Mehmed Siyah Kalem ve Orta Asya’nın gizemi

Emel Esin’in çalışması, Siyah Kalem hakkında ileri okumalar yapmak isteyenler için ideal. Yeni başlayanlar için zorlayıcı olabilir. Ancak Esin’in çalışması hem Orta Asya Türk sanatına dair bir perspektif sunuyor, hem de Siyah Kalem’i bu perspektif içinde değerlendiriyor.

Kültigin Kağan Akbulut kultigin.akbulut@gmail.com

Türk sanatının en gizemli karakterlerinden biri kuşkusuz ki Mehmed Siyah Kalem’dir. 15’inci yüzyıl Orta Asya’sında yaşadığı ve ürettiği rivayet edilen Siyah Kalem’i geniş kitleler Mazhar Şevket İpşiroğlu’nun Bozkır Rüzgarı, Siyah Kalem kitabıyla ve sonrasında da 2004 yılında Yapı Kredi Kültür Sanat’ta gerçekleşen Ben Mehmed Siyah Kalem, İnsanlar ve Cinlerin Ustası sergisiyle ve sergiye eşlik eden geniş kapsamlı kitapla tanıdı. YKY’deki kitap/katalog halen Siyah Kalem’in sanatına ilgi duyanlar için başucu kitabı niteliğinde.

Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından basılan, Emel Esin’in kaleme aldığı Cinlere Ayna Tutan Nakkaş, Mehmed Siyah Kalem kitabı derinlikli okumalar yapmak için ideal bir kitap. 1912 yılında doğan ve 87 yılında hayatını kaybeden Esin, İslamiyet öncesi Türk kültürüne dair araştırmalarıyla tanıdığımız bir araştırmacı. Türk Kozmolojisi kitabı bu alandaki araştırmalar açısından her zaman referans verilen bir eser. Bu nedenle Esin’in Siyah Kalem hakkındaki çalışmaları da bu geniş birikimin bir sonucu niteliğinde.

Cinlere Ayna Tutan Nakkaş kitabı Esin’in Siyah Kalem hakkındaki iki akademik makalesini karşımıza getiriyor. Türk Bahşi ve Ressam, Muhammed Siyah Kalem başlıklı makalede Siyah Kalem’le bağlantılı olacak açılardan Orta Asya dünyasına bir bakış sunuyor yazar. Ve sonrasında da Siyah Kalem’in buradaki durumuna değiniyor.

Cinlere Ayna Tutan Nakkaş Mehmed Siyah Kalem, Emel Esin, Kırmızı Kedi yayınları, 2019, 144 syf.

“Siyah Kalem’in çalışmalarının büyük bölümünün, İslamiyetin hakim olduğu ancak Şamanizme ve Tantrik Budizm kalıntılarına karşı mücadele verdiği bir zamanda, Çin ve Hindistan sınırlarından uzakta olmayan Türk göçebelerinin yaşamını yansıtmış olduğu aşağıda görülecektir,” diyerek Siyah Kalem’i değerlendiriyor yazar.

Muhammed Siyah Kalem ve İç Asya Türk Geleneği başlıklı ikinci makalede de sanatçıyı ikonografi özellikleriyle değerlendiriyor Esin. Siyah Kalem’in resim tekniğine dair şunları belirtiyor: “Prof. Ettinghausen’in izinden giderek, bir Türk arka planını işaret eden ikonografi ve teknik özellikler için olmasa bile, Siyah Kalem’in fanteziyle karışık keskin gerçekçiliğinin, idealleştirmeden çok grotesk eğiliminin, Türk sanatsal mizacının özellikleri olduğunu da görürüz. Türk sanatı, bu ressamın, ifade gücüyle dünyanın en büyük ressamları arasında olduğunu gururla iddia edebilir.”

Esin bu noktada Siyah Kalem’in yaşadığı yüzyılın bir geçiş dönemi olduğuna işaret ederek İslam öncesi Türk toplumuyla İslam’a geçiş sürecindeki kültürel değişime vurgu yapıyor. “Sanatçının çalışmaları, eklektizmi içinde, 13'üncü ve 15'inci yüzyıllardaki İç Asya ve Yakın Doğu kültürel geleneklerinin karışımını yansıtarak Moğol, Moğol sonrası, Türkmen ve hatta Osmanlı-İslam karışık çevresini gösterir. Bu dönem içerisinde, İslam İç Asya’daki eski dinlere kesinlikle hakim olmuştur, ancak bu dinler kuzeyli (göçebe) ve doğulu (Uygur) Türk dünyasında hâlâ yaşamaktadır ve Uygur Türkleri aynı zamanda Çin kültürüne de açıktır,” diyerek bu geçiş sürecini tasvir ediyor yazar.

Makalenin sonunda yaptığı dokuz maddelik değerlendirmesinde de Siyah Kalem okumalarına yardımcı olarak bir döküm çıkarıyor. Bu dokuz maddeyi de buraya almakta fayda var.

1. Sanatçımız İslam topraklarında yaşadı, ancak henüz tam olarak İslamlaşmamış kuzey ve doğu Türk bölgelerindeki insanları ve faunayı tasvir etti.

2. Gerçekçiliğe, hatta dışavurumculuğa ve grotesk nesnelere eğilimli bir Uygur Türkü mizacına ve tarzına sahipti.

3. Azizler ve cinler ve şeytanlar literatüründe Uygur sanatının tekniklerini ve normlarını üretti.

4. Çin-Türk astrolojisine ilişkin malumatı edebiydi.

5. Çin motiflerine dolaylı bir aşinalığı vardı.

6. Çin sanatı modellerinin ve Doğu kağıt türlerinin mevcut olduğu ve başkaları tarafından da kullanıldığı bir atölyeye aitti.

7. Tarzı, 1469 dolaylarında İslam’ı kabul edene kadar Doğu Türkistan’da da hakim olan ve sonra Belinko’nun tepsisinde görüldüğü gibi, İslam sanatına geçen, 14'üncü ve 15'inci yüzyıllarda doğu İslam bölgelerinde geçerli olan tarzı andırmaktadır.

8. 15'inci yüzyıl Timurlu yazarların aktardığına göre, konu açısından, derviş grupları ve iblisler Türk vecdi mistikleri vakayinameleriyle bağlantılı görülmektedir.

9. Sanatçımıza atfedilen kompozisyonlara 1484’ten önce bir tarih verilemez.

Emel Esin’in çalışması, yazının başında da bahsettiğim gibi Siyah Kalem hakkında ileri okumalar yapmak isteyenler için ideal. Yeni başlayanlar için zorlayıcı olabilir. Ancak Esin’in çalışması hem Orta Asya Türk sanatına dair bir perspektif sunuyor, hem de Siyah Kalem’i bu perspektif içinde değerlendiriyor.

Kırmızı Kedi Yayınevi’nin yakın zamanda başlattığı ve bu kitabın da dahil olduğu Sanat serisine ayrıca değinmekte fayda var. Şu ana kadar bu seriden Leonardo da Vinci’nin Defterler, Auguste Rodin’in Düşünce Kıvılcımları, Abidin Dino’nun Gören Göz için Fikret Mualla, Fikret Mualla’nın İki Aykırının Mektupları, Semiha Berksoy’un Nazım Hikmet ve Tosca’sı Semiha Berksoy, Mabeyinci Pavlos’un Ayasofya’nın Betimi ve Harold Swainson’un The Church of Sancta Sophia Constantinople kitapları yayımlandı. Kaliteli kitaplarla başlamış bir seri, ancak Türkiye’den güncel üretimlere de yer vermesi gerektiğini düşünüyorum. Umarım devamı gelir.

Tüm yazılarını göster