana göre, "kararsız seçmen" tanımı, artık klişe kaçıyor. Meselâ, AK Parti özelinde konuşacak olursak, "Askıda Seçmen" benzetmesi daha uygun görünüyor. Yani, AK Parti'ye daha önce oy vermiş, gönlü AK Parti'den yana ama ya geleceğe dair beklentisi ya da özel küskünlük nedenleri ile ayrı bir kategoride duran seçmen topluluğu mevcut. Bu insanların gözü de hâlâ AK Parti'de. AK Parti ile yürüyüşünü sürdüren seçmenlere, AK Parti'ye yatkın ama şimdilik sağı/solu gözleyen seçmenlerin asli kimliği ile yeniden kazandırılması, 2023 ve sonrasının kaderini belirleyecektir.
Eh, Duvar Arkası’nın isabetli kulisinin hakkını teslim etmeli tabii öncelikle. Fakat bir detayın daha üzerinde durmalı. Müderrisoğlu aynı yazıda, şu ifadeleri de kullanıyordu:
Kanımca şu anda, geniş halk kitleleri için tartışmasız öncelik, gıda enflasyonu! Hane halklarının tüketim kalıplarında en yüksek yekûnu tutan mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki artış, günlük konuşmaların hatta yakınmaların da ana konusu. Amenna!
O halde bir toparlayalım…
- ‘Askıda seçmen’ yakıştırması, bir kısa tur attıktan sonra gelip iktidar partileri seçmeninin, ama özellikle de AK Parti seçmeninin partiden ‘uzak’ durmasını ifade etmek için bizzat bu çevrelerde benimsenmiş.
- Bu yolla hem önemli bir oy kaybı olduğu gerçeği kabul ediliyor hem de bu sert gerçek bir parça yumuşatılmış olarak, kayıpları ‘geri kazanma’ konusunda bir umut diri tutulmaya çalışılıyor.
- AK Parti'den kopuşlar biraz kolay bir yolla fiyat etiketlerine indirgeniyor ve oradaki müstakbel bir düzelmenin oylara da derhal yansıyacağı varsayılıyor.
Üstelik tüm bunlar, Erdoğan’ın 20 Nisan’daki grup konuşmasında söyledikleriyle de örtüşüyor:
85 milyonun her bir ferdine ulaşmayı hedefliyoruz. Bilhassa bir dönem partimiz içinde yer almış, sonra farklı sebeplerle teşkilatlarımızdan kopmuş kardeşlerimize ulaşmaya özel önem ve öncelik veriyoruz.
Peki, ‘askıda seçmen’ sadece AK Parti için mi kullanışlı bir tarif? Yoksa aynı kopuşu görüp, kendisine akmasını bekleyen ama bunun bir türlü gerçekleşmemesini anlamaya çalışan, özellikle ‘sağ muhalefet’ de böyle bir zaviyeden mi bakıyor kalabalıkların oy davranışına?
Buna ilişkin de işaretler var, ama onu yarına bırakalım ve yarınki başlığımızı da şimdiden yazalım: ‘Askıda seçmen’ Gelecek ile Deva’yı birleştirebilir mi?